|
Senaryolardan senaryo beğenmek

Hayatta hiçbir şeyden korkmam da, aklımın almadığı olaylarla fazlaca karşılaşmaya başladığımda betim benzim atar. Evrende olup biten her şeyin bir mantığı bulunması gerektiğine inanmışım bir kere, mantıksız olaylar beni tedirginliğe iter.

Siz bunu fazla gerilim romanı okumama da verebilirsiniz.

O tür romanlarda pek çok şey birdenbire anlamsızlaşmaya başlar. Romancının okura vaadi anlamını yitirmiş olayları sonunda birbirine bağlamaktır zaten; bunu iyi yapabilenin romanları satar. Uykunuzu kaçırma pahasına sayfalarını açmadan edemediğiniz romanın sonu da mutlaka büyük bir sürprize sahne olur.

Gerçek hayatta da çizgi dışı gelişmeler başladığında sürpriz beklemeye başlarım ben.

Türk Tabipler Birliği Başkanı Prof. Gencay Gürsoy''un, Ankara''da, sabahın erken bir saatinde, kaldığı otel odasından gözaltına alınması olayı sözgelimi... Anlaşılır bir olay mı bu sizce? Bence değil. Hem gözaltına alınanın kimliği sebebiyle, hem de yapılan işlemin biçimi sebebiyle...

Kısa süre önce benzer şartlarda gözaltına alınan yaşlı bir yazara yapılan muameleye kamuoyunun verdiği olumsuz tepkiyi hep birlikte gördük; Başbakan Tayyip Erdoğan''ın kabul edip görüştüğü ''Kürt Sorunu'' ile ilgilenen aydınlar heyetinin başkanlığını yapmış Prof. Gürsoy''a şimdi aynı muamele yapılır mı? Bunun bir mantığı var mı?

Prof. Gürsoy, "Yıllardır Ankara''ya gidip gelirim, gözaltına alınmamı gerektiren bir dosyam olduğu ne söylendi, ne de bu konuda daha önce rahatsız eden çıktı" diyor.

İlgili bakana, adım gibi eminim, "Oteller konuk bilgilerini gönderiyor, biz de arananlar listesine bakıp gözaltına alıyoruz, bunu yapan polis Gencay Gürsoy''un kim olduğunu nereden bilecek?" denilmiştir. Aynı kişilerin, Gencay Gürsoy''un yakınlarına ise, "Haberimiz vardı, ama ne yapalım?" diye yakındıklarına da kalıbımı basarım.

Hayır, gerilim romanlarında öyle olduğu için değil, geçmişte böyle dönemlerde benzer olaylar sıkça yaşanmıştır da ondan...

Geçenlerde Ali Bayramoğlu
. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı''na ''Çok İvedi'' damgası ve bakan adına Genel Müdür Yardımcısı''nın imzasını taşıyan bir yazı gönderiyor, 9 Nisan tarihinde. Ali Bayramoğlu''nun, Taraf''tan Yasemin Çongar''ın birer yazısıyla star gazetesinin bir haberi resmi yazıya eklenerek... Resmi yazıda, "Bunları inceleyin" deniliyor...

Başsavcı ne yapsın, o da, ilgili savcılıklara, "Talebin gereğini takdir ve ifa etmeleri, sonucu Adalet Bakanlığı''na bildirmeleri" talimatını veriyor...

Bakanlığa sorsanız, "Biz yazarları değil, o yazılarda ele alınan konuları, iddiaları araştırın" dedik gerekçesini verecektir mutlaka...

Bu kadar iddialı olmamın sebebi şu: 28 Şubat döneminde de bunun aynısı yaşanmıştı. Şevket Kazan''ın başında bulunduğu Adalet Bakanlığı "Darbeyi övüyorlar" diye bir grup gazeteci/yazar hakkında soruşturma başlatmıştı. Aralarında lâf olsun diye ''darbeci'' sayılabilecek bir-iki yazar da vardı, ama o dönemde dimdik duran Sabah''ın karikatür sanatçısı Salih Memecan da adı geçenlerden biriydi.

Altan Ailesi''nin fertleri de ''darbeci'' muamelesine tabi tutulmuştu.

Benim kaderim, anlayamadığım olaylar gelişmeye başladı mı garipliklere dikkat çekmek ve sonun iyi gelmeyebileceği öngörüsünde bulunmak galiba; 12 Mayıs 1997 tarihli "Şeytan ve külâhı" başlıklı
''te bunu yapmışım.

"Unutmayın; şeytana bile külahını ters giydirecek pis bir oyun bu seyrettiğimiz" cümlesiyle biten o yazımın ilgili paragrafı şu: "Hükümetin Refah kanadının basınla ilgili bir yanıltmacanın kurbanı olduğuna inanıyorum. Adalet Bakanlığı''nın o kadar haberci ve yazar arasından ''darbe yanlısı'' olarak seçip suç duyurusunda bulunduğu kişilerin yarıdan fazlası, ''darbe'' sözcüğünü ''Neuzubillah'' demeden ağzına almayacak aydınlar. Sözgelimi, Ömer Tarkan sıkı bir liberal, Mustafa Başoğlu ''darbecilik'' bir yana Refah''a yakın bir sendikacı-politikacı, karikatürist Salih Memecan, gazetesinin koridorlarında, ''Gelecek seçimde oyum Refah''a'' diye dolaşan bir sanatçı. Seçilen kişilere bakarak hükmüm şu: Refah''a dostlarını düşmanlaştırma ameliyesi başlatılmış."

Şeytan''a külâhını ters giydirecek plancılar tepkileri de öngörürler. Gözaltına alınan sivil toplum lideri bunun bir ''oyun'' olduğunu hisseder, ama tepkisiz kalacak değil ya! O tepkisiz kalmak istese etrafındakiler rahat vermez zaten.

Neredeyse emeklilik çağım geldi, bizdeki garipliklerin başladığı dönemleri izleyip gözlemlemek mi daha heyecan verici, yoksa Robert Ludlum imzalı bir gerilim romanı mı, hâlâ karar verebilmiş değilim.

Keşke bizim senarist de eserine imza atsa.

16 yıl önce
Senaryolardan senaryo beğenmek
Bereket
Azınlığın zenginliği ile 1 Mayıs'ın yoksulluğu
Tadımlık hile
Öğrenci hareketleri: İsrail’e karşı ama düzene karşı mı?
Netanyahu’ya tutuklama tehdidi ve Amerika’nın uluslararası itibarı