|
Olmasaydı ne olurduk?

10 Kasım''daki ''olmasaydı olmazdık'' gündemi biter bitmez ''olmasaydı ne olurduk'' tartışmasına sürüklendik.

''Olmasaydık görürdünüz gününüzü'' ekibi gündemi başarılı bir şekilde sürükledi. Bizim görüp de sizin göremeyeceğiniz ne olabilir diye sormadan edemiyor insan. On sene geride kaldı ne yaşadıysak beraber yaşadık.

Evet dershaneler konusundan bahsediyorum. Kapatılması düşünülen dershaneler, günlerdir sosyal medyada hiçbir bilimsel veriye dayanmaksızın, metafizik kuramlarla müdafaa edilmeye çalışılıyor.

Merhum Menderes''in idam sehpasındaki fotoğrafını gösterip ''Ey Tayyip olmasaydık sonun böyle olurdu'' diyeni mi ararsın, ''dershanelerimizi Allah''ın Resulü teftiş ediyor'' diyeni mi?

Bu savunma ve tepkilerden şahsen anladığım şu; Şayet dershaneler olmasaydı, ülkemizin durumu meteor çarpmış bir toprak parçasından farksız olmazdı. "Dershanelerimiz olmasaydı" hususunda eksik kalan tek madde "olmasaydık adınız Yorgo kalırdı" argümanı. Mesnetsiz tepkilere bakılırsa duyma ihtimalimiz çok uzak değil.

Hizmet hareketi eğitim alanında Türkiye''nin en donanımlı kadrolarına sahip olduğu iddiasında. Haksız sayılmazlar. Sadece Türkiye''de değil, özellikle Afrika coğrafyası ve Afganistan ile Pakistan gibi ülkelerdeki eğitim faaliyetlerini, başarılarını görüyoruz. Fakat, bu güne kadar her meselede soğukkanlılığını muhafaza etmiş, her zaman aklıselimi önermiş, tavsiye etmiş bir hareketin dershane meselesindeki tavrı bu mu olmalıydı Allah aşkına?

Kıssadan hisseli hikayelerle gelecek tasavvurunda bulunmak. Ayet mealleriyle Ak Partili vekillere laf sokuşturmaya çabalamalar. Orta okul sıralarında yapılan isim ironileriyle dalga geçme ironilerini, saçı sakalı ağarmış, yazarlık vasfına sahip kalem erbabı abilerin, Başbakan''a karşı yapmaya çalışması ne öyle Allah aşkına? Ülkemizin en rasyonel İslami hareketi olmakla övünen, pozitivist ilimlerle en fazla haşır neşir olan kadrolarının fikri ve entelektüel derinliği bu mudur yani?

Dershanelerin kaldırılması tartışılmasın mı? Elbette tartışılsın! Fakat bilimsel verilerle tartışılsın, menkıbelerle değil. Devletin bakanı, bürokratı "falanca bilgi doğru değil" dediği halde itiraza, ses yükseltmeye devam ediyorsak, bu makamların beyanlarını esas kabul etmiyorsak bu tartışmadan neyi amaçladığımızı açıkça kamuoyuna deklare etmemiz gerekmiyor mu?

Şunu açıklığa kavuşturmamız lazım. Dershanesiz, kaliteli, eşit şartlar sunan bir eğitim sisteminin hasretini çekmeyenler, bu ülkenin insanlarını gerçekten seviyor olamaz. Hem "bu ülkenin insanına, gencine, geleceğine kendimi adadım" diyeceksin diğer taraftan tarlasını, öküzünü satıp, akranlarından geri kalmanın ezikliğini yaşayan çocuğunu dershaneye yazdıran babanın içine düştüğü durumdan rahatsız olunmayacak.

"Dershanem olmasaydı" korosundaki dostlarımız, kardeşlerimiz 28 Şubatçı Metin Bostancıoğlu''ndan dershane şehadetnamesi almak yerine, dershanesiz eğitime geçiş planlarını sunsalar sizce de ülkemize daha hayırlı bir iş yapmış olmazlar mı?

Yasa taslağını hazırlayan hükümete ''evet dershanesiz eğitim mümkün ama sizin takviminizle değil, şu şu adımları attıkça ve şu zaman genişliğinde bu mümkün olabilir'' deseler bir kez daha hepimizin gönlünü kazanırlar. Koca koca adamlar, dershanelerdeki teneffüs aralarında olmayacak seviyeden arınsa, bizler de dershanelerin kaldırılmasını değil, ne zaman ve ne şekilde kaldırılmasını tartışıyor olsak.

10 yıl önce
Olmasaydı ne olurduk?
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye
Hizmet sektöründeki enflasyon işleri zorlaştırıyor!
Tarihin sonu ve ABD üniversiteleri