Son yıllarda Türkiye''de çekilen filmlerin senaryoları önce ona uğruyor. Oyun Atölyesi''nde sahnelediği oyunlar kapalı gişe oynuyor. İzleyenler tek kelimeyle özetliyor durumu: Müthiş.

Türkiye''nin Al Pacino''su tanımlamasına karşı, belki Al Pacino Amerikalıların Haluk Bilginer''idir diyor. Seyircisini hayal kırklığına uğratmıyor, yükselen performansıyla dikkat çekiyor. İdolünüzdeki oyuncu kim sorusuna en çok verilen cevap Haluk Bilginer.

Bir oyuncuyu iyi oyuncu yapan yeteneği kadar felsefesi. İyi oyuncular arasında sağlam felsefesi ve dik duruşuyla ilk sıralara yerleşiyor Haluk Bilginer. 16 yaşında karar veriyor oyuncu olmaya. Oyunculuğun bir yolculuk, bir süreç olduğunun bilinciyle. En iyi oyununu oynamadan da öleceğine inanıyor. Vaktiyle ekmek parasını kazanmak için farklı işlerde çalışan Bilginer; otuz yılı aşkın zamandır çalışmadığını, sevdiği işi yaptığını, birilerinin oyunculuğuna para verdiğini ifade ediyor.

Tiyatro koluna girdiği lise son sınıfta, liselerarası tiyatro yarışmasında kucaklar ilk ödülünü. Jürinin davetiyle İzmir Devlet Tiyatrosunda konuk oyuncu. 1971 yılında girer Ankara Devlet Tiyatrosu''na.

Konservatuardan mezun olduktan sonra, seni okutmak için gerekirse ceketimi satarım diyen babasının desteğiyle İngiltere''ye gider. Londra Müzik ve Akademi tiyatrosunda okuyup geri dönmektir niyeti. 12 Eylül olunca fikrini değiştirir ve kalır İngiltere''de. 1980-1993 yılları arasında İngiltere''de TV dizilerinde, tiyatroda oyuncu olarak yer alır. EastEnders dizisinde 250 bölüm Kıbrıslı Mehmet Osman rolünü oynayarak ün kazanır, Türkiye''nin gurur kaynağı olur.

1987 yılında Gecenin Öteki Yüzü dizisi için ilk defa gelir İstanbul''a. Konservatuar yıllarından tanıdığı Zuhal Olcay''ı sette görünce çarpılır. Yeteneğine, zarafetine, güzelliğine. Beş yıl boyunca İngiltere-İstanbul arasında devam eden, zaman zaman reddedilen, zaman zaman kabul edilen aşk, evlilikle noktalanır. Özel hayatı hakkında konuşmamaya özen gösteren Haluk Bilginer, aşkı için hicret ettiğini söyler. Neden İngiltere''de devam etmediğini soranlara.

Kesin dönüş yaptığı Türkiye''de Tiyatro Atölyesi dışında iş bulmakta zorlanır ilk yıllarda. ''Hayran olunası bir çift'' portresi çizerken, evliliklerinde fırtınalar koptuğu iddia edilir. Kırılan kapı camları, bavulunu toplayanın soluğu İngiltere''de aldığı nefes molaları ile devam eder evlilik.

Haluk Bilginer ne İngiltere''de yaşarken ne Türkiye''ye döndükten sonra özel hayatıyla ilgili hiçbir soruya cevap vermez. Televole kültürüne karşı olan duruşunu muhafaza eder. Özel hayatı hariç her soruya verilecek bir cevabı varken, özele kaçan sorular sebebiyle röportaj yapmaktan hoşlanmayan, kalın duvarları olan bir oyuncu imajı çizer.

Yaptığı işin magazinsel boyutunun irdelenmesine karşı değil. Hayatın magazinleşmesinden, her şeyin magazinden ibaretmiş gibi algılanıp, algılattırılmasına karşı. Gündeme gelebilmek ve gündemde kalabilmek için her şeyin mubah sayıldığı magazin anlayışına karşı. Az oyuncu, az şarkıcı, az manken kişilerin daha çok özel hayatlarıyla ortalıkta görünüp sanatçı şemsiyesi altına girmesine karşı. Meslekleri olmayan ama her işi yapar gözükenler familyasına karşı. Haluk Bilginer üstünü çize çize ben sanatçı değil oyuncuyum diyor bu sebepten. Özel hayat konusunda kırmızı çizgileri mevcut. Hiçbir şekil ve şartta ihlal etmediği/ettirmediği.

Haluk Bilginer, manşetlerde boşanmaktan kurtulamadı belki ama sınırlarını ihlal ettirmedi yine de. Kriz yönetiminde çok başarılı algılamasına yol açan, onun baştan beri özel hayatı hakkında hiç konuşmaması, hiç görüntü vermemesi.

Atatürk''ü canlandırdığı ''gül bahçesi temalı'' İş Bankası reklamının yayınlandığı gün, aramayan TV, gazete kalmaz Haluk Bilginer''i. Tereddütsüz geri çevirir röportaj taleplerini. Sanal bir Atatürk''ü izleyerek mutlu olunmasını anlamakta zorlanır. O dönem çekilecek Atatürk filmi için Kevin Costner''e teklif yapıldığı yazılıp çiziliyordu. Bir anda reklamı izleyenler ''aranan Atatürk bulundu'' coşkusunu yaşarken; Haluk Bilginer ürker ve korkar. Bu benim değil reklamın başarısı der altını çize çize. Ki o günlerde magazin sayfalarında en iyi Atatürk''ü benim kocam canlandırır polemikleri yapılıyordu.

Türkiye''nin yaşadığı magazinleşme sürecinin en baştan beri farkında olan bir oyuncu Haluk Bilginer. Hayranlık müessesesiyle ve şöhretle ciddi problemleri var.

Hayran olunmaktan hoşlanmadığını açık açık dile getiriyor. Hayranların nesnel ilişki kurmalarından şikayetçi, tanıdıklarını zannedip hesap sormalarından.

Haluk Bilginer oyunculuk mesleğini yaptığı için tesadüfen ünlü olduğunu savunuyor. ''Ünlü olmak amaç değil meslek sahibi olmak amaç. Şöhret mesleğimin yan etkisi.'' Yan etkiyle arasına mesafe koymayı başarıyor. Şöhret ve para arzulanmaz, oyunculuk yolunda ilerlerken başımıza gelen şeylerdir diye izah ediyor.

Oyunculuk tanımı hem hayatın içinde insan olmak hem de sahnede. Oyuncu olmak zor değil, oyuncu olduktan sonra rol yapmamayı başarabilmek zor diyor.

''Yurt dışında sahnede insan nasıl olunuru öğretiyorlar. Oyunculuk sahnede ruhunu soyma sanatıdır. Ben sahnede insan görmek istiyorum aktör değil.''

Oyunculuk yapan birisinin dünyada olan her şeyle ilgilenmesi gerektiğine inanıyor. En önemlisi sürekli öğrenci kalmayı başarabilmek.

Felsefe, roman ve öykü okumayı seven Haluk Bilginer, ideolojik olarak yaklaşmıyor okuyacağı metinlere.

''Sanat insanı değiştirir, dönüştürür, sordurur ve sorgulatır. Düzenin değişmesini istiyorsan sanatınla soru sordurmayı başar.''