|
Endişeli tüketici, zan altında kalan sanayici

1990''lı yıllarda yapılan ''E-300'' tartışmalarını, ''biz ne yiyoruz'' endişesini hatırlayan var mı? Güngörmüş hanımefendiler rafların, soğutucuların önlerinde konuşlanıp ''O ürünün içinde ne olduğunu biliyor musun'' diye sorardı. Özellikle yanınızda çocuk varsa, ''Çocuğuna katkı maddeli ürünler yedirme'' tavsiyesi gelirdi peşi sıra. Şimdi envai çeşidi ürünlerin içinde. Artık neredeyse içinde ''E'' olmayan ürün yememeye başladık. Bilimsel olarak zararlarından haberdar olmamıza rağmen. Raf ömrü uzadıkça insan hayatının kısalmasına katkı yaptığını bilmemize rağmen. Şehirde yaşıyorsak, marketten alışveriş yapıyorsak, başka çaremiz yok çünkü.

Evde yapılan yoğurt üç günde ekşirken, marketten alınanın günlerce ilk günkü halini muhafaza etmesini, içindeki katkı maddelerine borçlu olduğunu biliyoruz. Ama bilmek çözüm üretmiyor maalesef. Organik ürünler için bütçeden hatırı sayılır bir miktarı gözden çıkarıyoruz. Aldığımız yediğimiz ürünlerin organik olup olmadığından emin olamıyoruz.

Geçen kış, gündeme bomba gibi düşen GDO''lu ürünleri masaya yatırdık, tartıştık, aldık bağrımıza bastık. Alıştık artık gündemi hallaç pamuğu gibi attıktan sonra benimsemeye. Biliyoruz ki bir konu bu kadar hararetle tartışılırsa kabul görecek.

GDO''lu ürünlerin dünyadaki açlığa çare olacağı tezi bizzat ABD Tarım Bakanlığı''nın yaptığı bir araştırma ile çöktü. Daha yüksek verim sağladığı genel bir doğru olmaktan çıktı.

Dünya petrol rezervleri hızla tükenirken; petrol sonrası enerji arayışları biyodizel yakıtlar için en revaçtaki bitkiler, isimleri GDO ile birlikte anılan soya, mısır ve pamuk.

Tarım Bakanlığı ülke topraklarında GDO''lu tohum ekilmediği konusunda ısrarlı. Ama gıda sanayinde kullanılmak üzere GDO''lu ürünler ithal ediliyor. Koruyucu ve tatlandırıcı madde olarak soya lesitini, glikoz ve fruktozun hammaddesi mısır; çikolata şekerleme, bisküvi, meyve suyu, ketçap ve hatta bebe bisküvisinde dahi var. İthal edilmelerinin sebebi ise yüzde otuza varan maliyet avantajı.

6 Ay önce çıkan kanuna göre, GDO''lu ürün kullanıldığı takdirde ürünün etiketinde belirtilmesi gerekiyor. Ama hiçbir ürünün etiketinde uyarı yok! Dev firmaların 800''ün üzerinde gıda maddesinde GDO''lu ürün kullandığı belirtiliyor. Ama firmalar, etikete yazarsam tüketici kaçar, iflas ederim endişesiyle kanuna rağmen yazmıyor.

800''den fazla GDO''lu ürün tüketiyoruz ama ne yediğimizi bilmiyoruz. Şekersiz yiyeceklerde kullanılan Aspartame, Hepatit B aşısı dahil bir çok aşının GDO''lardan elde edildiği iddia ediliyor. İddia sözünü özellikle kullandım. Çünkü bu bilgiyi doğrulayan bilim adamı da var karşı çıkan da. Öyle ki bağışıklık ve sinir sisteminde tahribat yaptığı, karaciğer, böbrek ve pankreasın çalışmasını etkilediği, doğurganlığı yavaşlattığı, kanseri tetiklediği, diyabet ve obezite sebebi olduğunu ispatlayan bilimsel veriler mevcut.

Vatan gazetesinin haberine göre, AB ve ABD''de kotaları kısıtlanan nişasta bazlı şekerlerin (mısır şurubu) pankreas kanserine neden olduğu bilimsel çalışmalarla kanıtlandı. İstanbul Üniversitesi''nden onkolog Yavuz Dizdar, bu konuda hazırladığı raporu Sağlık Bakanlığı''na gönderdi.

Endüstriyel gıda demek içinde ciddi miktarda katkı maddesi var demek. Yediğimiz simitlerin çoğunun, pekmez yerine mısır şurubunun gıda boyası ile renklendirerek yapıldığını söylüyor Radikal gazetesine konuşan Prof. Dr. Nevrez Koylan. Keza nar ekşisi aynı şekilde. Nar aromalı gıda boyası karıştırılmış mısır şurubu imiş nar ekşisi diye tükettiğimiz.

Sabah gazetesi hafta boyu gıda sanayinde kullanılan GDO''lu ürünlere dair haber yaptı. Bu haberde yer alan bir detay gerçekten çok ilginçti. Haber şöyle “çikolata-bisküvi sektörünün en büyük iki firmasına da mal veren ithalatçı şirket, Çin''den 110 ton buğday gluteni getirdi. Ürün, Ankara ve Bursa''daki laboratuvarlarda test edildi "GDO''ludur" dendi. Şirket itiraz etti, İstanbul''daki üçüncü laboratuvar "GDO''suzdur" dedi ve o ürün bisküvilerin içine girdi. Gluten, un sanayisi, kahvaltılık gevrekler, bisküvi çeşitleri (bebek bisküvisi de dahil), peynir, makarna, çerezler, vejetaryan mönüleri, hamur ürünleri ve hayvan yemlerinde kullanılıyor.”

GDO''lu ürünlerle ilgili haber yapıldığında sektör ayağa kalkıyor. Bilgi kirliliği yapılıyor, tüketici de gereksiz endişe yaratılıyor, sanayici zan altında bırakılıyor diye. Gerçekler kamuoyuyla paylaşılmadığı, içlerindeki çürükleri temzilemedikleri sürece zan altında kalmaya devam edecekler. Ama daha da önemlisi endişeli bir şekilde tüketilen o ürünler hastalıklara davetiye göndermeye devam edecek! Sonra da oturup kara kara düşüneceğiz obezite neden artıyor, diyabetli hasta sayısı neden yükseldi, kanser vakaları neden çok yaygınlaştı diye.

13 yıl önce
Endişeli tüketici, zan altında kalan sanayici
Dindar görüntü, sağlam kişiliği garanti etmez!
CHP’den Mavi Boncuk…
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı