|
Okurlar haklı olabilir mi?

Kamuoyu yoklamaları da gösteriyordu; ama ilk elden bilgi sahibi olmayı yeğlediğimden gelen ''tepki mesajları'' sayesinde bildiğim bir gerçeğin onaylanmasına önem verdim: Kemal Derviş''i sevenler bir kulüp oluşturacak kadar kalabalıklar ve kendisinin en ateşli destekçileri yurtdışında (özellikle ABD''de) yaşıyorlar... Önceki gün (8 Temmuz 2001) çıkan "Kemal Derviş kim gerçekten?" yazımdan sonra ulaşan tepkiler bunu ortaya koydu.

"Hayatım boyunca okuduğum en boş yazılardan biriydi" (Cezmi Malatyalı) diyen de oldu, "Sen yarım aklınla bu işe karışma" (Enver Dedeoğlu) veya "Kardeşim, adama güvenmiyorsanız işine son verin" (Erol Ayvaz), "Bazen hayret ettiğine hayret ediyorum" (Hüsnü Evren) diyen de... "Türkiye''nin daha önemli sorunları var, onları yaz" tavsiyesinde bulunan da çıktı.

Türkiye''nin en önemli sorununun tam ortasında bulunduğu için Kemal Derviş''in kim olduğunu öğrenmeye, öğrendiklerimi de anlamlandırmaya çalıştığımı sanıyordum... Bir de, kısa süre sonra bir duvara toslayacaksak, bizi düştüğümüz kuyudan çıkartmayla görevlendirilebilecek birini merak etmek ayıp mı?

"Sana teklif etseler, kabul etmekte bir an bile tereddüt etmezsin" diyen çıktığı için yabancı vatandaşlık konusuna açıklık getireyim: Türkiye, kimbilir hangi gerekçelerle, "Yurtdışındaki Türkler yaşadıkları ülkelerin vatandaşı olmasınlar" resmi görüşünü savunurken, ben, kalemim yetiştiğince, "Herkes bulunduğu ülkenin vatandaşlığına!" telkinini seslendiriyordum. Zaten, bu yüzden, yani 25 yıldır ABD''de yaşayan, ekmeğini orada kazanan, bir Amerikalıyla evlenen Kemal Derviş''in neden Amerikan vatandaşlığına geçmediğini merak ediyorum. Ya da, annesi sebebiyle otomatik olarak kazanabileceği Alman vatandaşlığı konusunda suskun kalması beni ilgilendiriyor...

Sözün kısası şu: Amerikan veya Alman vatandaşı olabilecek biri "Değilim" diyorsa, konu o andan itibaren benim ilgi alanıma giriyor. Yoksa, "Evet, vatandaşım" dese herhangi bir itirazım olmaz. Neden olsun ki? Türkiye dışında yaşayanların bulundukları ülkenin vatandaşı olmaları gerektiğine inanan biriyim ben...

Türkiye''nin bunca önemli konusu varken, benim, durduk yerde fantezi konularla ilgilenme gibi kötü bir alışkanlığım olduğu doğru. Türkiye''deki pek çok ''güncel önemli konu'' artık canımı sıkmaya başladı. Yıllar önce, herkes o dönemin ''güncel önemli sorunları'' üzerinde kalem yorarken ''fantezi'' kabilinden yazdığım yazılarda dile getirdiklerim, sonradan önemli olaylar olarak karşıma çıkıveriyor. Beni fantezi meraklısı kılan da konunun bu yönü işte...

Yurtdışındaki Türklerin başarısı benim de göğsümü kabartıyor. Tabii, işi tadında bırakmayı bilmeleri şartıyla...

Hürriyet, geçen hafta, Dr. Mehmet Öz''le üç gün süren bir röportaj yayımladı. Aslen Konyalı, ABD''de doğmuş, kısa dönem askerliğini Burdur''da yapmış, şimdilerde New York''taki ünlü bir hastanede klinik şefi, "Nobel kazanabilecek doktor" olarak takdim edilen, ''millenium ödüllü'' bir doktor bulmuşuz, iftihar etmeyecek miyiz?

Dr. Mehmet Öz''ün ''tavsiyeleri'' beğenilmedi. Engin Ardıç, Dr. Öz''ün, "Sigarayı bırakmayanı ameliyat etmem; o inatla kendini öldürmeye karar vermiş, oysa sırada şifa bekleyen binlerce hasta var" sözüne taktı; bir yazısında, biberli diliyle, "Öyle şey olur mu?" diye sordu... Hürriyet''in Nobel ödülüne lâyık gördüğü doktorun tavsiyeleri bizim doktorları da şaşırttı. Sabah''a konuşan uzmanlar, "Dr. Öz''ün sağlıklı beslenme reçetesi yanlış" dediler...

"Üzüm yemeyin, şarap için" demiş Dr. Öz ve şu tavsiyelerde bulunmuş: "Light gıdalar tehlikelidir; kırmızı ve beyaz et arasında fark yoktur, ikisi de zararlıdır; süt de et gibi hormon içerir; margarine dokunmayın; çayda iki bardaktan fazlası zararlıdır; aspirin herkese yararlıdır..." Bizim diyet uzmanı doktorlar, bu tavsiyelerin herbirine itiraz ediyorlar... Eh, kalp uzmanından diyet reçetesi bu kadar olur...

Bu tartışmaya, "Amerika''daki bir Türk doktorun başarısını çekemiyorlar" diye mi yaklaşmalıyız? Yoksa, "Bu kadar önemli sorun var, bu da ne ki?" deyip kulağımızı tıkamak mı doğru? Kusura bakmayın, ama bu konu da benim ilgi alanıma giriyor...

"Buradaki öğrenciler araştırmacı" sözleriyle Derviş''le ilgili yazıma itiraz eden okur, benim de az araştırmacı olmadığımı bilsin diye kaydediyorum: Dr. Mehmet Öz, Hürriyet''in her yaz yeniden keşfettiği bir başarı öyküsü... Herkesin gitmeye can attığı bir ülkede (ABD), gıpta edilen bir mesleğin sahibi (doktor), yaygın bir rahatsızlık uzmanı (kalp), her yıl tatilini Türkiye''de geçirirse, Hürriyet de onu her yaz yeniden keşfeder işte.

Hürriyet geçen yıl (9 Ağustos 2000) "Amerika''da çok sevilen Türk kalp cerrahı Prof. Dr. Mehmet Öz hayatını mesleğine adadı" diye tanıttığı Dr. Öz''ü, bir yıl önce (14 Ağustos 1999) "200 gramlık bir yapay kalp geliştirdi" diye haber yapmıştı... Ondan bir yıl önce ise (11 Temmuz 1998), "Meditasyon akımının Amerika''daki öncülerinden biri" idi Dr. Mehmet Öz... Bu yıl ''diyet'' konusundaki orijinal fikirleriyle yeniden tanıştığımız 1960 doğumlu Dr. Öz, gelecek yaz, bakalım hangi ''ilginç'' görüşlerle Hürriyet sayfalarında karşımıza çıkacak?

Bunları yazdım diye, ABD''de başarılı olmuş Türk doktorları kıskanmış mı oluyorum yani? Ben olsam, kızmam, Kemal Derviş''le ilgili her yazıyı kesip arşivime kaldırırdım...

23 yıl önce
Okurlar haklı olabilir mi?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi