|
Acaba?

Eski Genelkurmay Başkanı emekli orgeneral Yaşar Büyükanıt ilk kez bir televizyon programında (32. Gün) konuştu ve ilginç açıklamalar yaptı.

En başta, 27 Nisan e-bildirisini kendisinin yazdığını söyledi…

“Muhtıra değildi” dediği açıklamayı üstlenmiş oldu.

*

Büyükanıt, bugüne kadar 27 Nisan sanal bildirisinden hiç bahsetmemişti.

Genelkurmay Başkanlığı görevini yürütürken bu konudaki bir soruyu “Dükkan kapalı, İşim çıktı” diyerek esprili bir cevapla geçiştirmişti.

Bir başka resepsiyonda, kendisine 27 Nisan hakkında sorulan ''kontra'' soruya cevaben “12 Nisan''daki konuşmasının (2007) arkasında olduğunu” söylemiş, 27 Nisan''dan hiç söz etmemişti.

Genelkurmay Başkanlığı görevini bıraktıktan sekiz ay sonra ilk kez medya üzerinden topa giren Yaşar Büyükanıt, bunca zaman sonra 27 Nisan bildirisini “bizzat kaleme aldığını” neden söyleme ihtiyacı hissediyor, peki?

Daha önce bu konuda neden tek kelime etmediğini de izah etmiş değil…

Peşinen söyleyelim…

Aradan iki yıl geçtikten sonra “Ben yazdım. Pişman da değilim” diyerek sanal bildiriyi üstlenmesi ve savunuyor olması; demokrasimiz adına fevkalade talihsiz bir durum, ciddi biçimde sorunlu bir tavır…

Bununla birlikte, “Neden şimdi?” sorusunun cevabı üzerine düşünmek zorundayız.

*

Eski Genelkurmay Başkanı ne demeye getiriyor?

Büyükanıt''ın Beykent Üniversitesi''ndeki “Devlet hasta” çıkışının üzerine…

Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel “Hiç kimse kendi iktidarsızlığını devlete yüklemesin, düzeltseydiniz!” diyerek kendisine ağır bir cevap vermişti ve bu “paylama”nın asıl manasını bu sütunda tartışmıştık.

Yaşar Büyükanıt''ın görev süresi boyunca AKP iktidarına karşı “ulusalcı-laikçi çevrelerin beklediği hareketi çekememiş olmasının” eski Genelkurmay Başkanı''na yönelik ciddi tepkiler oluşturduğunu biliyoruz.

Açıkça ifade etmeseler de, o çevreler Büyükanıt''tan gece yarısı e-maili veya “sanal muhtıra” falan değil “hakiki bir muhtıra” bir “müdahale” bekliyorlardı!

(“Bir gece ansızın gelebilirim” demeye getiren 27 Nisan bildirisinin ardından, kimileri heyecanla bekledikleri darbe filminin “Pek Yakında” sinemalarımızda oynayacağını sanmışlar ve dezenformasyonlarla güdüledikleri kimi sol ve sağ çevrelerle birlikte fena halde yanılmışlardı.)

*

Yaşar Büyükanıt “27 Nisan bildirisini bizzat ben yazdım” açıklamasıyla; kendisine bozuk çalan -Ergenekon destekçisi- Demirel başta olmak üzere ulusalcı/laikçi çevrelere “Hiçbir şey yapmadığımı sanıyor ve bana kızıyorsunuz, bakın işte ben 27 Nisan''ı yaptım” demeye çalışıyor.

Büyükanıt''ın söz konusu çevreleri “hayal kırıklığına uğratmış” olmasının sebebi “darbe yapamamış” olmasıydı.

Tepkileri küllenmiş değil, Büyükanıt''a…

Tam da bu noktada…

Son dönemdeki darbe hazırlıklarının 2003-2004 sezonuyla sınırlı olmadığından daha önce bahsettiğimi hatırlatmak isterim.

*

Yaşar Büyükanıt, 32. Gün''de “Derin devlet olsaydı 53 yıldır muhakkak görürdüm. Ben Türkiye''de böyle bir yapı görmedim” iddiasındaydı.

Paşa''nın bu sözlerine inanacaksak, “27 Nisan bildirisini o cuma akşamı ben yazdım” dediğine de tartışmasız inanmamız gerekiyor!

Yaşar Büyükanıt''ın “devletteki derin yapılanma”nın varlığını inkar etmesi, gayet tabii hakikati değiştirmiyor…

Büyükanıt''ın “derin devlet”ten habersiz olması imkansız olduğuna göre; sanal bildiriyi yazan kimsenin gerçekte bir başkası olabileceği ihtimalini de tartışma dışı bırakamayız.

“27 Nisan sanal bildirisinin ''emir komuta zinciri dışında'' bir ''oldu bitti'' veya ''emrivaki'' neticesinde gece yarısına az bir zaman kala Genelkurmay''ın internet sitesine konulduğu” hususu inkar edilmek suretiyle ortadan kaldırılabilir mi?

Mesela, 27 Nisan açıklamasında Yaşar Büyükanıt''tan neden üçüncü şahıs olarak bahsediliyor?

O bölümü okuyalım: “Bu tür davranış ve uygulamaların Sn. Genelkurmay Başkanı''nın 12 Nisan 2007 tarihinde yaptığı basın toplantısında ifade ettiği…”

Bildiriyi kaleme alan Yaşar Büyükanıt ise…

Neden kendisinden üçüncü şahıs olarak söz ediyor?

Hazırlıksız-çalakalem yazılmış olan 27 Nisan Bildirisi dönemin Genelkurmay Başkanı Büyükanıt''ın o güne kadar yaptığı açıklamalarla karşılaştırıldığında eğreti duruyor.

*

Yani?

Demokrasimize ateş eden 27 Nisan “sanal bildirisi”nin hamuru daha çok su götürür.

Asla unutmayınız…

Gerçeğin, eninde sonunda ortaya çıkmak gibi “kötü” bir huyu vardır.

٪d سنوات قبل
Acaba?
Seçimi bırak sahaya odaklan
İsrail yalnızlaşırken Starbucks’ın açıklayamadığı gerçek
Sîdî Ukbe Ulucamii Müslüman Batı dünyasındaki dini yapılarının atasıdır
Randevu sistemi, kamu iletişimi ve ötesi
Şiddeti, ‘kültür’ ile aşabiliriz