|
Orta Doğu"da yeni bir süreç başlıyor

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu hükümeti seçimden sonra boş tuttuğu Dışişleri Bakanlığı koltuğuna İsrail Evimiz Partisi lideri Avigtor Lieberman"ı atadı. Şimdilik İsrail"deki radikal sağ bloku güçlenmiş gibi gözüküyor. Nedense İsrail"de radikal sağ bütünleşmeye başlayınca dünya üzerinde barışı önceleyen dilin etkinliği artıyor.

Her şey zıddıyla kaimdir sözü siyasette ne kadar karşılık buluyor bilemem. Orta Doğu"daki gelişmelere bakıldığında barışı önceleyen küresel siyaset bloku inisiyatifi ele geçirmek üzere olduğudur.

11 Eylül 2001"deki ABD iç ihtilaliyle hâkimiyet tesis eden "Neocon" anlayış sona eriyor ve dünyada yeni bir dönem başlıyor. Şüphesiz bu gelişme en fazla Orta Doğu"yu etkileyecek; çatışma dili, yerini uzlaşma diline bırakacak. Orta Doğu"daki gerilim alanları küresel krize neden olmadan mahallinde çözülmeye çalışılacak. Bugünkü gelişmelerin izlerini Afganistan-İran-Irak-Suriye-İsrail ekseninde görmek mümkündür.

Barack Obama"nın ilk döneminin en önemli icraatı Amerika"nın 2011"de Irak"tan çekilmesidir. Cumhuriyetçi Senatör John McCain "Amerikan askerlerinin çekilmesiyle ülkesinin Irak savaşıyla elde ettiği kazanımların yok olduğunu" savunmuştur.

Obama I. Döneminde Orta Doğu"nun değişimi için müttefiklerinden destek beklemişti. Müttefiklerinin bölgelerindeki gelişmelerden kendilerine pay çıkarmaları ve yerelde kendi görüşlerini öncelemeleri yeni gerilim alanlarının oluşmasına neden oldu. Beklenen destek arzu edilen anlamda gelişmeyince Arap Baharı olarak nitelendirilen süreç yaşandı.

Arap Baharı demokrasiyi ve barışı önceleyen anlayış için uygun bir zemin oluşturmadı. Farklılıklar arasında krizi derinleşti ve kısa sürede yönetimleri değişen ülkelerdeki kazanımlar ortadan kalktı.

Arap Baharının ortaya çıkarttığı yalın gerçeklik: genç kitlelerin özgürlük talebidir. Sorun bunun nasıl gerçekleşeceğidir. Orta Doğu"daki ülkeler din, mezhep, cemaat ve kabile anlayışlar arasındaki gerilimden çıkıp birey özgürlüğünü önceleyen bir zeminin oluşturmaları imkânsız görülüyor. Yapılması gereken gerilim alanlarını asgariye indirmek veya ortadan kaldırmaktır.

Anlaşılan yeni dönem bunun zeminini oluşturmak üzerine kuruludur. Orta Doğu ülkeleri ki; buna Türkiye de dâhildir yeni pozisyona göre siyaset belirliyor veya belirlemeye çalışıyorlar.

Bölgedeki gelişmelere tekrar bakmakta yarar var.

3 yıldır kesilmiş olan Filistin-İsrail görüşmeleri yeniden başladı. Gerçi dün Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas İsrail yeni yerleşim alanları inşa etmekten vaz geçmediği için görüşmeleri askıya aldıklarını açıkladı. Bu geçici bir durumdur.

ABD ve Filistin tarafından gelen sert tepkiler üzerine İsrail Bayındırlık Bakanı Uri Ariel"in Batı Şeria"da 20 bin konutluk yeni Yahudi yerleşim birimi inşası kararını açıklamasına rağmen, Netanyahu kararın yeniden gözden geçirileceğini açıkladı.

Filistin Sorununun çözümüne birçok AB ülkesi destek vermektedir. İsrail hükümetinin yeni yerleşim alanları inşasına Hollanda ve İsveç karşı çıkmışlar, kendi firmaları üzerinden verilen desteği kesmişlerdi.

Obama ve müttefikleri Filistin toprakları üzerinde 1967 sınırlarında iki devletli bir yapının kurulması için çaba sarf ediyorlar. Bugünkü uluslararası siyasi iradenin ortaya koyduğu tek çözüm bu.

Daha önceki yazılarımızda da belirtiğimiz gibi; bu çözüm Filistin topraklarının bölünmesini sağlayacak, kısa vadede barışı temin edecek gibi durmasına rağmen uzun vadede bir çözüm olmayacaktır.

Uzun vadeli çözümün anahtarı İsrail devletinin Siyonist ideolojiden çıkıp, yayılmacılıktan vazgeçerek, topraklarından sürgün edilmiş Filistinlilerin geri dönüşünü kabullenecek demokratik bir anlayışa kavuşmasıdır.

Geçen hafta Cenevre"de yapılan İran ve P5 + 1 ülkeleri arasındaki nükleer müzakereler Fransa"nın tavrı yüzünden nihai bir anlaşma ile sonuçlanmadı. Müzakerelerin başarısızlığından Amerikalı neoconların yanı sıra İsrail ve Suudi Arabistan da büyük bir memnuniyet duydu. Amerikalı senatör John McCain Fransa"nın müzakere sürecini akamete uğratmasına sevincini "Vive la France" "Yaşasın Fransa" sloganıyla dile getirdi. Buna rağmen görüşmeler olumlu gidiyor ve 20 Kasım"da yeniden başlayacak.

Türkiye"nin Irak"ta Maliki yönetimiyle yeniden ilişkileri geliştirmesi Sünni-Şia eksenindeki gerilimi sonlandıracak ve bölge barışına katkı sağlayacaktır.

Cenevre-2 görüşmelerinin öncesindeki gelişmelere bakılırsa ateşkesle birlikte aşırı uç olarak kabul edilen grupların tasfiyesiyle yeni bir sürec başlayacaktır. Ayrıca ABD"nin 2014"de Afganistan"dan çekileceğini açıklaması sürece katkı sağlayacaktır.

Neocon-Likud ekseninin gerilim siyasetine rağmen Orta Doğu"da ibre barışı önceleyenlerin lehine doğru hareket ediyor.

Bundan sonra mezhepler, cemaatler ve kabileler arasındaki farklılıklardan çok ortak noktalar gündem oluşturacaktır.

Orta Doğu"da yeni bir süreç başlıyor, bunun dışında kalan yönetimleri zorlu bir dönem bekliyor.

10 yıl önce
Orta Doğu"da yeni bir süreç başlıyor
Darü’l-harpte faiz meselesi
Formasyon ve deformasyonlar üzerine
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı