Dünkü Hürriyet’in ilk sayfasında yer alan iki haber pek manidar duruyordu: İçerideki AB’ci tayfanın “fenersiz yakalandığının” resmidir diyerek not ediyoruz.
Sağ sütundaki haberde; Kemal Kılıçdaroğlu “Gelin dört parti birlikte AB standartlarını gerçekleştirelim.” Böylece, dönüp AB’ye diyelim ki bizim ülkemizde sizin demokratik standartlarınız var…” diye sesleniyordu!
Soldaki sütunda ise; Abdülfettah Sisi ile Angela Merkel’i “can ciğer kuzu sarması” misali tokalaşırken gösteren fotoğrafın eşliğinde “AB, Sisi’nin Ayağına Gitti” başlığı okunuyordu!
Nedir? Tarihte ilk kez düzenlenen Arap Birliği&AB Zirvesi, birkaç gün evvel dokuz gencin daha idam edildiği Mısır’da yapıldı!
Sisi’nin Mısır’ında son 6 ayda idam edilenlerin sayısı 180’i buldu…
Türkiye’deki Batıcı Kafa’nın putlaştırdığı şu Avrupa Birliği, hani idamlar bahsinde fevkalade duyarlıydı; hani zinhar idamlara karşıydı?
-Yalanları batsın: Hepsi tıraş!
Benim Adım Kemal’in bahsettiği “AB’nin demokratik standartları” falan, çifte standartlardan ibarettir. Dahası, alayı hikâyedir!
Mısır’ın eli kanlı lideri El Sisi, 2013’ün Temmuz’unda Mursi’yi devirdiğinde; AB üyesi ülkeler de (aynen ABD ve İsrail gibi) darbeyi alkışlamışlardı…
Yani, şudur:
AB’nin “baş tacı yapılan şu muhteşem demokrasi standartları!” arasında seçilmiş bir cumhurbaşkanı’nın darbe ile devrilmesini desteklemek de vardır!
Mısır’daki darbenin hemen ardından Abdülfettah El Sisi’yi telefonla arayıp tebrik eden mi; “Pennsylvania’da Mukim Gizli Kardinal” Fetullah Locaefendi’ydi…
Avrupa Birliği’ni yönetenler, 17-25 Aralık 2013 darbe girişimi günlerinde Brüksel’de “Kapalı Kapıların Ardında” buluştukları Paralel’in Ulakları aracılığıyla Uncle Sam’in Locaefendisi’ne “Darbeyi başarıp, Batı’ya eklemli yeni bir yönetim inşa ettiğiniz anda; Türkiye’ye, AB üyeliğinin tüm kapıları ardına kadar açılır” mesajını ilettiler!
Medyamızdaki AB+ABD+İsrail Putçuları’nın başında gelen “Baronsal Gladyocu” Ertuğrul Ö. “Türkiye’nin yeri Avrupa coğrafyasıdır. Bu gerçeği görmek için Türkiye’de bir referandum yapmaya da gerek yoktur” diye yazmıştı! (Hürriyet, 25 Ekim 2018)
Ertuğrul’un “ne kadar demokrat!” olduğunu sadece bu cümlesi bile ele vermeye yetiyor!
“Batı Cephesi’nin Mümtaz Yalakası” Ertuğrul karar vermiş bir kere; (muhtemel) bir referanduma gidip AB’yi halka sormanın ne âlemi var değil mi, yani!
-Referandumda “AB’ye Hayır!” sonucu çıkarsa, nice olur bu AB putçularının hali!
Bu “Baronsal Ertuğrul” Mısır’daki Sisi Darbesi’ni de candan desteklemişti. Halen de her bir vesile ile Sisi’nin Batıcı Zalim Rejimi’ne övgüler sıralıyor…
Dahası var: Geçenlerde “El Ezher Üniversitesi’nin hocalarından birinin “Biz Müslümanlar heykelle alakalı görüşlerimizi artık değiştirmeliyiz” demesi üzerine tam manasıyla “sevindirik” olmuştu!
Cenazesinin Kilise’den kaldırılmasını vasiyet eden; “Deizm, matah bir şeydir Ahmet Hakan!” başlığını atan bu Ertuğrul; İçerideki ve Dışarıdaki Bilumum “İslam’da Reform!” ifsatçılarının gönüllü destekçisidir!
“El Ezher’deki Malum Hoca”nın sözlerinin üzerine balıklama atlayıp “Müslüman Âlemi Heykelle Barışıyor” başlığını sallayan Ertuğrul’un…
Sisi Rejimi’nin Mısır’daki son idamları karşısında ise gıkı çıkmıyor! Aynen, önceki idamlarda olduğu gibi!
Ezcümle, “Gözleri Tamamen Kapalı” vaziyetinde…
O cevap mı; aynen şuydu: “Bize suçlu olduğumuzu söyletebilmek için Mısır’a yirmi sene yetecek kadar elektrik verdiler! Bana elektrikli işkence cihazı verin; size yirmi Enver Sedat öldürdüğünüzü itiraf ettireyim!”
Yarın 28 Şubat Darbesi’nin yıldönümü ve Ertuğrul halen daha “28 Şubatçılık” yapıyor!
O süreçte attığı manşetlerin halen daha arkasında ve işte bu haliyle köşesinde zerre utanmadan “hukuk ve demokrasi dersleri!” vermeye devam ediyor.
“Darbe” ABD ile eş anlamlı bir sözcüktür. Ertuğrul da Darbeci Sam Amca’sının adına yıllardır etki ajanlığı yapıyor…
Şu sıralar, Başkanı Trump’ın Venezuela’da Seçilmiş Maduro’yu devirmesinin hayalini kurmakla meşgul!
