|
Siz hiç böyle tatil yaptınız mı?

Yaz için bir planınız var mı bilmiyorum ama bir teklifim var: Alın çoluk çocuğu en az bir haftalığına Özbekistan’a gelin.

Gidin değil, gelin diyorum; zira bir haftadır ata yurdundayım. Mymecra için hazırladığımız Sonsuzluk Kervanı isimli yeni bir programın çekimleri, adı şimdilik bende mahfuz bir televizyon kanalının iftar ve sahur programı hazırlıkları, yanısıra birkaç sürpriz program ve tabii en başta büyüklerin kabr-i şeriflerini ziyaret ve huzurlarında bulunmanın huzurunu tatmak gayesiyle buralardayız. Bir Allah dostundan işitmiştim: İnsan bir şeyi Allah için isterse Allah onu mutlaka verir. Üstad’a rahmet olsun, ne demişti:

Verirler ben acizim sen büyüksün dedikçe

Verenin şanı büyük sen iste istedikçe.

İnsan bir zaman kalbinden bir şey geçiriyor, gün gelip kendisi bile unutuyor vaktiyle istediği şeyi de Kâdir-i Mutlak olan Allah -hâşâ- unutmuyor. Rabbi istediğini verdiği an insan bir zaman böyle bir talebi olduğunu hatırlıyor ve şaşırıyor kendi haline. Hep isterdim, gönlümden geçerdi ama bahanesi program çekimleri oldu bu mukaddes ziyaretin. Vaktinden önce çiçek açmaz ve her şeyin bir vakti var diyenlerin bir bildiği -yine ve daima- var demek ki.

Memleketiniz neresidir bilmem ama erenlere gönül verenlerdenseniz sizi temin ederim ki kalbiniz buralıdır. Altun Silsilenin nur halkalarından on iki büyük zât bu topraklarda medfun. Halkanın otuz üç güzelinden ikisini görmek için bir ülkeye, bir tekini görmek için bir başka ülkeye gitmeniz gerekiyor ama on iki zâtı bir seferde ziyaret etmek için Özbekistan’a seyahat etmeniz kâfi. Velûd topraklar, nur menbâı iklim, çağlar boyu ilim ve aşka merkez olan diyarlar.

Şâh-ı Zinde lakabıyla maruf Kusam bin Abbas (r.a.), altı büyük muhaddisten İmam Buharî, İmam Tirmizî ve İmam Dârimî; itikadımızın yol haritasını prensipleştiren İmam Mâturidî; büyük müfessir İmam Nesefî, El-Hidâye müellifi Mergınânî; İlim ve tasavvuf büyüklerinden Hakîm Tirmizî, büyük mutasavvıf Şeyh Diggerânî ve Silsile-tü’z Zehebin büyüklerinden Hâcegân yolunun kurucusu Abdulhâlık Gücdevâni, Ârif-ü’r Rivegerî, Mahmud İnciriyy’ül Fağnevî, Hâce Aliyy-ü’r Râmitenî, Muhammed Baba Semmâsî, Seyyid Emir Külâl, büyük pir Muhammed Bahâüddîn Nakşibendî, Hâce Alaaddin Attâr, Hâce Ubeydullah Ahrâr, Muhammed Zâhid, Derviş Muhammed, Hâce Muhammed İmgenekî (k.s.e.) hepsi bu topraklarda sırlanmış. Yanısıra isimlerini burada zikretmeye kalksam bu köşeciğin yetmekte âciz kalacağı pek çok âlim, ârif, velî zat yine bu topraklarda medfun.

Bizim güzergahımız geniş, zamanımız çoktu. Tacikistan’dan giriş yaptık ata yurduna. Duşanbe yakınlarına varıp Yakub-ı Çerhî hazretlerini görmemiz gerekti zira. Fakat tatil, çoluk çocuk, meşakkat, zaman ve imkan meselelerini de hesaba katarak size tatiliniz için farklı bir rota çizmek isterim. Üç şehri içine alacak bir program yapın kendiniz için: Buhara, Semerkand ve Tirmiz. Bir hafta içinde isimlerini zikrettiğim bu zatların türbelerine varıp birer Fatiha okumak, boyun büküp niyaz etmek, hızla akıp giden hayat içerisinde hâlâ bir kalbiniz olduğunu fark etmek için bu üç şehir ve bir hafta yeterli. Yok, benim kalbime ayıracak vaktim çok, nelere vakit ayırmadık ki boşu boşuna, kefaret olsun gafletle geçen anlarıma diyorsanız Duşanbe’ye varıp Ya’kub-ı Çerhî hazretlerini, Merv’e uzanıp Yusuf Hemedânî hazretlerini, Harezm’e gidip Zemahşerî’yi, Hakîm Ata ve Seyyid Ata’yı, Taşkent’e geçip Zengi Ata’yı, Türkistan’a varıp Aslan Baba hazretlerini ve Pir-i Türkistan Ahmed Yesevî’yi de (k.s.e.) ziyaret edebilirsiniz elbette.

Tatiliniz bittiğinde bedeniniz biraz yorulacak ama yoruldum demeye edep edeceksiniz. Deniz tatilinin bedeni güya dinlendirip ruhu feci yoran ruhsuzluğunun aksine, bedeniniz bir parça yorulsa da ruhunuz dinlenerek, kalbiniz paklanarak, gönlünüz kanatlanarak döneceksiniz memleketlerinize. Hatta iddia edebilirim ki memleketinize dönerken memleketinizden ayrılıyormuşçasına buruk bir hüzün kaplayacak içinizi. Bu duyguyu ilk kez Saraybosna’dan İstanbul’a dönerken tatmış ve halime şaşırarak memleketime gidiyorum ama gittiğim yer de memleketimden başka değil, bundan olsa gerektir, diye izah getirmiştim kendimce. Aynı his, aynı buruk eda, hatta biraz daha katmerlisi hüznün..

Masraflara gelince, öyle zannediyorum ki bir haftalık orta halli deniz tatiline ayıracağınız bütçe ile ailece ruhunuzu dinlendirebilirsiniz bu diyarlarda. Üstelik vize derdi de yok. Olmazsa olmaz bir hususu daha hatırlatıp bitireyim yazıyı: Olur da buralara yolunuzu düşürürse Rabbim, bu kardeşinizi de duada hatırlayın olmaz mı?

Not: Seyahatimiz boyunca kahrımızı çeken Özbekistan Turizm Bakanlığı’ndan Cihangir Sayidoğlu, mihmandarımız Enver Yusuf ve kırık kaptan Ekmel Pirimoğlu kardeşlerime, yol arkadaşımız Prof. Dr. Bilal Kemikli hocama ve zarif eşleri Fatma Hanım’a, ayrıca bizim ekipten Bilal, Doğan ve Emirhan’ıma teşekkür etmeyi bir borç bilirim.

Not 2: ‘Serdar Abi peki Ramazan’da hangi kanalda olacaksın?’ diye soracak kardeşlerime gelince, aramızda kalacaksa şimdilik şu kadarını bilip dua etsinler lütfen:

Yakında @trt’yi etiketleyip ‘nerede kalmıştık?’ diye bir tweet atabilirim.

#Özbekistan
#Buharî
#İmam Tirmizî
2 yıl önce
Siz hiç böyle tatil yaptınız mı?
Türkiye, İran ve Rusya(1)
Kapitalizmi ehlileştirebilir miyiz?
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı