|
Barışın kendisi bir yoldur
''Barışa giden yol yoktur,

Barışın kendisi bir yoldur.''

Gandi

Herkes soluğunu tutmuş Suriye''de olacakları bekliyor. Bir taraftan ABD ve İngiltere parlamentolarından müdahale ile ilgili karar çıkartmaya çalışıyorlar. Öte yandan Rusya yeni öneriler sunuyor.

BM sorunun çözümü için iki temsilci atamış olmasına rağmen; Güvenlik Konseyi sorunun başından beri ortak bir karar üzerinde uzlaşamadı.

Çözüm arayışlarıyla geçen iki yılı aşkın bir zamanın sonunda 110 binden fazla insanın ölümüne 7 milyona yakın insanın iç ve dış göçe maruz kalmasına neden olan bir iç savaş yaşanıyor.

Rusya ve ABD arasında karşılıklı atışmalarla başlayan süreç sorunu Suriye halkının sorunu olmaktan çıkarttı. Bugün Suriye halkının taleplerinin herhangi bir anlamı kalmadı. Sorun bölgesel ve küresel bir bilek güreşine döndü. Suriye krizi üzerinden dünya yeni bir soğuk savaş dönemine giriyor.

Rusya ve ABD Cenevre''de yeniden biraraya geldi ve yeni bir çözüm süreci üzerinde anlaşmaya varmaya çalışıyorlar.

Rusya, Suriye krizi münasebetiyle Orta Doğu''da Sovyetler Birliği döneminden daha büyük üstünlük elde etmiş durumda. Suriye krizini de çözebilirse bu kez konumunu daha güçlendirmiş olacak.

Rusya''nın Suriye''deki kimyasal silahların kendilerinin kontrolünde BM denetimine açılması teklifi Dışişleri Bakanı Velid Muallim tarafından kabul edilmesi müdahale sürecinin yeniden gözden geçirilmesini sağlamıştır.

Ayrıca İran devreye girerek 2014''de Beşar Esad''sız bir seçimin yapılabileceğini açıklaması ve buna Şam yönetiminin itiraz etmemesi, çözüm yolunda yeni bir sürecin başlayacağının işareti sayılabilir.

Büyük ihtimalle müdahale olmayacak ve Suriye Rusya''nın yed-i eminliğine bırakılacak.

Bugün genel anlamda Suriye sorununda gelinen nokta ''kan akışı'' bir an önce durdurulsun. Dolayısıyla tüm dikkatler Rusya-ABD arasında Cenevre''de başlayan görüşmelere çevrilmiş durumda.

Buna rağmen Suriye''de savaşan muhalif unsurlar Rusya-ABD arasında ortaya çıkacak çözüm önerilerini kabul etmeyeceklerini açıkladılar.

Geçmişteki çözüm girişimlerini hatırlamanın yararlı olacağını düşünüyorum.

Henüz ölü sayısının 10 bini bulmadığı bir dönemde; Mart 2012''de BM ve Arap Birliği Özel Temsilcisi Kofi Annan altı maddelik çözüm planı sunmuştu. Plan müzakere sürecinin başlatılmasını, ateşkes kurallarını, yaralıların tahliyesini, siyasi tutukluların tahliyesini ve demokratik gösterilere müdahale edilmemesini içeriyordu. Plan Suriye yönetimi tarafından kabul edilmişti. Bölge ülkelerinin farklılaşan talepleri planın uygulanabilirliğini ortadan kaldırdı.

Kofi Annan''ın başarısızlığının ardından BM ve Arap Birliği Özel Temsilcisi olarak Cezayir eski Dışişleri Bakanı (1991-93) Lakhdar Brahimi atandı.

Arabulucu değiştiğinde ölü sayısı 10 binlerdeydi.

Brahimi''nin temaslarından herhangi bir sonuç elde edilemedi. Geçen yılki Kurban Bayramı''nda yaptığı ateşkes önerisi bile bir karşılık bulamadı. Bu konuyu ''hükümet ve muhalefet Suriye''yi yıkıma götürüyor'' ifadesiyle açıklamıştı.

Aralık 2012''nin son gününde Brahimi, ''Suriye''deki durum çok çok kötü. Giderek de kötüleşiyor. Suriye halkını memnun edecek ve yasal haklarını verecek siyasi bir çözüme ihtiyaç var, yoksa Suriye cehenneme dönecek'' ve ''Siyasi çözüm hala mümkün, ama bu her geçen günle zorlaşıyor'' diyerek krizden tek çıkış yolu olarak müzakereleri göstermişti.

Siyasi çözüm hala mümkün dendiği günlerde ölü sayısı 30 binlerdeydi.

Brahimi''ye paralel muhalifleri temsil eden Suriye Devrimi Muhalefet Güçleri Koalisyonu''nun eski başkanı, din adamı ve eski Emevi Camii İmamı Şeyh Ahmed Muaz el Hatib de sorunun müzakere yöntemiyle çözülmesi gerektiğini söylemişti. Barışın kurulması için mevcut Baas hükümetiyle görüşebileceklerini, hemen çözüm bulunmazsa ülkesinin yıkılmakta ve ölmekte olduğunu açıklamıştı.

Bir müddet sonra Muaz El Hatip, Körfez ittifakı içinde yer alan ülkelerin her biri kendi çıkarları doğrultusunda bir çözüm dayattıkları ve müzakere sürecini engelledikleri için görevinden istifa etti.

El Hatip istifa ettiğinde ölü sayısı 70 binlerdeydi.

Arabulucu konumunda bulunan herkesin ortak kanaati: ''sorunun müzakerelerle çözülebileceği, savaşın daha büyük yıkım getireceği'' yönünde olmuştur.

Dikkat edilmesi gereken bir diğer konu ise; kriz bölge ülkelerinin iç güvenliklerini tehdit ediyor ve halklarını ayrıştırıyor.

Lavrov ve Kerry bugünlerde Cenevre''de sürecini konuşuyorlar, ölü sayısı 110 bin.

Çözüm süreçleri başarısız oldukça ölümler 10 bin-20 bin artıyor.

İç savaşta hükümet ve muhaliflerin birbirlerini tamamen yok edemeyecekleri ortaya çıktı.

Bu andan itibaren yapılması gereken müzakereye destek vermektir.

Çözüm bulunamadığı her gün ölüm, göç ve yıkım katlanarak artacak.

Orta Doğu''da, tüm totaliter sistemler değişinceye ve tüm kitle imha silahları kontrol altına alınıncaya kadar huzur olmayacak.

11 yıl önce
Barışın kendisi bir yoldur
Kamu görevlileri mal beyanında nelere dikkat etmelidir?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü