|
Demişti demeseniz de olur!

Türkiye’nin problemlerinin sebebi iktidarın varlığı değil muhalefetin yokluğudur. İktidara yakın olanların ‘Türkiye’nin ne problemi var ki’ diyerek, muhaliflerin ise ‘Yönetmediğimiz ülkenin problemlerinin sebebi nasıl biz olabiliriz?’ diyerek itiraz ettiğini duyar gibiyim. Müsaadenizle açıklayayım: Türkiye büyük ve iddia sahibi bir güzel ülkedir. Her ülke gibi Türkiye’nin de halledilen, daha güzel halledilebilecek olan, henüz halledilmeyen, hâlâ halledilemeyen pek çok problemi vardır. Bunların halli için kendisine yönetme imkanı verilen iktidar yirmi yılı aşkın süredir ülkeyi yönetmektedir. Bu imkanı geçmiş seçimlerde bulamayan muhalefet partileri ise gelecek seçimlere odaklanarak iktidar olmak istemektedirler. Buraya kadar her şey tamam ve normal. Anormallik muhalefet partilerinin muhalefet yapma biçimlerinde, birbirlerine hiç benzememelerine rağmen Tayyip Erdoğan’sız bir Türkiye ortak paydasında birleştik zannetmelerinde, bırakınız sorunlara sahici ve uygulanabilir çözüm teklifleri sunmayı sorunu bile net tarif edememelerinde, bunun neticesi olarak da yapılan anketlerde iktidar partisine oy vereceğim diyenler önceye göre nispeten azalsa da muhalefet oylarının artmamasında, kararsızların neredeyse muhalefetin oy potansiyelin tamamına yakın bir yekun teşkil etmesinde saklı. Kararsızlar diye bir parti kurulsa ana muhalefet olur, hani o kadar!

Çeyrek asra yaklaşan iktidar yıpranmışlığına rağmen insanlar Ak Parti’den hâlâ bir umutla sorunlara çözüm beklemeye devam ediyorlarsa muhalefetin çok ciddi inandırıcılık ve güven problemi var demektir. Ülkenin derdi iktidarın varlığı değil muhalefetin yokluğudur derken kast ettiğim tam olarak budur. Tek tek eğilelim mi muhalefet partilerine.

CHP bu ülkenin müzmin muhalifidir. Çok partili demokrasiye geçtiğimiz günden beri sağ partilerin iktidar olabilmek için CHP ile koalisyona mecbur olduğu birkaç istisnayı saymazsak milletin iktidar yüzü göstermediği bir partidir. Müzmindir, muhaliftir, makus talihi böylece yazılmıştır. Kılıçdaroğlu’nun en yakın misallerle söyleyecek olursak, Atatürk Havalimanı için son 5 senede en az 3 defa değişen tutarsız söylemleri, kaçış planı açıklamasındaki akıldan uzak insanları sadece güldüren hesap uzmanlığı, bazı partili büyükşehir belediye başkanlarına söz geçiremeyişi, söylemiyle, eylemiyle, karakteri ile güven telkin etmeyişi gibi sebepler CHP’yi görünen o ki yine muhalefette tutacak, oy oranı yine yüzde 25’leri bulmayacak. Yazın bir kenara, demişti dersiniz. Deniz Baykal yahut benzeri, şahsiyetli ve yerli bir lider bu şartlar altında genel başkan olsa idi makus talih değişebilirdi belki.

Böylesi bir CHP’nin yancısı pozisyonundaki İYİ Parti tek başına muhalefet etme irade ve cesaretini gösterebilse, HDP ve CHP’yi memnun etme pahasına içindeki iyi adamları pasifize etme yoluna gitmese, Meral Hanım insanlar nezdinde kıymet bulan Yavuz Ağıralioğlu’nun muhalefet dil ve stratejisini partisinin resmi söylem ve stratejisi olarak benimsese, birkaç çürük çarık ayıklansa, bazı takviye isimlerle kadro güçlendirilse, CHP ve HDP’nin durduğu yere net bir şekilde mesafe koyulsa, Partisi iktidar olmasa da bir daha ki seçimlerde CHP’den daha çok oy alarak ana muhalefet koltuğuna oturur. Cümleyi şimdi baştan bir okudum da Meral Hanımın işi de zormuş yahu! Başbakan olmak öyle kolay bir şey değil gerçi.

Milletin iktidar etmeyeceği kesin olan bir partiye belki iktidar olurlar da ben de nemalanırım düşüncesiyle payandalık etmektense, iktidar olmasam da net bir duruş ortaya koyabilirsem ana muhalefet ben olurum düşüncesiyle hareket etmek sizce de daha İYİ değil mi? Ortaklık sahici değil zira! Akşener Kılıçdaroğlu ile on mesele konuşsa dokuzunda, HDP ile yüz mesele konuşsa doksan dokuzunda ayrı düşer ama Tayyip Erdoğan’la bin mesele konuşsa dokuz yüzünde mutabık kalırlar, millet bunu biliyor. Sahici değil diyorsam sebebi budur.

Ali Babacan’ı tek cümlede ifade edebilirim sanırım. Şimdi bir Parti kurup muhalefet ediyorum zannedeceğine, bir köşeye çekilse ve siyasetten uzak dursa, günü geldiğinde Recep Tayyip Erdoğan’ın olmadığı bir iklimde, Erdoğan sevdalılarının da desteğini alarak yeni bir AK parti sinerjisi ve umudu ortaya koyabilirdi.

Karamollaoğlu, seçmenlerinin içini kanatarak, inanmadıkları şeyleri savunmak zorunda bırakarak karşı tarafta konumlanacağına, burada; hiç değilse ortada bir yerlerde, bağımsız bir eda ile arz-ı endam etse hiç olmazsa merhum Erbakan’ın kitlesini elinde tutar, belki iktidar yıpranmışlığından kendisine düşen kararsızlarla yüzde beşleri görebilirdi.

Davutoğlu, HDP ve diğerleri için ayrıca bir bahis açmaya gerek yok.

Millet ittifakının bileşenleri bu şekilde hareket etmeye devam ederse 2023 seçimlerinin galibi yine ve kesin Ak Partidir. Bunu da yazın bir kenara. Demişti demeseniz de olur!

#AK Parti
#CHP
#HDPH
2 yıl önce
Demişti demeseniz de olur!
2024 yılında kamu kurumlarına verilen açıktan atama izinlerinin şifreleri
Islak zemin
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı