|
İkiyüzlü ekonomi

Enflasyon hedefin altında, ihracat arttı, faiz dip yaptı. Soğuk kış günlerinde ekonomide bahar havası esiyor.

Merkez Bankası, 2006 yılından bu yana ikinci kez, hedeflenen enflasyonun altında bir rakam yakaladı. 1969 yılındaki 5,7''lik enflasyon oranından sonraki en düşük rakam olarak son 41 yılın rekorunu kırdı enflasyon.

Bankalara borçlu kişi sayısında da kırılıyor rekor. Bankalara borcu olanların sayısı 40 milyon 980 bine ulaşırken, toplam kredi borcu 475 milyar lira. Borçlanarak tüketen toplum sınırlarını zorluyor.

Tarihe rekorlar yılı olarak geçecek 2010 yılında asgari ücrete ise günlük bir simit zam yapıldı. 600 lira olan asgari ücret yılın ilk altı ayı için 630 lira olarak tespit edildi. Yapılan zammı bir aylık süreye bölünce karşımıza çıkan sonuç bir simit parası. Dört kişilik bir aile söz konusu olduğunda, kişi başı çeyrek simide denk geliyor asgari ücretteki artış.

Büyüme ideolojisine teslim olmuş ekonomik sistemde kişi başına düşen 15 bin dolarlık milli gelirden bahsedilirken; asgari ücretlinin payına yine hasret, yine hayal kırıklığı, yine umutlarını bir başka bahara ertelemek düştü.

Türkiye İstatistik Kurumu''ndan (TUİK) alınan Kasım 2010 fiyatlarına göre yapılan araştırmada:

Çalışan tek kişinin açlık sınırı 1144 TL iken, yoksulluk sınırı 1500 TL.

Dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddi 3 bin lira olarak hesaplanırken; dört kişilik bir ailenin ortalama gıda ve barınma harcamaları toplamı 1205 TL.

1978 yılındaki gücüne yıllar sonra 1999 yılında ulaşan asgari ücret hiper enflasyon ortamında yaşanan iki krizle birlikte gücünü kaybederken; 1978 ve 1999 yılındaki gücüne 2004 yılında tekrar kavuşmuştu. 2005 yılından bu yana ise yerinde saymakta. Asgari ücret büyüme oranında artış kaydedebilseydi brüt 2324 lira olması gerekiyordu.

Asgari ücret aileleriyle birlikte 20 milyon kişiyi etkilemekte. Dört kişilik bir ailenin tüm fertleri asgari ücretle çalışsa bile haneye giren para yoksulluk sınırının altında kalıyor.

2009 yılı Aralık ayı itibariyle 3 milyon 900 bin işçi asgari ücretle çalışırken; Türkiye''de asgari ücretle çalışanların tüm kayıtlı işçiler içindeki oranı yüzde 43,2. Özel sektörde bu oran yüzde 46,5 iken, kamu sektöründe ise yüzde 11.

2010 yılı baz alındığında ise 4 milyondan fazla işçinin asgari ücretle çalıştığı gerçeği çıkıyor karşımıza.

Türkiye''de asgari ücretle çalışanların tüm sigortalı işçiler içindeki payı 2007 ve 2008 yıllarında düşerken; ekonomik krizin etkilerinin ağır bir biçimde hissedildiği 2009 yılında yeniden artışa geçmiş.

Ekonomik daralma, yaşanan ekonomik kriz etkisiyle işten çıkarmaların olduğu bir zaman diliminde, asgari ücretle çalışanların oranında görülen artış; kriz bahanesiyle maliyeti yüksek çalışanların işine son verildiğini, yerlerine asgari ücretle işçi alındığının göstergesi.

Asgari ücretin insanca yaşanacak bir düzeye çekilmesi tartışması yapıldığında; asgari ücretin yükselmesi durumunda, işten çıkarmaların artacağı ve işsizlik oranının yükseleceği tezi sürülür ortaya. Ekonomik kriz dönemlerinde hatta terör saldırısı olduğunda insanları alışveriş yapmaya teşvik eden ekonomik sistem; konu asgari ücretin artışı olduğunda işsizlik sopasını gösterir. Hayatını zorlukla idame ettiren, eksik tüketici olarak ihtiyaçlarını sürekli erteleyen asgari ücretlinin maaşında yapılacak düzenlemenin, direkt harcama yoluyla ekonomiye dahil olacağı, ekonominin canlanmasına katkı yapacağı göz ardı edilir.

Özel sektör ücret artışı yerine vergi muafiyetinde ısrar ettiğinden; asgari ücreti vergi dışı bırakmak muhalefet partilerinin değişmeyen seçim vaadi olmaya devam edecek. Asgari ücretle çalışan kitlenin çalışan nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturması, gelir vergisinin çoğunun bu kitleden geliyor olması vergiden muaf tutulmasına engel oluyor.

Asgari ücret 40 yıl önce en vasıfsız işlerde ücretin belli bir düzeyin altına düşmesini önlemek, ödenen ücreti kayıt altına almak için uygulanmaya başlanmıştı. Kayıt altına alma görevi devam etmekle beraber başlangıç noktasının aksine ücret çıpası olarak kullanılıyor.

En düşük emekli maaşına yüzde 21, memur maaşlarına yüzde 8 zam, 80 lira seyyanen zam ve 40 lira aile yardımı yapılmıştı. Asgari ücretliye yapılan yıllık artış 56 lirada kaldı. 2003''de en düşük memur maaşı ile asgari ücret arasındaki fark 173 lira iken; 8 yılda makas 879 liraya yükseldi.

1 yıl boyunca herkes asgari ücretle geçinmek zorunda kalsaydı anlardı nasıl bir şey olduğunu. 30 gün çalışıp üç kuruşa muhtaç olmak çok onur kırıcı. Değişmez ideoloji büyümeden nasibini alamayacaksa asgari ücretli, o ekonomik büyüme neye yarar ki! Ersin Özince''den ödünç kelimelerle ifade edecek olursak ''büyüyoruz büyüyoruz da neremize büyüyoruz?''

13 yıl önce
İkiyüzlü ekonomi
İntihar bir kurtuluş yolu mu?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü