Egemen Medya''daki “en büyük çürütücü” diyor ki: “Türban Anayasa''ya sokulmamalıdır. Bu meselede hala pratik bir çözüm bulunabileceğine inanıyorum. Örneğin, rektörler herkesi tatmin edebilecek bir ''pratik çözüm'' bulabilirler…”
Yasakçı rektörlerden bahsediyoruz, değil mi?
Çoğu rektörün türban sorununa karşı bulduğu “en baba pratik çözümü” bilmiyor olamazsınız…
Sahi, nedir?
Darbe!
Başbakan ismini vermediği rektöre “Darbe çağrısı yapıyor. Kimsin sen ya?” diye çıkıştı, mesela…
Birkaç yıl önce de kimi rektörler “Ordu Göreve” pankartları eşliğinde yürümüşlerdi…
Ya, emekli oramiral Özden Örnek''in meşhur günlüklerindeki “rektör” bölümü:
“Kahvaltıdan hemen sonra Kocaeli Üniversitesi rektörünü aradım…
Ona rektörler olarak bu işi (İHL yasa tasarısı) hemen ve sert bir şekilde protesto etmelerini, arkalarında olduğumuzu söyledim…” (8 Ekim 2003)
O tarihte “Sarıkız” kod adlı muhtıra girişimi başarısızlıkla sonuçlanmış…
Darbeci komutanları ve elbette rektörleri tatmin edecek “demokrasiyi rafa kaldırmaya yarayan pratik çözümler” bulunamamıştı!
Türbana üniversitelerde özgürlük getirmek amacıyla yapılan girişimleri “Rejimin başına türban örmek” diye yorumlayanlar; bu ülkede bazı rektörlerin veya kimi emekli başsavcıların “Rejimin başına darbe örmek” için çabalayıp durduğunu kasten göz ardı ediyorlar…
Örneğin, Yargıtay eski Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş “Eski Statüko”ya ait o bildik filmin tekrar gösterime girmesini istiyor ama…
Ne çare ki, artık köprülerin altından çok sular akmış durumda!
Bir tür “Laiklik Sayacı” olarak tanımlayabileceğimiz darbe özlemcisi Vural “Sayaç” Bey tutmuş “İç Hizmet Kanunu”ndan bahsediyor…
Vural Savaş, “AKP iktidara geldiği dönemde bile dava açılsaydı mutlaka kapatılacaktı” diyerek “büyük fırsat kaçtı” gibilerinden eyvah ediyor…
“İç Hizmet Kanunu gereğince Cumhuriyetimizi koruyacak güçler devreye girer. Bu tip müdahalelere gerek kalmadan hukukun işlemesi gerekir” diyor, Vural Savaş…
“Hukukun işlemesi”nden kast ettiği ise şu: “Şimdiye kadar AKP kapatılmadı, çok geç kalındı ama bundan sonra hukuk devreye girip AKP kapatılsın” demek istiyor!
Vural Savaş''ı ve onunla aynı yolun yolcusu “sivil paşa”ları gayet iyi anlıyorum…
Onlar için “demokrasi” denilen hadise “hizaya getirilemeyen partilerin emir komuta zinciri içerisinde kolaylıkla kapatılabilmesi; kapatılamadığı zaman da darbe yapılabilmesinden” ibaret bir süreçtir!
“İç Hizmetler”den Vural Savaş; “İhsas- Rey” Yekta Güngör Özden; “367 Sabih Tahtaya” ve “Ordu Göreve Mahallesi”nden Bütün Rektörler:
“Gizli İktidar”ın hala egemen olduğunu sanıp “darbe ruhu çağıran” emekli “Derin Yeşilçam” aktörlerinin “Resmi Geçidi” bu sinemada!
