Dünyada bizi ilgilendiren pek çok olay yaşanıyor ve anlamsız konulara kilitlendiğimiz için onları ıskalıyoruz. Son örnek, Mısır''da ''Mossad ajanı'' olduğu iddiasıyla yargılanıp 15 yıl hapis cezasına çarptırılan Mohamed Essam Ghoneim al-Attar olayı... Olayın bizi ilgilendiren yönü, al-Attar''ın Türkiye''de yaşıyorken, 2001 yılında, İsrail tarafından casus olmaya ikna edilmesi... Mahkeme, daha sonra Kanada''ya yerleşen ve o ülkedeki Araplar hakkında Mossad''a bilgi devşiren al-Attar''ın, Türkiye''de yerleşik Araplarla ilgili bilgileri de patronlarına sunduğunu kararına geçirmiş bulunuyor...
Kanada Mossad''ın faaliyetleri açısından Türkiye''den daha önemli olmalı; hazır burada yerleşik iken adamı farklı bir kimliğe büründürüp oraya ışınlamanın başka bir anlamı olamaz herhalde. Henüz al-Attar''ın Mossad adına ülkelerinde casusluk yaptığı şokunu üstlerinden atamamışken, başka bir haberle daha sarsıldı Kanadalılar: Kendini Michael Ross adı arkasına saklayan bir Kanadalı, şu sıralarda piyasaya çıkan anılarında, yıllarca Mossad adına çalışan bir casus olduğunu açıklayıverdi...
1982''den 2002 yılına kadar ''ajan'' olarak çalışacağı Mossad''ın kendisine duyduğu ilgi de Yahudi asıllı olmayışı, Kanada aksanı ve Batılı tipi yüzünden... Görev alanına Almanya, İsviçre, Fransa, İngiltere, İtalya, Sudan, Güney Afrika, Hong Kong, Singapur ve Avustralya düşmüş Mossad günlerinde; bu ülkelerin biri hariç (Sudan) hepsi İsrail''e dost bilinen ülkeler... Görev yerleri arasında adı geçmediği halde bir keresinde İran''a da yolu düştüğü anlaşılıyor Ross''un...
1993 yılı... ''İşadamı'' görüntülü bir İngiliz ile Kanadalı önce Tahran''a gelmişler... Otele yerleştikten sonra iş görüşmesi yapacakları İranlı şirkete gitmişler... Yeniden otele döndüklerinde kısa dalga radyo yayınına kulak verip Tel Aviv''deki Mossad karargâhından tâlimat almışlar... Aldıkları tâlimata uygun ikiye ayrılıp her biri ayrı yöne doğru yola çıkmış... Ross''un hedefi nükleer araştırma yapılan bir bölgeymiş; oradan aldığı toprak numunelerini yedek ayakkabısının topuğunda İran dışına nasıl çıkardığını anlatıyor anılarında...
Gerçi Ross da kendinden önceki Ostrovsky gibi anılarını Mossad''tan izin almaksızın yayımladı, ama ikisi arasında belirgin bir fark var: Ostrovsky Mossad''tan da İsrail''den de büyük hayal kırıklığına uğramıştı ve öğrendiklerini anlatmada çok cesur davrandığı biliniyor... Ross ise, kendisini vatandaşlığa kabul eden İsrail konusunda da, uzun yıllar çalıştığı Mossad''ın faaliyetleri hakkında da o kadar karşıt bir tavra sahip değil...
Ross''un ağzındaki baklayı çıkarmaya karar vermesinin yaşadığı altüst oluşla bir ilgisi var: Karısından boşanmış, çocukları kendisine yabancılaşmış, İsrail''de yaşayamaz hale gelmiş...
Ostrovsky... Al-Attar... Ve şimdi de Ross... Arada bir de CIA tarafından kaçırılıp Suriye''ye teslim edilen Kanada vatandaşı Maher Arar var... Casusluk faaliyetleri açısından ilginç bir ülke Kanada...
Arada sırada Türk gazetecileri ülkeye dâvet eder İsrail; bazı meslektaşlar şu sırada bir İsrail turunda. Daha çok yurtdışında görevli Türk gazetecileri çağırmışlar... Yazacaklarını ilgiyle okumaya hazırlanıyorum; özellikle şu sıralar ABD medyasında gündemden düşmeyen Ross ve al-Attar konusuna getirecekleri açılımlar bakımından...
Yeni unsurlar öğrenirsem, yazarım...