|
Mülteciler ve biz

Bir Türk hırsızlık yaptığı vakit bütün Türkleri, bir Kürt teröre bulaştığı anda bütün Kürtleri, bir Laz serserilik edince bütün Lazları hırsızlıkla, terörle, serserilikle yaftalayacaksak bir mülteci yanlış bir halt yiyince de bütün mültecileri aynı haltı yemekle suçlayalım. Bu insanların da iyisi, ahlaklısı, çalışkanı, temizi olduğu gibi berduşu, üçkağıtçısı, tembeli, ahlaksızı olabileceğini unutalım. Ve hep beraber bağıralım: Mülteciler defolsun.

Rızkın insan daha dünyaya gelmeden evvel taksim edildiğine, kimin ne zaman, neyi, ne kadar ve nerde kazanacağına, nasıl yiyeceğine, bunları yazan kalemin daha ilk insan yaratılmadan evvel kırıldığına, mürekkebin çoktan kuruduğuna imanımız yoksa; mülteciler yüzünden kiralar arttı, hayat pahalandı, geçinemiyoruz diyelim ve hep beraber haykıralım: Mülteciler defolsun.

Doğduğu topraklardan hicret etmek zorunda kalan bir Peygamberin ümmeti olduğumuzu, ensar ve muhacir kardeşliğinin ne manaya geldiğini, Medine’de efendimizi misafir eden zata İstanbul’umuzun ev sahipliği yaptığını bilmiyorsak, bilmezden gelmek işimize geliyorsa, yarın şefaat dilemek için huzuruna varmak gibi bir derdimiz yoksa o güzel mültecinin (s.a.s.) haydi hep beraber taleal bedru aleyna ilahisinin sözlerini değiştirelim ve nakaratı şu mısra ile bitirelim: Mülteciler defolsun!

Vaktiyle Avrupa ülkelerine çalışmaya gidip ekmek parası derdine oraları mesken eyleyen kardeşlerimizin, evlerinin yakılması, camilerinin taşlanması, haklarının gasp edilmesi, çifte standarda maruz bırakılmaları, kara kafalı deyip aşağılanmaları kanımıza dokunmuyorsa, dahası giderek artan aşırı sağcı eğilimlerin onları evlerinden, barklarından, işlerinden güçlerinden ederek ülkelerinden kovmasına rızamız varsa bırakın mülteciler defolsun demeyi abartalım ve bir Kafka romanına dönsün ülke, hepimiz bir sabah Ümit Özdağ olalım.

Kur’an-ı Kerim’in değil bir ayetini, bir tek harfini bile inkâr etmenin insanı imanından edeceğini biliyorsak ve ayetlerin okunup geçmek için değil hayat düsturu eylenmek için indirildiğinin farkındaysak fakat bu biliş ve farkındalığa rağmen imanımız umurumuzda değilse, Allah’ın ne dediği bizi ilgilendirmiyorsa; gelin “Muhakkak ki ancak inananlar kardeştir” ayet-i celilesini -muhalfarz ve hâşâ- inkar edelim ve gönül rahatlığıyla defedelim mültecileri!

Nasip diye bir şeyden haberimiz, bereket diye bir şeye inancımız, “Sizin hayır sandığınız şeyde şer; şer bildiğinizde hayır vardır, Allah bilir siz bilmezsiniz” buyuran Rabbe imanımız; “Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” buyuran peygambere muhabbetimiz yoksa avazımız çıktığı kadar bağırmakla yetinmeyip sokaklara dökülelim, kovalım tüm mültecileri ülkemizden.

Çin zulmünden kaçan bir Doğu Türkistanlı kardeşimizin, savaştan kaçan bir Suriyeli kardeşimizin, Taliban’dan kaçan bir Afgan kardeşimizin yerine bir anlığına kendimizi koyduğumuz vakit, sığındığımız ülkede mahzun ve garip günlerimizi geçirirken, o ülke vatandaşlarının bir kısmının içimizden bazılarının yediği haltlar sebebiyle ‘Türkler defolsun’ demesine içerlemeyeceksek, biz geldik diye ülkelerinin fakirleştiğini düşünmeleri bizi kahretmeyecekse, sokaklarında bizimle karşılaşmaktan duydukları rahatsızlığı sosyal medyada küfür ve hakaretlerle paylaşmaları üzmeyecekse bizi, hep beraber yıkalım ortalığı: Hepimiz Bengi Başer’iz!

Yok eğer,

İmanımız, insafımız, iz’anımız, muhabbetimiz, vicdanımız varsa, tarihimizden aldığımız sorumluluğa ihtimamımız, yarınların dünyasına sunma iddiasında olduğumuz teklife itimadımız varsa sabredelim, kucak açalım, tahammül edelim, sahip çıkalım kardeşlerimize.

Bazı siyasilerin ikbal devşirme hesaplarının, var olma ve kendilerini fark ettirme çabalarının oyuncağı olmak uğruna vicdanımızla ve imanımızın gerekleriyle çelişeceğimize devletimizin bu meselenin halli için atacağı adımların karınca kararınca destekçisi olalım.

Ezcümle Avrupalıya benzemek istiyorsak, Yunan gibi olmak istiyorsak yapmamız gereken basit, söylememiz gereken belli: Mültecileri ülkeye almayalım, gelenleri geri gönderelim, ne olursa olsun bizi ilgilendirmez!

Fakat Avrupa insafsızlığı da yakışmaz bize Yunan gaddarlığı da.

Biz Türk’üz, Türk kalalım!

#Bengi Başer
#Avrupa
#TÜrkiye
#Yunan
#Mülteci
2 yıl önce
Mülteciler ve biz
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi