|
İstanbul ve emlâk avcısı yabancılar
Türkiye''nin 2008 yılı boyunca yurtdışında yapılacak reklâmlarda kullanacağı yeni tanıtım sloganını Ali Saydam''da
: “Turkey: Open for everyone” (Türkiye: Herkese açık). Akşam yazarı sloganı fazla câzip bulmamış, eleştiriyor...
Bana ise geçen hafta yabancı yatırımcılara akıl veren bir yabancı dergide karşılaştığım “Turkey - New Land of Promise” (“Türkiye: Vaadedilen Yeni Topraklar”)
sını hatırlattı. Dergi yazarı Türkiye''ye gelmiş, sağı-solu gezmiş, İstanbul''a hayran kalmış, olaylara karamsar bakanlarla da geleceğimizi parlak görenlerle de konuşmuş, kendisi gibi yabancılara “Ne duruyorsunuz, her karışı cennet bu ülkede başınızı sokacak bir yer sahibi olun, hem de bedavaya yakın fiyatlarla” aklını veriyor.

Yılın bu ilk gününde dışarıdan bakıldığında nasıl görünen bir ülkede yaşadığımızı hatırlatması bakımından bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. “Bir yabancı bize baktığında neleri ''artı'' olarak görüyor, ''eksi'' sayılacak yönlerimiz neler, İstanbul''un taşı toprağı hâlâ altın mı?” sorularının cevapları da var yazıda.

Önce eksilerimiz... Tabii önce ''terör tehdidi'' geliyor. Yazar, bundan, “Bazı terörist gruplar Türkiye''nin daha açık bir ülke olmasından fazla mutlu değiller ve bu sebeple turistik merkezlerde bazı bombalama olayları yaşanıyor” diye söz ediyor. Fazla önemsemediğini belli ederek... İnsan hakları ihlâlleri de bir başka ''eksimiz'' yazara göre; “Özellikle” diyor, “Kırsal kesimde kadınlar ve eşcinseller ayrımcılığa maruz kalıyor.”

Bu iki eksiyi de önemsemeyen biri yazarımız; “Hangi ülke terör tehdidinden uzak ki” dedikten sonra “Çokları için terör tehdidi büyük bir endişe kaynağı değil” hükmünü veriyor. İnsan hakları ihlâli notunu da şu bilgi izliyor: “Türkiye''nin önemli büyük kentleri çok kozmopolitan, İstanbul ise herkesin yaşamak isteyeceği bir kent.” Bütün makalede zikredilen bir tek başka sorun var: İstanbul''daki trafik kargaşası...

Bir yabancı bilmediği bir ülkeye neden gider? Yazar, “Türkiye yabancıların gayrımenkul edinme hakkını yeni tanıdı; ''EasyJet'' ucuz uçuş hatlarına İstanbul''u da kattı ve Harvey Nichols orada mağaza açıyor. Bunlar da Türkiye''yi yabancı emlâk avcıları için cazip kılıyor” demekte.

Yazar İstanbul''u başkent sanıyor, ama o kadar kusur kadıkızında da olur. Üç yatak odalı bir evin fiyatının 150 bin dolar olduğunu duyuruyor. Son iki yıl içerisinde emlâk fiyatları yüzde 100 artmış İstanbul''da; talep hâlâ yüksek olduğu için fiyatlar daha da artabilirmiş; hele bir de Türkiye Avrupa Birliği''ne üye olursa... Bu arada ülkemize yerleşen en kalabalık yabancı grubun İngilizler olduğunu da duyuruyor.

İstanbul''da yaşıyorsanız, Sultanahmet Meydanı''na yakın bir yerde oturmak ister miydiniz? Bunu siz okurlarıma özellikle soruyorum, çünkü “Türkiye''ye koşun, ev alın, yerleşin” öğüdünde bulunan yabancı yazar okurlarına doğrudan Sultanahmet''i tavsiye ediyor. “Kentin tarihî bölgesi, görülmek istenecek her yer bir taş atımı uzaklıkta” diyor. “Metrekaresine 1500 dolar ödediğiniz bir yere biraz masraf yapmanız gerekir, ama metrekaresine 2500 dolar ödenecek yerler de var, onlardan satın alırsanız, hemen içine girip oturabilirsiniz” de diyor yazar. Denizi görmek isteyen bu rakamları ikiyle çarpmalıymış...

Bana bile ilginç gelen bilgiler bunlar.

“Her yabancı her yerden emlâk alabiliyor mu Türkiye''de?” sorusunun cevabı şu: Yabancılar yalnızca kent sınırları içerisinde, ya da nüfusu 2000''i aşan köylerde emlâk alabiliyormuş... Tabii, askerî alanlara yakın yerlerde de emlâk almalarına izin verilmiyormuş. Bu arada, ''ipotek yoluyla emlâk edinme'' (mortgage) uygulamasına izin veren yasa henüz çıkmadığı için, o yönteme alışkın bir yabancının Türkiye''de şansı yok. “Siz en iyisi” diyor yazar, “Nakit para hazırlayıp piyasaya öyle girin.” Yabancı alıcıya bir başka öğüdü de şu: “Türkiye''den emlâk alırken mortgage yöntemiyle kendi ülkenizdeki bankalardan borçlanma imkânınız olup olmayacağını öğrenin önce…”

Emlâk alırken resmî prosedürün altı hafta sürdüğünü de bu vesileyle öğrendim; oysa bizde tapu işlerinin çok kolay ve sıfıra yakın bir bürokrasiyle yürüdüğünü sanıyorum. “Almaya karar verince yüzde 10 peşin ödeme yapmanız gerekir” diyor yazar. “Yüzde 3 emlâkçıya, 1500 dolar kadar da hukuki işlemler ve vergiye ayırın. Aldığınız mülkün depreme dayanıklı olup olmadığını ise mutlaka öğrenin. En iyisi yılda 1000 dolar civarında bir para ödeyip deprem sigortası yaptırmak” da diyor.

Ne dersiniz, bizler için de lüzumlu bilgiler değil mi?

Türkiye''nin yeni tanıtım sloganı olarak seçilen “Türkiye: Herkese açık” cümlesi bu öğüt dolu yazıdaki tona uygun geldi bana.

16 yıl önce
İstanbul ve emlâk avcısı yabancılar
Cehenneme kütük lazım
Bereket
Azınlığın zenginliği ile 1 Mayıs'ın yoksulluğu
Tadımlık hile
Öğrenci hareketleri: İsrail’e karşı ama düzene karşı mı?