Şarkılar, özellikle de bir döneme damgasını vurmuş şarkılar diziler için cankurtaran görevini üstlenmiş durumda. TRT''nin yeni dizisi Beni Böyle Sev Orhan Gencebay şarkısından alıyor ismini. Tanıtımı da şarkı üzerinden yapıldı: Ekranda bir kroki, fonda Beni Böyle Sev. Karşısındakini olduğu gibi sevemeyen, değiştirmeye çalışanlara ithaf edilen bir şarkı Beni Böyle Sev.
Ekrandaki krokiye dikkatli bakanlar hikayenin üniversitede geçeceğini hatta mimarlık öğrencilerini içerdiğini çözdü. Ne var ki ortada dizi yoktu. Söylentiler vardı fısıltı gazetesi aracılığıyla muhatabına ulaşan. Senaryo ne aşamadaydı bilemiyorum ama oyuncu seçimi krokili fragman ekranda görücüye çıktıktan çok sonra açıklandı. Nitekim pazartesi akşamı Leyla İle Mecnun öncesi görücüye çıktı Beni Böyle Sev.
''Genç yaşta, günlük hevesleri uğruna yaşayacakları geçici ilişkiler yerine, birbirlerine inanarak evlenen, hayata, aşklarına ve birbirlerine karşı sorumluluk alabilen, birlikte güçlükleri yenebileceklerini düşünen Ayşem ile Ömer''in öyküsü. Büyük entrikalar, ağdalı hayatlar, acımasız komplolar, aldatmalar olmadan samimi bir anlatımla tüm aileyi kucaklayacak bir aşk ve evlilik öyküsü.''
Akçaabatlı köftecinin kızı Ayşem''in elinde kırmızı bavulu, tatil sonrası İstanbul''a dönüşüyle başladı hikaye. Ayşem kırmızı bavulunun bolca azizliğine uğradı, ama bu arada hayatını değiştirecek Ömer''le de tanıştı. Dizi boyunca peşinde sürüklediği kırmızı bavuluyla kötü yenge klişesine maruz kalıp, amca evinin kapılarının artık kendisine kapalı olduğu gerçeğiyle yüzleşince, bir yalanın gölgesine sığınarak vurdu kendini yollara. Ömer''le karşılaştığı sahnede anladığımız kadarıyla en büyük cesaret temkinli olmaktır düsturunu hayat felsefesi edinmiş Ayşem''in gece vakti kahvede parkta ne işi var sorgulamasını yapıyorduk ki anlaşıldı hadise. Ayşem geceyi parkta bir bankın üzerinde kediciğe sarılarak geçirme niyetindeydi ki kötü adamların görüş alanına girdi, babacığının güçlükle kazanıp verdiği parayı çaldırdı, peşlerinden koştu, yakaladı, hatta dövdü kötü adamları ve karakola düştü yolu. Ömer''le bir kez daha kesişti yolu karakolda.
Ömer ise varlıklı bir ailenin ayakları yere sağlam basan aklıselim bir ferdi. Hikayenin yanlış ebeveyn tavrına rağmen sağlıklı kalmış ayağını temsil ediyor. Yanlış ebeveyn yaklaşımı ilk bölüme has mıydı ilerleyen bölümlerde de üzerinde durulacak mı bilemiyorum ama ilk bölüm için iyi bir başlangıçtı. Anne aşırı korumacı kollamacı, oğlunun büyüdüğü gerçeğinden uzak; baba ise efendi bir oğuldan yana sıkıntılı bıçkın bir evlat hayalinde. Gelecek hayallerinin fotoğrafın farklı köşelerine düşmesi, hatta aynı fotoğraf karesini paylaşmaması sebebiyle bolca çatışma vaat ediyor baba oğlun ilişkisi. Fotoğraf tutkunu, sanatsal yanları ağır basan Ömer''in babasının işlerin başına geçme beklentisini karşılayamaya hiç niyeti yok çünkü. Yanlış ebeveyn tavrının bir diğer temsilcisi ise Ömer''e aşık olan ama bunu itiraf edemeyen çocukluk arkadaşı Seda''nın ablası. Benim yaptığım hataları yapmanı istemiyorum diyerek kardeşini bir yanlışa cesaretlendiriyor.
Kırmızı bavulun ve kötü yengenin damgasını vurduğu ilk bölüm, onca olaya onca tesadüfe rağmen dinamizmden biraz uzaktı. Özellikle Ayşem''in kafa sesiyle diyaloglarının aynı olması sebebiyle. Kafa sesi seslendirilen cümlelerle aynı olacaksa neden var? Önce içerden arkasından dışardan aynı cümleyi aynı tepkiyi niye duyalım! Kafa sesi kızın ağzından çıkanlarla aykırı olsaydı dinamizm katabilirdi hikayeye, bu haliyle yavaşlatıcı bir etkiye sahip.
Zırzop üniversite gençliği klişesi yerine daha normal Anadolu''dan gelmiş, hedefi gerçekten okumak olanların tercih edilmesi gelecek açısından umut vaat ediyor. Ayşem''in ev arkadaşı olmaya aday iki kız; aftan yararlanıp dönmüş eski devrimci ve bağlantıları, zengin bir hikaye barındırıyor; ama abartıdan uzak olmak kaydıyla.
