|
Bayram Gazzelilerin de hakkı…

Bayram dünyanın farklı coğrafyalarında Müslümanlar tarafından idrak ediliyor. Birinci gün konusunda ümmetin birliği söz konusu olmasa da ikinci gün tam bir ittifak söz konusudur.

Bayram olmasına rağmen dünyanın birçok bölgesinde savaşlar, baskılar ve sürgünler devam ediyor. Afganistan, Suriye, Mali, Arakan, Doğu Türkistan gibi…

Aslında bayram bir coşkuyu ifade etse de benim içimde derin bir hüzne dönüşüyor. Hilmi Yavuz"un dizesi aklıma geliyor "Hüzün ki en çok yakışandır bize/belki de en çok anladığımız"

Yıllardır doğdukları topraklardan uzakta, bir gün geri dönebilme hayali altında bayramı idrak eden sürgünde, mülteci kamplarında ve gurbette milyonlarca Müslüman yaşıyor.

Vatanından uzakta bayramı idrak etmenin hüznü tarif edilemez.

Göz ufkunuzun içinde elinizi uzatsanız dokunacağınız kadar uzakta doğduğunuz, hayaller kurduğunuz, hatıra oluşturduğunuz vatanınıza girmek yasaklanmışsa bayram hüzne dönüşür.

Elinizi uzatsanız evinizin kapı kolunu tutacak veya toprağınızı avuçlayabileceksiniz. Mesafe bu kadardır. Ulaşmak, yıllara yayılan ve ertelenen bir umuda dönüşmüştür.

Adapazarı"nda muayenehanemin duvarında asılı duran bir afiş var. Afişte, bir el dikenli çitle çevrilmiş ve asker postal izlerinin bulunduğu bir toprağa doğru uzanmış ve bir avuç almaya çalışıyor. Üzerine İngilizce "Palestine: a homeland denied" " Filistin: İnkâr edilen bir anayurt" yazılı.

Şubat ayında Gazze"ye yaptığım ziyarette, Beyt Hanun"da 16 yaşlarında iki gencin cenaze merasimlerine katılmıştım. Onlar kamplarda yaşıyorlardı. Babalarının anlattıkları öykülerin gerçekleşeceği ümidiyle her gün duvarın ardındaki köylerine bakıyorlardı. Gençler sınıra yakın bir yerde koyun otlatırken; tehlikeli bir biçimde duvarla örülü sınıra yaklaştıkları iddiasıyla İsrail savaş uçaklarının saldırısı sonucu öldürüldüler.

Çobanlar, dedelerinin ve babalarının doğduğu topraklara tehlikeli bir biçimde yaklaştılar! Bunun bedelini de dedeleri ve babaları gibi hayatlarıyla ödediler.

Elinizi uzattığınızda avuçlayacağınız vatan toprağınızın inkâr edildiğini ve yaşadığınız kamplarda geri döneceğiniz günlere ait hayallerinizi gelecek nesillere anlatarak bir ömür tamamladığınızı düşünün. Nereye kadar?

Bugün bayram ve hepimiz ailemizden ölenlere Yasinler ve Fatihalar gönderebilmek için mezarlıklara koşacağız.

Vatanından uzakta kamplarda ve gurbette olanları bir hüzün kaplayacak.

Hele de mevsim sonbaharsa hasret dayanılmaz olacak.

Mahmud Derviş"in şiirinde yazdığı gibi:

"Ve babam dedi bir gün:

Yurdu olmayanın/Mezarı da yoktur"

Oysa bayrama vesile olan hayat burada, inkâr edilen bu vatanda yaşandı.

Kurbana vesile olan çocuk bu topraklarda doğdu.

Onun sürgünü burada başladı.

Onun sürgünüyle bu topraklar Hicaz"la bütünleşti.

İnsanlar tarih boyu bir felaketin giderilmesi veya bir dileğin yerine getirilmesi karşısında en çok sevdiklerini tanrılara kurban etme geleneğine sahiplerdi.

Tevhidi kurban Allah tarafından elçi ve imam seçilmiş bir peygamberin başlattığı ritüeldir.

Bayram Hz. İbrahim, Hz. Hacer ve Hz. İsmail"in teslimiyetinin adıdır.

Kurban, insanın Allah"a verdiği sözde durmasının ödüllendirilmesidir.

Gazzelilerin Allah"a verdikleri bir söz var: "Geri döneceğiz". Onlar sözlerinin bedelini ödüyorlar, vakti ve saati geldiğinde karşılığını alacaklar. Allah vaadinde durandır.

Bayram, her gün İsrail saldırılarına maruz kalan Gazzelilerin de hakkıdır.

Bugün bayram.

Bayramınız Hz. Hacer ve Hz. İsmail"in yaşadığı gibi olsun.

12 yıl önce
Bayram Gazzelilerin de hakkı…
Washington’da Afganistan curcunası..
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü