Pazar günü sandık başına gideceğiz. Cumhuriyet tarihinin en ilginç seçim sürecini yaşadık. En azından benim tanık olduğum kadarıyla böyle. 1973 öncesi seçimleri okuduklarımdan, sonrasını da yaşadıklarımdan biliyorum. Bu nedenle benim açımdan bu seçim "cumhuriyet tarihinin" en ilginci olacaktır.
Gördüklerim, yaşadıklarım ve tecrübelerim bana iki insan ömrü geçirmişim gibi geliyor.
Böylesi bir düşünceye kapıldığımda İsmet Özel"in "Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar" şiiri dilime dolanıyor.
"Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında.
Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat
her şeyi gördüm içim rahat(...)"
Sadece şiirin giriş mısralarına değil, tümüne talibim. Ruh dünyamı anlatabilmek için şiirin bütününü ustasından özür dileyerek alıntılamalıydım ve bitirmeliydim yazımı belki de.
"Gelin
bir pazarlık yapalım sizinle ey insanlar!
Bana kötü
bana terkettiğiniz düşünceleri verin
o vazgeçtiğiniz günler, eski yanlışlarınız
ah, ne aptalmışım dediğiniz zamanlar
onları verin, yakınmalarınızı
artık gülmeye değer bulmadığınız şakalar
ben aştım onları dediğiniz ne varsa
bunda üzülecek ne var dediğiniz neyse onlar
boşa çıkmış çabalar, bozuk niyetleriniz
içinizde kırık dökük, yoksul, yabansı
verin bana
verin taammüden işlediğiniz suçları da. (...)"
Hayattan damıtılmış bu kadar anlamlı sözleri ah ben yazabilseydim ve sonrasında zaman dursaydı.
İster doğal afetler, ister insan eliyle çıkartılmış felaketler olsun zor anlarda sınanırız. Zor anlarda insan an"ın ve kaderin sırrına erişir.
Nice afetler ve felaketlere tanıklık ettim. An"ın ve kaderin sırrına erdim mi bilmiyorum. Ölmeden önce ölmeyi idrak ettim mi onu da bilmiyorum.
Kaldığım yerden devam etmeliyim şiire.
"Ne yapsam
döl saçan her rüzgarın
vebası bende kalacak
varsın bende biriksin
durgun suyun sayhası
yumuşatmayı bilen ateş
öğüt sahibi toprak
nasıl olsa geri verecek
benim kılıcımı."
Umudumu koruyorum sırrına erebilmek için hayatın.
Benim kuşağımın yaşadığı zaman dilimini bir ikindi vaktine benzetiyorum. Kısa ama etkili.
AK Parti kurucuları arasında yer alırken:
-Bu ülkede ötekileştirmeye karşı birey hak ve özgürlüklerini, din ve vicdan hürriyetini savunma ve evrensel standartlara taşıma,
-Adaleti, dürüstlüğü, merhameti, şeffaflaşmayı, istişareyi, ehliyet ve liyakati önceleme,
-İnsanların hatalarını deşifre etmeden uygun bir lisanla ikaz etme ve zaaflarından yararlanmama,
-Yoksulluk, yasaklar ve yolsuzluklarla mücadele etme düşüncesiyle bir araya gelmiştik.
Yol arkadaşlarımla iç ve dış siyasette zaman zaman farklı düşündüğümüz anlar oldu elbette/olacak da. Bunu da düşünce dünyamızın bir zenginliği olarak ele aldım ve alıyorum. Önemli olan ise ilkeler üzerindeki kararlılığımızdı. Bu ilkelere sadakatle bağlı olduğumu beyan etmeliyim. Nerede olduğumu soranlara şunu söyleyebilirim ki: ben hala bu ilkelerin yanındayım.
Milletimiz geçmiş yılların ve son 12 yılın muhasebesini yaparak sandığa gidecek. Geldiğimiz bu noktada başarıların, eksikliklerin ve hataların değerlendirmesini yapacak olan millettir. Seçim sandığı bunun için vardır.
Son 12 yılın ilk 5 yıllık diliminde aktif ve son 7 yılında ise destekçi olarak yer aldım. Bu zaman diliminde içte ve dışta hükümetin başarılarının ve hatalarının etkisini gördüm. Bunları da zaman zaman dile getirmekten imtina etmedim.
Gazetede başladığım günden beri hükümetin başarılı siyasetlerinin nasıl bir heyecan uyandırdığını yazdım, aynı ölçüde eksikliklerinin ve hatalarının da bedellerinin ne olduğunun ve olacağının da.
Gerilimli bir dönemin sonuçlarını göreceğimiz bir finale geliyoruz. Ben bu milletin irfanına hep güvendim. Millet her zaman doğrudan yana karar verdi. Bu kez de öyle olacak.
Elini vicdanına koyup haktan, adaletten ve doğrudan yana tercihini kullanacak.