|
Eleştirel bakış kavramını eleştirebilmek

ABD’de başkanlık seçimlerinden sonra yaşanan hadiseler, derin bir kırılmanın veya değişimin sancısıdır. Batı, kendini güçlü hâle getiren sistem ile yüzleşiyor. Trump ve Biden’ın temsilcisi olduğu kavgayı basite indirgeyerek tanımlamaya çalışmak konunun özünden uzaklaşmak anlamına gelir. Bütün dünyayı etkileyen bir değişim süreci, liderlerin şahsî özellikleri ile anlaşılamaz. Aynı şekilde popülizm ve kurumsal kültür gibi kavramlar da değişimin sebep olduğu sorunları görünmez kılmaktadır.

Trump ve Biden’ın temsilcisi olduğu kavga tahlil edilirken yıllardır Batı’yı çok iyi bildiğini düşündüğümüz çevrelerin yorumları her zaman olduğu gibi Avrupamerkezci bir bakış açısına karşılık geliyor. Yıllar önce Sovyetler dağıldığında Marksist literatüre Türkiye’nin katkısı gündeme gelmişti. Genel kanaat orijinal bir makale ya da kitaptan bahsedilemeyeceği yönündeydi. Sömürgecilik sonrası dönemin yeni bakış açılarına göre yapılan çalışmalarda da bu eksiklik görülür. Türkiye’de Avrupa Marksizmi’ni aşabilmiş bir entelektüel gelenekten bahsedemiyoruz. İdeolojik olarak bu geleneğin dışına çıkmış fikir adamları var fakat onlar da belirli bir geleneği temsil etmiyor. Bugün de Batı merkezli dünyada olup bitenleri Avrupamerkezci bakış açılarının dışına çıkarak tahlil etmek gerekiyor. Belirli bir zaman sonra Türkiye’den herhangi bir bilim adamının veya entelektüelin bu alanda oluşan literatüre katkısı sorgulanacak. Ne yazık ki Avrupamerkezci bakış açılarını benimseyen çevrelerin kendilerine mahsus bir yorumundan kimse bahsetmeyecek. Bu kaçınılmaz bir sonuçtur.

Türkiye’de muhafazakâr muhalefetin de dâhil olduğu “muhalif” aydın zümreleri, Batı söz konusu olduğunda muhalif duruşunu kaybeder. Coğrafyamıza dair meselelerde muhalif duruşu benimsemekte zorlanmaz ve bunu da iftihar vesilesi kabul eder. Bu duruş bir miras olarak yeni nesillere aktarılır ve onlar da bunu kabullenmekte zorlanmaz. Boğaziçi Üniversitesi bağlamında gençlerin farklı ortamlarda yaptıkları konuşmalar bu mirasın zorlanmadan kabullenildiğini gösterir. Görünüşe göre bu gençler, farklı ideolojik geçmişleri temsil ediyor. Fakat kullanılan kavramlar ve söylem biçimleri muhalif duruşun yerel düzeyde farklılıkları ortadan kaldırdığına işaret ediyor. Bu, evrenselleşmiş bir dilin benimsendiğini gösterir. Boğaziçi Üniversitesi bağlamında protesto eylemlerine katılan gençler Batı’da ortaya çıkan sorunlar söz konusu olduğunda da aynı kavramları kullanıyor.

Protestocu gençlerin yerel düzeydeki değişimleri görmezden geldiği açıktır. 1960’lardan itibaren Türkiye’deki öğrenci hareketlerini gözden geçirdiğimizde de şaşırtıcı bir şekilde Avrupamerkezci bakış açılarının hâkimiyeti ile karşılaşırız. Bu alanda da tek tip bir söylem egemenlik kurmuştur. Muhalif öğrenci hareketleri de belirli bir fikrî mirasın farklı nesiller tarafından paylaşılmasına katkı sağlamaktadır. Bu, bahsettiğimiz çevrelerin yerel ve küresel değişimleri dikkate almadan, belirli bakış açılarına göre hareket ettiğini gösterir. Muhalif duruş sadece coğrafyamızla alakalı meseleleri kapsıyor. İstemiş olsalar da bugün derinleşmekte olan Batı merkezli sorunları kendilerine özgü kavramlarla ele alamayacaklar.

Derinleşmekte olan Batı merkezli sorunları kendimize özgü bir bakış açısıyla ele almak sanıldığından daha önemlidir. Dünya, dipten gelen yeni bir değişim dalgası ile büyük bir sarsıntı yaşamaktadır. Batı’nın yükseliş dönemlerinde de büyük değişim dalgalarına yakalanmıştık. O dönemlerde özellikle Osmanlı coğrafyasında çok güçlü direnç adacıklarının oluştuğunu söyleyebiliriz. Bugün geçmişle kıyas edildiğinde daha olumsuz bir durumda değiliz. Batı da yeni bir yükseliş döneminde değil. Bu da coğrafyamızın daha güçlü direnç merkezlerine sahip olabileceğini gösterir. Genç kuşakların sorgulamadan kabul ettiği bakış açılarına ve kavramlara eleştirel bir gözle bakması oldukça önemlidir. Eleştirel bakış kavramını da sorgulamak gerekir.

Sömürgecilik sonrası eleştirel yaklaşımlarda yeni bakış açıları oldukça önemlidir. Bu da coğrafyaya bağlılıkla alakalıdır. Coğrafyaya bağlılık meselesinin romantik bir görüş olarak küçümsendiğini biliyoruz. Yeni bakış açılarının geliştirilmesi ile coğrafyamızla alakalı meseleleri yeni baştan ele almak mümkün olacaktır. Bu, dünyadan kopmak anlamına gelmez.

Marksist literatüre hatırı sayılır bir katkımızın olduğunu söyleyemiyoruz. Bu, liberalizm ideolojisi için de geçerlidir. Bu sebeple eleştirel bakış kavramını sorgulamak önemlidir.

#Eleştirel bakış
3 yıl önce
Eleştirel bakış kavramını eleştirebilmek
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle