|
İstanbul"un ihtişamı tevazuunda saklıdır...

Bu şehr-i Sıtanbûl ki bî-misl-ü behâdır

Bir sengine yekpâre Acem mülkü fedadır

Nedim

Yeryüzünde çok az şehir vardır, adı bulunduğu ülkenin adından daha çok bilinmiş olsun. Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika''da nereye giderseniz gidin nereden geldiğiniz sorulduğunda ''Türkiye'' dediğinizde bilinmesi için coğrafi konumunu anlatmaya ihtiyaç hissedersiniz. ''İstanbul'' dediğinizde izaha ihtiyacınız yoktur.

İstanbul üç büyük imparatorluğa en önemli şehirdir. Roma, Bizans ve Osmanlı''nın ihtişamını yansıtan doğal yapısıyla dünyada eşi ve benzeri yoktur.

Kutsal kitaplar tarafından kutsanmış bir kent olmamasına rağmen; tarih boyunca teologlar ya da mütevazı hacılar, siyasiler ya da sıradan seyyahlar, bilge tarihçiler veya arkeologlar, gazeteciler, romancılar veya şairler, ressamlar, gravür kakmacıları veya fotoğrafçılar, hepsi İstanbul''dan ilham aramaya gelmiştir. İster düşlenmiş olsun ister ziyaret o her zaman tüm insanlığı etkilemiştir.

Evet, kutsal kitaplar tarafından kutsanmış bir şehir değildir. Buna rağmen kutsanmış şehirler Mekke, Medine ve Kudüs kadar insanlığı etkilemiştir.

Kutsal kitaplarda adından bahsedilmez ama o son peygamber Hz. Muhammed (sav) tarafından ayrıcalıklı ve mübarek kılınmıştır. Hz. Peygamber ''İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur'' demiştir.

Bundan dolayıdır ki İstanbul, Müslümanlar tarafından kutsal sayılan şehirler hizasına yerleştirilmiştir.

İstanbul için karar verdiğinizde yeryüzündeki tüm insanlar adına karar vermelisiniz.

İstanbul, Roma''dan Bizans''a ve Osmanlı''ya uzanan serüveninde kent her alanda özelliğini koruyarak geldi. Bizans ve Osmanlı döneminde başkentlik yaptı.

Yüzyıllarca Balkanlar, Kafkaslar, Orta Doğu ve Kuzey Afrika buradan yönetildi. O merkezinde yer aldığı coğrafyayı din, sosyal yapı, kültür, sanat ve ticaret gibi her açıdan etkilemiştir.

1453 fethi önemli bir andır İstanbul için. Grek-Roma kültürü ve Ortodoks Hristiyan medeniyeti büyük bir törenle şehri yeni ve son medeniyetin İslam''ın o günkü temsilcilerine Türklere devretti.

İstanbul için fetih, bir işgal veya ele geçirmek değil açmak, açılmak anlamında yeni bir çağın ve son medeniyetin hükmünü icraya başlama anıdır.

Bu misyonunu da yerine getirdi.

Türkiye Cumhuriyeti''nin kuruluşu ile birlikte ikinci plana itildi. Diğer kentler gibi sıradanlaştırıldı. İmar politikalarıyla yağmalanmasına izin verildi ve kültürü imha edildi. Siyasi gücünü kaybederken elinde sadece ekonomik üstünlüğü kaldı.

Namık Kemal''in dizelerine yaslanmış keşfedileceği günü bekliyor; ''Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr ü kıymetten.''

Türkiye''nin karar verici kenti olmamasına rağmen ''taşı toprağı altın denilerek'' özensiz bir şekilde adeta işgaline izin verildi.

Yeryüzünde bir İstanbul var. Birbirine benzer yeni şehirler kurabilirsiniz ama İstanbul asla. O kutsal sayılan şehirler Mekke, Medine ve Kudüs gibi tektir.

Bosnalı bir dostum İstanbul''daki imar faaliyetlerini gördüğünde zaman zaman hayıflanır ve endişelerini dile getirir.

Dostum ''Bu şehir, fetheden komutan ve ordusu dolayısıyla Hz. Peygamberimiz tarafından seçilmiştir; aynı ordu ve komutan Trabzon''u ve Sarajevo''yu yani Bosna''yı fethetmiştir. Beni bu medeniyet inşa etti ve ben bu medeniyetin bir parçasıyım. Dolayısıyla bu şehirle ilgili konuşmaya hakkımın var olduğuna inanıyorum. Bu şehir kadimdir yeniden inşa edilmez, ancak bakımı yapılır. Sizler her zeminde, sosyal yapı, kültür, sanat, zanaat, ticaret, işyeri ve konut açısından bu şehri yeniden inşa ediyorsunuz. Yeryüzünde tek bu şehir, siluetine bakıldığında, içine girildiğinde, sokaklarında dolaşıldığında ve evlerinde konuk olunduğunda devrolunduğu medeniyetin yani İslam medeniyetinin kendisiydi.

Mekke ve Medine yapı kargaşası ve modernleştirme çabaları içinde eskiye ait kimliğinden eser kalmadı. Kutsal mekânlar, çevrelerinde inşa edilen binaların arasında algı yönünden etkileyiciliklerini kaybediyorlar. Ben İstanbul''u ziyaret ettiğimde Ayasofya, Fatih, Yavuz Sultan Selim, Süleymaniye, Sultan Ahmed ve Yeni Cami''den çok etkilenmekteyim. Mütevazı, mütevazı olduğu kadar ihtişamlı bir medeniyetin işaret taşlarıydı bu camiler. Şimdi dört bir yandan yüksek yapılarla saldırı altında bulunuyorlar. Nereden bakarsanız bakın artık şehrin ruhunu teslim almaya gelen bir yapılaşma söz konusudur.

Ben sizin yüksek yapılara olan ihtiyacınızı anlayabilirim, ancak onları kadim şehrin dışında tutmalıydınız. Şimdi mevcut konumdan yola çıkarak insanlık için ve kadim medeniyetimiz için karar vermelisiniz'' diyor.

Çamlıca''da yeni bir cami yapımına karar verildi. Çamlıca''da ziyarete değer bir özgünlükte mütevazı, estetik ve geçmişi geleceğe bağlayan yeni bir cami yapılması gerekir. Yeni caminin projesi, İstanbul şehrinden ve onun büyük mimarından ilham alınarak çizilmeli, onunla yarışarak değil.

Bosnalı dostumun söyledikleri aklıma geliyor. İstanbul için neyi planlıyorsanız önce insanlık ve sonra da kadim medeniyetimiz için olmalı.

Bu şehre yalnızca deniz seviyesinden bakılmaz. Yahya Kemal''in şiirinde yazdığı ve şarkılarımızda dillendirildiği gibi:

''Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul

Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiç bir yer

Ömrüm oldukça gönül tahtıma keyfince kurul

Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.''

Bu şehir bir tepeden bakıldığında ne görülüyorsa odur artık.

12 yıl önce
İstanbul"un ihtişamı tevazuunda saklıdır...
"Devrim olmadı diyenler ahmaktır" dedim mi?
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit