|
Bir yaz gecesi daha

Gazetelerin ekonomi sayfalarını dikkatle okurum; ama "Banka lobisi Ankara''da" haberi kulağıma ulaştığında konuyla ilgili tek bir habere rastladığımı hatırlayamadım. Hergün gözden geçirdiğim gazeteleri bir daha karıştırdım, habere yine rastlayamadım. Bana haberi ileten dostuma "Gazetelerde yok" dediğimde, "Sen de çok safsın" cevabını verdi bana. Gazete sahiplerinin çoğu aynı zamanda banka sahibi; "Banka lobisi Ankara''da" başlığını onların gazetelerinde okumak elbette mümkün olmaz...

Gazetelerin ekonomi sayfasında kendine yer bulamayan haberi ben vereyim: ''Banka lobisi''ni Ankara yollarına düşüren önemli bir konu; tahvil satışı muamelelerinden doğan vergi borçları 5 milyar doları buluyormuş bankaların... Bankalar faizi yüksek devlet tahvilleriyle haşır neşirler... Kendi aralarında ve hatırlı müşterileriyle tahvil muamelesi yapıp durdukları için, bu işlemler yüzünden, yıl içinde vergi borcu tahakkuk ediyor bankalara... Rakam, bir rivayete göre, 5 milyar doları bulmuş...

Türkiye ekonomik kriz içinde ya, hükümet Deli Dumrul''a döndü; en çok da IMF''den gelecek sıcak paranın peşinde... "Bir milyar dolar buradan, birkaç yüz milyon dolar" şuradan hesabı yapılıyor. Oysa, bankalardan alacağını tahsil edebilse hiç değilse birkaç ay için rahatlama mümkün olabilecek... ''Banka lobisi'' ise, hazır vergi yasasından geriye dönüş kararı alınmışken, hükümet üzerinde baskı uygulayıp tahvil satış işlemlerinden doğan vergileri sildirmenin peşinde...

Şu sıralarda ben ''yaz bekârı'' olduğum için, her öğün yemeği, dostlarla biraraya gelmemi sağlayacak fırsat olarak değerlendiriyorum. Bu sebeple de, başka türlü elde edemeyeceğim bilgilere ilk elden ulaşmam mümkün oluyor. Önceki akşam, herhalde gözlerden uzak olması planlanmış bir birlikteliğe o sayede tanıklık ettim...

Ben gazete yöneticisi olsam, her bakanlığa bir muhabir atadığım kadar, sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen önemli restoranlara da birer muhabir ayırırdım şu günlerde. Yaz mevsimini çalışarak geçireceği anlaşılan Ankara''da, nabız, restoranlarda atıyor çünkü...

Perşembe gecesi Sheraton Oteli''nin Santini Restoranındaydım. Ben biraz gecikmeli ulaştığımda, daha önce gelmiş dostlarımın ilgiyle ilerideki bir noktaya baktıklarını gördüm. İlk fark ettiğim, DSP''nin güçlü adamı, başbakan yardımcısı Hüsamettin Özkan oldu. Ortama alışınca bir tanıdık sima daha gözüme çarptı: ntv televizyonu yöneticisi Nuri Çolakoğlu. İkisinin oturma açıları ve konuşurken baktıkları nokta yüzünden üçüncü bir kişinin varlığı daha seziliyordu; biraz sonra onu da gördüm: Doğuş Holdingin patronu Ayhan Şahenk... Üçlü, o geceyi, Santini''nin böyle durumlar için hazırlanmış özel odasında geçirdiler. Bir yandan yemek yediler, bir yandan da konuştular...

Ayhan Şahenk başarılı bir işadamı. İçte ve dışta büyük müteahhitlik hizmetlerine imza attı Doğuş Holding. Garanti Bankası''nın da sahibi. Cavit Çağlar''ın kurduğu ntv şimdi onun. İnterbank''a devlet adına el koyan Kadir Günay''ın, ntv''nin Doğuş''un eline geçmesine itirazı olduğu ve satışı muvazaalı bulduğu için geri almaya çalıştığı biliniyor. Oysa, piyasada konuşulan da, Cavit Çağlar''ın borçları karşılığı ntv''yi Ayhan Bey''e devrettiği... Kadir Günay, tam bir satış değil emanet hisse yöntemiyle devir söz konusu olduğu iddiasıyla bunu da kabul etmiyor...

Santini''de buluşanlar acaba aralarında neyi konuştular? Ayhan Şahenk ntv konusunda Hazine bürokrasisinden gördüğü anlayışsızlığı dile getirip hükümetin güçlü adamı Hüsamettin Özkan''dan anlayış mı istedi? Yoksa, Garanti Bankası''nın da aralarında bulunduğu bazı bankaların devlet tahvili vergisinden doğan borçlarını mı dile getirdi Ayhan Bey ve vergi yasasına bir cümle eklenmesi gerektiğini mi anlattı? Bir önemli siyasetçiyle bir patron onca saat havadan sudan konuşmamışlardır herhalde, ne bileyim?

Bankaların tahvil vergi borcu, geçen ekim ayında, bir yıl ertelenmiş... Şimdi ağustosa geldik, demek ki, ertelenmiş borcun vâdesine iki ay kadar bir vakit kaldı. Banka lobisi tam zamanında atağa kalktı yani. Belki de, Ayhan Bey, kendi özel dertleri yanında, üyelerinden biri olduğu ''banka lobisi'' adına bakanla beraber olmuştur...

Nuri Çolakoğlu, şimdilerde Aydınlık dergisini çıkartan Doğu Perinçek grubunun en önemli isimlerinden biri olduğu ve 12 Eylül 1980 darbesinin ilk saatlerinde büyük bâdireler atlattığı günlerden buyana büyük mesafe kat etmiş görünüyor... Şimdi Türk burjuvazisinin önemli isimlerinden birine dönüştü; ntv''nin belli hissesi ona ait, bir yayınevi var ve bütün prestijli kulüplere üye. En son, ''1907 Fenerbahçeliler Kulübü''nün çoğu büyük parababası yöneticileri arasında onu da poz verirken gördüm...

Hüsamettin Özkan ise, Bakırköy''de dans şampiyonu olduğu günlerden bugüne belli bir çizgiyi korudu. Konuşmayan, ama perde gerisinden güç kullanan bir politikacı. DSP''yle ve hükümetle bir işi olan, sağlık sorunları yüzünden çalışma saatleri kısıtlı Bülent Ecevit yerine onun kapısını çalıyor... Perşembe akşamı kendi gözlerimle tanıklık ettiğim gibi, gece yarılarına kadar vazife başında Hüsamettin Özkan.

Gazetelerin ekonomi sayfalarında göremeyeceğiniz haberleri elde edince vermeye devam edeceğiz. Restoran müdavimi ''yaz bekârı'' Kulis yazarınız bu kadarcık bir fedakârlığı üstlenecek artık...


25 yıl önce
Bir yaz gecesi daha
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler
Yıl 2030: Sokak köpekleri simülasyonu