|
Erken Seçim’den önceki son çıkış hangisi?
AK Parti, siyasi tarihimizde üst üste dördüncü kez genel seçim galibiyeti elde eden “ilk parti” oldu. Buna mukabil, 2002'den bu yana ilk defa “tek başına” iktidarı elde edemedi. Adamakıllı bir özeleştiri yapması mecburidir. Seçmenin bu sınırlı uyarısından ders çıkarmalıdır.

On üç yıl boyunca iktidarda bulunan bir partinin yorgunluğu veya yıpranmışlığının kaçınılmaz olduğu da göz ardı edilemez.

Hal böyleyken, ikinci sıradaki CHP'ye yüzde 16 fark attılar. MHP'nin oy yüzdesi kadar bir farktan söz ediyoruz.

Yüzde 41'le seçimi kazanmış bir partiye “Kaybetti” veya “Çöktü” demek aklımızla alay etmektir.

Yüzde 25 ile ikinci sırada yer alan CHP'nin seçim zaferi elde etmiş pozlarda konuşması ise bir başka kara mizah unsurudur.

Seçim gecesi gezegenimize isabet etmiş bir “uzaylı” olduğu anlaşılan Haluk Koç, “meşruiyetinin tartışmalı hale geldiğini” öne sürdüğü Cumhurbaşkanı'ndan; “Yüzde 41 oy alan partinin genel başkanına değil, yüzde 25 oy alan CHP liderine hükümeti kurma görevini vermesini” isteyerek tarih yazdı!

Oylarında yüzde bir de olsa düşüş var: Kemal Kılıçdaroğlu daha önce verdiği sözü yerine getirip istifa etmeliydi. Etmedi…

Demek ki, sözünün bir kıymeti yokmuş! CHP'nin başında yaşadığı dördüncü büyük seçim yenilgisine rağmen yerinden kıpırdamadı. İşi pişkinliğe vurdu, kıvırdı.

*

CHP yönetimi, yaşadığı seçim yenilgisiyle ilgilenmiyor!

17 Aralık Paralel Darbe Girişimi'nin destekçisi Kılıçdaroğlu, “Baskıcı dönemi sona erdirdik” diye konuştu!

HDP'ye refakat edilmesinin CHP yönetimine “vazife” olarak yazıldığı görülüyor. Kılıçdaroğlu'nun memnuniyeti mi, “kendisine sufle edilen görevin başarılmasıyla” alakalıdır!

Murat Karayalçın da söyledi: “İstanbul'da yüzde sekizlik oy HDP'ye kaydı. CHP'nin gücü eridi.” dedi.

Bir de, Selahattin Demirtaş'ın “Emanet oylardan” söz edişini not edelim!

Yani? Arka planında derin baronların yer aldığı Barajı Yıkma Projesi'nin varlığını “kendi ağızlarıyla” açık etmiş oldular.

*

HDP'nin barajı aşması gayesiyle “patlattırılan” bombaları…

Doğu ve Güneydoğu'da zorbalıkla ve türlü tehditlerle elde ettikleri oyları da bu fotoğrafa ekleyelim.

Ezcümle, öyle ya da böyle bölgede ve genelde AK Parti'den HDP'ye giden oyların barajın üç puan üzerindeki sonuca etkisini unutmamak gerekiyor.

*

2011'deki genel seçime göre yüzde dokuz, 2014'teki yerel seçime göre ise yüzde dört oy kaybına uğramasına rağmen yine de açık ara birinci parti olan AK Parti'nin tek başına iktidarı elde edemeyişi, HDP'nin barajı aşarak 80 milletvekili kazanmasının yanı sıra MHP'nin oylarını yüzde üç artırmasıyla da bağlantılıdır.

HDP “emanet oylarla” barajın üzerine çıkarken, MHP'nin de yükseldiği bir seçim oldu!

Bir kısım seçmenin AK Parti'den MHP'ye yönelmesi, daha ziyade çözüm süreciyle ilgili endişeler üzerinden okunabilir…

Bu bahiste, çözüm sürecinde AK Parti'nin HDP ile birlikte verdiği resmin olumsuz bir etki yaptığı aşikârdır. HDP'nin içinde yer aldığı çözüm sürecini aslında baltalamaya çabalayan taraf olması da olayın bir başka boyutudur!

*

MHP, artık kilit parti konumundadır.

Seçim gecesi MHP lideri Devlet Bahçeli, bütün koalisyon olasılıklarını çöpe atıverdi. Bu tavrında devam ederse, Türkiye kısa süre zarfında erken seçime gidecek demektir.

Hükümeti kurma turlarının başlamasıyla birlikte…

MHP'nin “Şartlar değişti, zaruret hâsıl oldu. Türkiye'yi hükümetsiz bırakamayız” gibi farklı bir yola girmesi durumunda ise koalisyon seçenekleri hayata geçirilebilir hale gelecektir.

Şayet böyle olursa, AK Parti-MHP koalisyonu alternatifi, diğer şıklardan daha gerçekçi bir tercih olarak öne çıkacaktır…

Her iki parti için de en isabetli koalisyon formülüdür. Şu an itibarıyla kapıları kapalı da, son tahlilde bu aşamaya gelirler mi?

Geldikleri takdirde, 7 Haziran'da AK Parti'den MHP'ye yönelmiş o bir kısım seçmenin, bir yerde “AK Parti'ye MHP'nin eşlik etmesi” anlamındaki oy tercihlerine uygun bir siyasi tablo oluşur.

AK Parti dışındaki üç partinin (CHP, MHP, HDP) bir araya gelmek suretiyle veya birisinin dışarıdan desteklemesi yoluyla ortaya çıkabilecek koalisyon formülü hayata geçirildiğinde ise…

Bu seçeneğin, MHP'yi tüketeceği açıktır.

Seçim kampanyasında HDP'ye yüklenmeyen bir MHP vardı.

MHP tabanının, olası bir koalisyonda HDP ile doğrudan veya dolaylı birlikteliğe karşı tepkisini öngörmek hiç de zor değildir.

MHP, böylesine hayati bir siyasi riski, devasa yanlışı göze alabilir mi?

Soruyu şöyle de sorabiliriz: “Üst Akıl” muhtelif yöntemlerle MHP'yi böyle bir koalisyona mecbur eder mi? Bu yolda sonuç alabilir mi?

MHP, bu derin markaja direnir mi? Direnebilir mi?

Bütün bunları önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Yoğun ve sıcak bir “yaz siyaseti” bizleri bekliyor.
#seçim sonuçları
#koalisyon seçenekleri
#seçimler
#ak parti
#chp
9 yıl önce
Erken Seçim’den önceki son çıkış hangisi?
Rabbine hasım kesilen insan!
Sosyal çürüme yazıları 8: Sıkıntı yok cumhuriyeti
Belirsizlik ‘algılamayı’ öldürür
Reisi’nin manidar ölümü
İran bu sancılı günleri nasıl atlatacak?