|
Futbol sadece spor değildir

Ülkemiz MİT sorununa kilitlenmişken, aylardır devam eden ikinci bir dava gündemi oluşturmakta. Bu dava "Futbolda Şike" davası olarak anılıyor. Muradım," Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesi" üzerine İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi''nce başlatılmış "Futbolda şike" davası olarak bilinen yargı sürecine dair kanaat belirtmek değil. Bu konuda yargı kararını verecektir.

Sanayi Devrimi''yle birlikte başlayan küresel rekabet birçok kavramın anlamını değiştirmiştir. Bu kavramlardan bir tanesi de spordur. Spor artık zihin-beden-yarışma ekseninde gelişen bir olay olmaktan çıkmış, para-şöhret-kariyer-rekabet-kurnazlık-taraftarlık eksenine oturmuş bir organizasyon olmuştur.

Spor, para-şöhret-kariyer sağlamaya başladığı andan itibaren kazanmak için bireysel veya örgütlü yapıların illegal yani meşru olmayan yöntemlere başvurma katsayısı artmaya başladı. Bunların başında şike ve doping vakalarını sayabiliriz. (Sportif kurumların yöneticiliğini yapanlar ve sporcuların tümünü bu meşru olmayan alanlara sapmış olarak kabul etmek doğru değildir.)

Geçen hafta gazetemizde Çetiner Çetin''in beni etkileyen bir haberini okudum. Haber: "Real Madrid futbol kulübünün Kuzey Irak''ta dört futbol okulu açacağı, dünyanın 62 ülkesinde spor akademisinin bulunduğu ve şimdi de açacağı spor okullarının yanısıra, Dohuk, Erbil, Süleymaniye ve Kelar kentlerindeki akademilere de yardımlarda bulunacağı..." şeklindeydi.

Ocak ayında Gazze''deydim. Akşam Gazzeli dostlarla sohbet etmek ve bir bardak çay içmek için Gazze-Al Nazlah arasında sahile yakın ALOMDA adında bir kafeye gittik. Kafede bir şey dikkatimi çekti; kapı girişinin sağında ve solunda Barcelona ve Real Madrid spor kulüplerine ait büyük bayraklar ve posterlerin asılı olması. Bu tür kafelere daha önce, Afrika, Asya, Kafkaslar, Balkanlar ve Filistin''in diğer bölümü Batı Şeria''da da rastlamıştım. Dolayısıyla şaşırdığımı söyleyemem, ama üzüldüğümü söyleyebilirim.

Spor kulüpleri artık kendi ülkelerinin sınırları içinde kalan yapılar değil. Aynı günlerde Barcelona-Real Madrid maçını başka bir mekânda Gazzeli gençlerle birlikte izledim. Maçın coşkusunu anlatmak imkansız.

Dünyanın neresine giderseniz gidin, hatta en yoksul bölgelerine gitseniz bile, oradaki çocukların üzerlerinde bir forma, kafe ve restoranlarda spor kulüplerinin bayrak ve posterlerini görmeniz mümkün. Mahalle aralarında oynanan oyunlarda herkes sevdiği takımın ve sporcunun formasını giyer ve ismini alır.

Sokaklarda ve caddelerde dolaşırken nereli olduğunuz bilindiğinde ilk iletişim bir sporcu veya kulüp üzerinden olabilir. Mısır''ın başkenti Kahire''de Hanhalil''de Türkiye''den geldiğinizi anladıklarında, müşteri aramaya çıkmış pazarlamacı çocuklar "Hasan Şaş yavaş yavaş" diye seslenmeye başlarlar. Dünyada kitleleri en çok etkileyen spor futboldur.

Dünyanın en etkili üç futbol kulübü Barcelona, Real Madrid, Manchester United''dır. İtalya''da şike olayları ortaya çıkmadan önce Juventus ve Milan bu kulüpler arasında yer almaktaydı. Barcelona, Real Madrid ve Manchester United takımları ligler bittiği andan itibaren Asya ve Afrika''da zengin veya yoksul birçok ülkeyi ziyaret ederler orada taraftarlarıyla buluşurlar ve sosyal sorumluluk projeleri içinde yer alırlar. Hem takımlarının hem de ülkelerinin tanıtımını yaparlar, kültürlerini taşırlar ve ekonomilerine katkı sağlarlar. Milyonlarca taraftarları oluşur.

Başarılarınız ve toplumsal sorumluluk projeleri içinde yer alışınız dünyada taraftar kitlenizi oluşturur. Ülkemizdeki futbol takımlarının (kanaatime göre) dünyada tanınırlık sıralaması Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor''dur. Gurbetçilerimizin yaşadığı ülkelerin dışında takımlarımızla ilgili tanıtıcı hiçbir şey görmedim.

2000 yılında Galatasaray''ın UEFA şampiyonluğu ve 2002''de Milli Takım''ın futbolda Dünya 3.''sü olması Türk ve İslam Dünyası, yoksul milletler nezdinde ne kadar büyük bir heyecan ortaya çıkartmıştı.

2008 Avrupa Şampiyonası''nda 15 Haziran günü Türkiye-Çek Cumhuriyeti maçını Gazze''de seyrettim. O günler, saldırıların yaşandığı, sokağa çıkmanın tehlikeli olduğu ve ambargonun dayanılmaz bir hal aldığı günlerdi. Arap spikerin maçı anlatış biçimi epik bir metin okur gibiydi. Maçı 3-2 aldık. Gazzeli çocukların serigraf baskılarla hazırladıkları Türk bayraklarını elimize alarak İsrail''in saldırma riskine aldırmadan sokaklara çıktık.

20 Haziran günü Türkiye''nin Hırvatistan''ı 4-2 yendiği maçın ardından aynı şekilde Bosnalılar ellerinde Türk bayraklarıyla Sarajevo''da, Mostar''da, Travnik''te sokağa çıktılar. Ertesi gün gazeteler " Ovo je Turska" "Ovo je Turska mahala" " Burası Türkiye" "Burası Türk mahallesi" manşetleriyle çıktılar.

Bugünler futbolumuzun serüveni Çağlayan adliye sarayında devam ediyor. Türk futbolunu yönetenlerin bir kısmı, bulundukları konumu bir kariyer, şöhret ve kazanç kapısı olarak gördüler/görüyorlar. Ya futbolcular! Hangi futbolcu ciddi bir sosyal sorumluluk projesi içinde yer aldı? Dünyada birçok savaş ve doğal afet yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Şimdiye kadar takımlarımızdan hangisi bir sosyal sorumluluk projesine dâhil oldu?

Bizim takımlar bırakın uluslararası sorunlarda sorumluluk projeleri içinde yer almayı ulusal sorunlarda da gerektiği kadar sorumluluk projeleri içinde yer almamaktadırlar. Van depreminden etkilenen çocuklara forma gönderen veya onlar yararına maç yapan kulüp?

Bırakın Afrika, Latin Amerika, Güneydoğu Asya''da futbol akademisi açmayı. Yürek coğrafyamızda: Sarajevo, Priştina, Üsküp, Tiran, Şam, Erbil, Almatı, Bişkek… hangisinde Türk takımlarına ait bir spor okulu var?

Başarı yalnızca siyaset ve ekonomi alanında olmaz. Kültür, sanat ve spor alanında da olmalı. Unutmamak gerekir: Futbol sadece spor değildir.

12 yıl önce
Futbol sadece spor değildir
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle