|
Adam ol!
1)
En büyüğünden en aleladesine kadar her meselede kalite diye bir derdin olsun. Her şeyin bir kâmil zıddı olduğunu bilirsin; beyaz-siyah, iyi-kötü, doğru-yanlış gibi. Kalitenin kâmil zıddının kalitesizlik değil, bayağılık olduğunu da bil.
İyi bir insan mı olmak istiyorsun, o vakit bayağılıktan uzak ol, kaliteye meftun.

2)
Gençliğinde arabesk dinlerdin. Orhan Gencebay’ı severdin çok. Sonra Sezen Aksu, sonra türküler, derken Türk Sanat Müziği, bir dönem Klasik Batı Müziği... Ne dinlediğin önemli değil, mühim olan dinlediğinin ne kadar kaliteli olduğu. Bekir Sıtkı Sezgin’i de dinle, Berlin Filarmoni Orkestrası’nı da, Cengiz Özkan’ı da...
Tarzı boş ver kaliteye bak.
Eserden yoruma, aranjeden sounda kadar kalite...
3)
Galatasaray’ın kötü futbol oynadığı maçlarda rakip takımı desteklemeye başlıyorsun. Galatasaraylı olduğunu bilen arkadaşların şaşırıyor: “Bu nasıl taraftarlık?”
Bir şeyin körü körüne bağımlısı olmak bayağılığındansa o şeyi rakibin bile olsa iyi yapanı takdir edebilecek kaliteye sahip olmak daha güzeldir.
Çocuk değilsin artık. Mesele önemsiz şeylerin en önemlisi olan futbol bile olsa bu böyle. Git Beşiktaş’ın maçlarını seyret!
4)
Yazılmış bütün iyi kitapları okumaya bir ömrün yetmediğini okumuştun geçenlerde hatırlar mısın? Sana hangi kitapları okuyalım diye sorana da kendine de tavsiyen şu olsun: Kaliteli kitapları oku! Tarih, felsefe, roman, sosyoloji, din fark etmez. Ölçü: Sahasında kaliteli eser veren isimlerin en kaliteli kitapları!
5)
Ne iş yapıyorsan onun hakkını ver. Başımıza ne geliyorsa kalitesizlikten geliyor. Yaptığın işin ne olduğu kadar o işi nasıl yaptığın da önemli. Nöbetleşe cam silen on kişiden birisin diyelim, sen camları öyle bir temizle ki görenler o gün camı kimin sildiğini bilsin. Necip Fazıl ödülleri vermek gibi bir inceliği göstermek mühim hassasiyet. Ayakta alkışlayalım seni ama sen de bir güzellik yap, ödül gecesini takdim ettiğin fotoğrafın yanına başkalarının şiirini koyup altına Necip Fazıl yazma!
6)
Mevlana’yı sevmeyebilirsin bu senin nasipsizliğin der güler geçeriz. Hatta Mevlana’lardan öğrendiğimizle senin bu sevgisizliğine gülüp geçmez mahzun oluruz, elimizi açıp sana dua da ederiz ama sen de sağdan soldan duyduğun malumat kırıntılarıyla Hazrete bühtan etme hiç olmazsa. Hak ehlini muhabbetle fark edecek kadar kaliten olmayabilir ama çapsızlığını ortaya koyacak kadar bayağılaşmak zorunda da değilsin.
7)
Hz. Ali kendisini abartıyla ve belki de bir hesapla öven kişiye demiş ki:
Söylediğin kadar büyük bir adam değilim ama zannettiğin kadar küçük de değilim.
İltifat duyduğunda ölçün bu olsun. Senin kim olduğunu senden iyi kimseler bilmez.
Başkalarının yalanıyla kendi güzelliğinin sarhoşu olup kendini kandıracağına, inandığın doğruların hakkını verip samimiyetle yaşamakla; başkalarını, kendinin değil gönül verdiğin derdin sarhoşu ve müptelası eyle.
8)
Önceliklerini net tespit edip yerli yerince fedakârlık etmek kalitenin en büyük göstergesi.
Ne için nelerden fedakârlık edilmeli sorusunun kafanda net bir cevabı olsun.
O tercih ve vazgeçişlerden doğacak hesabı ancak cesur ve dirayetli kimseler ödeyebilir. Kararını ver; belki iktidar olurum hayaliyle devletine düşmanlık edenlerin davulunu çalacak kadar bayağı bir kişi mi olacaksın, meselenin devlet ve millet olduğu yerde siyasi ikbalinden vazgeçecek kadar mert bir Türkmen beyi mi? Devlet Bahçeli’yi sevmek zorunda değilsin ama ayakta alkışlayabilecek kadar insaf ve izanın olsun.
9)
Olsun demişken bir de duruşun olsun, kaliteli bir duruş. Hatta o duruş yoksa sen olma daha iyi. Sağcı ol, solcu ol, ne demek hâlâ bilmiyorum ama İslamcı ol, liberal ol, seküler ol… Yahu ne olursan ol ama olduğun o şeyin arkasında durabilecek kadar birikimin, doğrularından taviz vermeyecek bir karakterin, bayağı ihtiraslar için yamulmayacak bir şahsiyetin olsun.
Karar ver, dostunun senden tereddüt edeceği kadar bayağı bir müptezel mi olacaksın, düşmanının senden emin olacağı kadar harbi bir adam mı?
Adam ol!
10)
Bir doğru gördüğünde takdir edersem ne derler diye düşünme, bir yanlış gördüğünde eleştirirsem ne kaybederim diye aklına getirme.
Doğru sana zarar verse de doğrudur, yanlış sana faydası olsa da yanlış.
Doğrunun hakkını teslim edip yanlışı yere çalarken menfaat arzu ve endişesini aradan çıkar.
Kaybedeceklerini düşünerek yanlışa doğru, kazanacaklarını hayal ederek doğruya yanlış diyen ahmaklar yüzünden hem doğrularımızı kaybettik hem yanlış bir şeylere dönüştük
. Sen insan ol! Hakaret işitme pahasına doğruya doğru de, dayak yeme pahasına yanlışa yanlış!
11)
Namaz aradan çıkarılabilecek bir şey, oruç ayıp olmasın diye katlanılan açlık, zekât nasıl daha azını veririm kurnazlığını gerektiren bir külfet değildir. Aradan çıkardığında yük olan namaz, ikâme ettiğinde yükünü alır. Âdet diye tuttuğunda aç bırakan oruç, Allah’a hasrettiğinde gönlünü doyurur. Dalavereyle zoraki verdiğinde elini titreten zekât, aşkla, cömertçe verdiğinde kalbini kanatlandırır. Hepsinden murat güzel ahlaktır.
Güzel ahlak Müslümanlıktır; Müslümanlık kaliteye mecbur olmaktır.
İbadette de kalite!
12)
Bayağılıktan köşe bucak kaç, kalitenin gece gündüz ardına düş.
Bayağılıktan kurtulmaya başkalarının kalitesini tartmayarak, kaliteli olmaya başkalarının bayağılıklarıyla uğraşmaktan vazgeçerek başla.
Bu mahzun millete bu asil devlete böyle yapmakla da bütün bir ümmete hizmet etmek için ilk hatta belki de yegâne şartın kalite olduğunu fark et.
Unutma: Bizi sevmeyenler çok kaliteli olduğu için kazanmıyorlar; biz bayağılıktan kurtulamadığımız için kaybediyoruz.
13)
Kalite, kalite, kalite... Derdimiz budur. Kalbin, aklın, imanın, ibadetin, duruşun, iş yapma biçimin, hayatın, her bir şeyin kaliteli olsun ama kalite diye bir putun asla olmasın.
Çünkü hiçbir şey de harîs olmak iyi değildir; bırak kaliteyi, ibadette bile!
#Hayat
#Mevlana
6 yıl önce
Adam ol!
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî