|
Utanç Hikayesi

Bir fotoğraf bin kelimeye bedeldir, elbette masallarda…

31 Ocak 2014 tarihli bir fotoğraf geçtiğimiz günlerde sosyal medyanın seline kapılarak bir müddet gündemimize girdi. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından çekilen fotoğrafta, bir lokma gıda için sıraya giren insanlar adeta mahşerden bir sahnenin parçasıydılar. Suriye, Yermuk"ta Esad rejiminin kitlesel cezalandırma politikasının kurbanıydı bu insanlar! İnsanlığa karşı işlenen bir suçun kanlı canlı tanıklarıydı onlar…

Ne var ki bu tanıklıkları onları, dünyanın gündemine getirmiyor. Aksine adeta yok sayılıyorlar. Yerlerinden yurtlarından edilmiş, 5 milyon Suriyeli, dünya için giderek bir istatistik olma mesafesinde. Nasıl ki İsrail"in zulmü karşısında topraklarından koparak dünyanın dört bir köşesine Filistinliler "mülteci" olmuş ise, Suriyeliler de, 21. Yüzyılın en büyük mülteci topluluğu olma yolunda.

Karşımızda hepimizi utandıracak bir fotoğraf duruyor. Esad rejimince onbinlerce kişiye uygulanan işkencenin, insanlık suçunun fotoğrafları, kimyasal katliam görüntüleri, varil bombaları ile tarumar olan şehirler ve moloz yığını haline gelen binalardan çıkartılan minik bedenler, hepsi unutuldu, unutuluyor. ABD"nin, Rusya"nın, İran"ın, Suudi Arabistan"ın çıkarları, "bölgesel barış" çabaları uğruna, insanlık ayaklar altına alındı, alınıyor. Cenevre-2 piyesi beklendiği gibi sonuçsuz kaldı. Gerçi sonuçsuz kaldı denemez, bilakis Esad rejimine, bir sonraki "diplomatik çözüm" girişimine kadar vakit tanındı. Envanterindeki kimyasal silahları çoktan imha etmesi gereken Esad rejimine verilen ek sürelerin ardı arkası kesilmiyor.

Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, Ukrayna bir kez daha de javu yaşanıyor. Batı ile Rusya arasında gidip gelen pinpon topu misali Ukrayna"da ibre bir kez daha Avrupa dedi. Rusya ise bu hamleye Kırım ile cevap verme niyetinde. Tüm bu sureç boyunca Batı medyası, Ukraynalı muhaliflerin "kahramanlıklarını" birinci gündem maddesi yaptı. Mahşeri görüntüler ve saatler süren yayınları ile bir kez daha "demokrasi masalını" yazdılar. Özgürlük ve barış sevdalılarının nasıl "barışçıl" şekilde bir "diktatörü" yıktığını ballandıra ballandıra anlattılar. NATO hemen devreye girdi, Rusya"ya parmak sallamayı ihmal etmedi.

3 yıldır Suriye"de olup bitene şahitken, Ukrayna"da sürecin ışık hızında işlemesine akıl sır erdirmek mümkün değil demek isterdim. Lakin artık insan gerçekten hayret etmiyor. Batı"nın Suriye ile ilgili iki yüzlü ve İslamofobik duruşunu net olarak Ukrayna"da yaşananlar ve harekete geçirilen argümanlar ile görüyoruz. Suriye üzerinden, Ortadoğu"da hegemonyasını sürdürmek için işlevsel argümanları körükleyen Batı sistemi, aile içi sayılabilecek bir konuda direk pençelerini harekete geçirerek sonuç almayı tercih ediyor. Bu aslında, 19. Yüzyıldan beri devam eden bir hikayenin post-modern versiyonundan ibaret.

İşte, üzerine Ukrayna gölgesi düşen Suriye"de de artık fotoğraflar tıpkı kelimeler gibi kifayetsiz kalıyor, görülmüyor, yok sayılıyor. Cezaevlerini kendine sığınak yapan, Esad"ın zulmünden çölleri aşarak kaçan bir halk adeta kaderiyle başbaşa bırakılıyor. İnsanlık, Suriye"de 21. Yüzyılın en büyük utanç hikayelerinden birine imza atıyor.

10 yıl önce
Utanç Hikayesi
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle