|
Sonunda dönecek talih, gelecek Büyük Atlı…

Bütün hakikatler basittir.

(Alija İzetbegoviç)

Her sabah Eli Sünnet veya Ehli Şia mezheplerinin camilerine veya yaşam alanlarına yönelik yapılan saldırılar sonucu yüzlerce Müslümanın ölüm haberleriyle başlıyoruz güne.

Kanıksadık; bu konuda haber olmamış olsa acaba bugün neden saldırı düzenlenmedi diye düşünecek hale dönüştük.

Aynı ülkede, aynı şehirde, aynı mahallede, aynı sokakta, aynı binada oturan, aynı dile, aynı tarihe sahip, aynı ülkü uğruna savaşmış aynı peygambere tabi ve aynı Rabbe iman etmiş insanlar yorum farklılığından dolayı birbirlerine düşman oldukları zaman diliminden geçiyoruz.

İslam coğrafyasında siyasilerin, din adamlarının(!) entelektüellerin ve sanatçıların kullandığı dil birlikte yaşama anlayışını beslemekten çok nefreti, kini ve ayrışmayı derinleştiriyor.

Oysa ortak noktalarımızı beslesek, farklılıklarımızı zenginlik olarak görsek, bunu inşa edecek bir dil oluştursak; bu dilin etkisiyle insanlar birbirlerine karşı adaleti ve merhameti önceleyen bir davranış içine girmiş olsalar fena mı olurdu?

Bu dilin kurulmasında birinci sorumluluk siyasilere düşüyor, en az onlar kadar mütefekkirlere ve sanatçılara da. Bu ara din adamlarını unutmamamız lazım. Bugünlerde bu bir temenni olarak kalıyor. Bu konuda çaba sarf eden kurum, kuruluş ve kişi bulunmuyor. Tam tersi herkes farklılıklarını çoğaltıp, yaraların kanatılmasına çalışıyor.

Arap Baharı olarak adlandırılan ve İslam dünyasında büyük değişikliklere neden olan hareketle birlikte toplumsal katmanlar arasında çatışmalar daha da arttı. Ehli Sünnet, Ehli Şia ve Ehli Selefiliğin sorununun hizasına modern seküler anlayışlar da yer almış oldu.

Tunus"ta devrimden sonra ortaya çıkan tabloda iktidarı; Ehli Selefin de desteklediği, İslami motifleri güçlü En Nahda ile seküler sol ve liberal gruplar paylaşmıştı.

Mısır"da durum farklı değil. Siyaset yelpazesini Müslüman Kardeşler, Selefilerin oluşturduğu En Nur hareketi, seküler sol ve liberal gruplar oluşturuyor.

Bu tablo diğer İslam ülkelerinde sayısal farklılık ölçüsünde bir seyir izliyor.

Bizler farklı görüş beyan ettiğimizde dayanağımızı Hz. Peygamberimiz"in "Ümmetimin ihtilafında (farklı görüşünde) rahmet vardır" Hadis-i Şerifi"nden almaktayız. Bunu rahmet ve zenginlik olarak değerlendirmek mecburiyetindeyiz.

Oysa bugün içinde bulunduğumuz ahval içinde ihtilaf (farklı görüş) çatışma kültürünü beslemektedir.

Farklı görüşler arasında diyalog oluşmasını istemek veya bunun için çaba sarfetmek hoş karşılanmamakta, tekfire varacak ithamlarla karşı karşıya gelinmekte.

Herkesin kendi görüşünü mutlaklaştırmasının ve dayatmasının bedeli günden güne daha da ağırlaşıyor. Pakistan, Afganistan, Irak, Bahreyn, Lübnan ve Suriye"de yaşananlar bunun en büyük kanıtı.

Irak Maliki örneğinde olduğu gibi; iktidara gelenlerin ilk icraatı farklı anlayışların alanını daraltmak oluyor. İktidar, bireylerin ikbal beklentileri veya mezhebi inanışlarının hükmetme alanına dönüşüyor.

Müslümanlar, son din olarak İslam"ı ve son peygamber olarak Hz. Muhammed"i (sav) kabul ediyorlarsa; bilmelidirler ki kendilerinin ve insanlığın sorunlarını çözecek yegâne mesaj son olandır. Değilse son peygambere ve onun mesajına tabi olanlar durumlarını yeniden gözden geçirmelidirler.

Müslümanlar başta kendi sorunları olmak üzere, insanlığın sorunlarını çözemiyorlarsa; bu son mesajın eksikliğinden değil kendi yetersizliklerinden kaynaklanıyor.

Dünya artık aynı dünya değil ve hiçbir şey eskisi gibi değil. Geçmişten farklı olarak bugün her türlü kaynağa ulaşma kolaylığı var. Başta Kur"an-ı Kerim ve Hadis-i Şerif kitapları olmak üzere Müslümanlar arasında her farklı anlayışın öncüsünün kitapları tüm dillere çevrilmiş durumda. İslam mütefekkirleri kaynakları anlama konusunda bir zorluk içinde değiller. İnsanın varoluşundan bugüne kadar yaşadığı tecrübeler de ortada. Ayrıca iletişimin ve ulaşımın kolaylaştığı bir zamanda mazeretlerin tümü ortadan kalkmıştır.

Üstat Sezai Karakoç"un söylediği gibi "Sonunda dönecek talih, gelecek Büyük Atlı."

İslam dünyasının mütefekkirleri, siyasileri ve sanatçıları "var oluşlarının" idraki içinde hareket etmek zorundadırlar.

İnsanlığın sorunlarına çözüm bu topraklardan ve bu medeniyetten çıkacak.

Artık silkinme vakti gelmiştir. Yeni bir tecdit, diriliş hareketine ihtiyaç vardır.

11 yıl önce
Sonunda dönecek talih, gelecek Büyük Atlı…
Okurlar haklı olabilir mi?
"English Patient"
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar