|
Nahda içinde ikilem

Tunus"ta yeni anayasa hazırlık çalışmaları sırasında başlayan gerilim bir kurşunla yön değiştirdi. Solcu muhalif Şükrü Belaid"in 6 Şubat Çarşamba günü öldürülmesinin ardından kızışan Nahda-muhalefet arası çatışma "Nahda içi" polemiğe dönüştü.

Tunus Başbakanı Hamad el-Cibali"nin teknokratlardan oluşan bir hükümet kurma isteği başta Nahda partisinin kurucusu Gannuşi olmak üzere İslamcı kesimden büyük tepki aldı. Dün Burguiba Caddesi"nde toplanan binlerce kişi konuyla ilgili tepkilerini sloganlarına yansıttı.

İslamcı bir parti olarak kurulan Nahda"nın devrim sonrasında daha seküler bir dil kullanmaya başlaması ülke içinde sayıları çok fazla olmayan Selefilerin sesinin daha gür çıkmasına neden oluyor. Nahda"nın daha seküler bir söyleme doğru evrilişi ise 16 sene hapis yatmış olan, partinin İslami söylemini "pragmatist" yaklaşımla yumuşatan Başbakan Cibali ile oldu. Hatta Cibali için pragmatizmin babasının adı veriliyor; Tunus"un Machiavelli"si yakıştırması yapılıyor

Kendisine yapılan bu yakıştırmaya paralel olarak Cibali"nin kabineyi teknokratlardan kurmak istemesine şaşmamak lazım. Bunu sıklıkla dile getirmekten çekinmiyorum çünkü Tunus"ta devrimde aktif rol alan kime sorarsanız size bunu söyler, hatta Nahda üyelerinin kendileri de bunu kabul ediyorlar: Nahda devrim öncesi eylemlerde sokağa çıkan gruplardan değildi. Ama sandıktan Nahda çıktı. Devrim sonrasında ise tutuklu olan bir çok parti üyesi serbest bırakıldı. Örneğin ulaştırma bakanı 17 sene tutuklu kalmış, hatta birkaç seneyi hücrede geçirmiş. Aynı kadere ortak birçok akademisyen, hukukçu, vs var.

Doksanların ikinci yarısı ve özellikle 2000 itibarıyla bilişimin, teknolojinin hadsiz gelişmeler kaydettiği, yaşadığımız bölgenin neredeyse "evrim" geçirdiği yılları davaları için verdikleri mücadele ve Tunus"u yöneten diktatör yüzünden içerde, hapiste geçirmiş bir nesilden söz ediyoruz... Tunus"ta yaşan dostlarımızdan e.mail kullanmayı bilmeyen profesörler olduğunu dinliyoruz. Bunlar asla hafife alınacak durumlar değil zira kayıp bir nesil söz konusu. Nüfusu yaklaşık 11 milyon olan, 24 yıl dikta rejimi altında yaşamış bu küçük ülkede yetişmiş insan sorunu var. Ayrıca diasporadaki Tunuslular ise ülkeyi o kadar iyi tanımıyor, iddia edilene göre.

Nahda"nın politik gücü olsa da yetişmiş insan gücü eksikliği Başbakan Cibali"yi "teknokrat" kabine kurma yönünde motive eden faktör. Ancak Gannuşi ve diğer İslamcıların, hatta Cumhurbaşkanı Marzuki"nin bu öneriye verdiği tepkileri de yadırgamamak lazım. Onların savunmaları ise teknokratların Bin Ali dönemine ait insanlar olduğu, Bin Ali"yi devirdikten sonra bunları tekrar hükümete sokmanın anlamsız olduğu yönünde...

İki tarafı da anlamak güç değil. Fakat Tunus"ta insanların devrim için meydanlara çıkmasının nedeni yolsuzluğa, haksızlığa, Bin Ali"ye yönelik tepkiydi. Ekonominin kötü olması, ülkenin Bin Ali ve yakınları tarafından sömürülmesi, giderek artan işsizlik, refah düzeyinin düşük olmasıydı. Sendikal yapılanması güçlü, sosyal gelenekten geldiği için de örgütlenmeleri nispeten kolay oldu. Şimdi ise hızlıca toparlanmak istiyorlar. Ekonomilerini açmak, istihdam yaratmak, asayişi sağlamak istiyorlar.

Başbakan Cibali Machiavelli pragmatizmiyle itham edilse de geçen hafta yaptığı bir konuşmasında "ya partimi, ya da Tunus"u seçmem gerekirse Tunus"u seçeceğim" diyerek devrimci kimliğinin İslamcı kimliğinin önüne geçtiğini, tüm Tunus"u kucaklayan oldukça ilkeli ve patriotik bir dille göstermiş oldu.

Öte taraftan Başbakan olduktan hemen sonra Wahington"u ziyaret eden Cibali, AIPAC"e (Amerikan İsrail Kamu İşleri Komitesi) yaptığı ziyaretten ötürü vatan haini olmakla itham ediliyor.

Aslına bakarsanız büyük kavga sanki yeni ortaya çıkıyor. Hazır iktidar olmuşken kimse koltuk kaptırmak istemiyor. Eski düzene kaptırma korkusu da var elbette. Ama Nahda"nın liderleri içindeki bu söylem ve tandans farklılığı yeni bir kavgaya dönüşmek üzere. Sanki bir tarafta hukuku dinlerin ve insanların üstünde tutan bir hukuk devleti, diğer tarafta monarşik bir düzen algısı var. Zira uzun yıllar İngiltere"de yaşamış olan Gannuşi"nin siyasi ve dini güçlerin Kraliçe"de birleştiğine dair vurguları bu söylem farklılığını aslında net bir şekilde ortaya koyuyor. Aslında Gannuşi"nin kendini çektiği "ruhani liderlik" konumu da bu algıyı pekiştiriyor.


İngiltere"de 20 yıl sürgünde kalan Tunus Adalet Bakanı Danışmanı Seyyed Ferjani ise "bizim mevcut sorunumuz politik. Politik sorunları teknokrat bir hükümetle aşamayız" diyor.

Belki de şöyle ifade etmek gerekiyor: Tunus"un sorunları öncelikle sosyo-ekonomik. Ama Nahda"nın kendi içindeki problemi "politik". Nahda kendi içinde uzlaşmaya varmazsa bu polemiğin bir iç bunalıma dönüşme ihtimali yüksek...

11 yıl önce
Nahda içinde ikilem
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle