
28 Şubat’ın geniş toplumsal kesimlerde ürettiği baskı 2000’lerin başındaki derin ekonomik krizle birleşince ciddi sorunların yaşanması kaçınılmaz oldu. Siyaset kurumuna duyulan güvensizliğin yanı sıra ekonomik krizin yarattığı toplumsal tedirginlik, yeni beklenti ve talepleri de beraberinde getirdi. Bu anlamda 2001 yılında siyasi ve ekonomik krizlerin gölgesinde kurulan AK Parti’nin kurulduktan bir yıl sonra iktidara gelebilmesi, söz konusu beklentinin ne denli güçlü olduğunu da göstermektedir. 2002 seçimlerinden bu yana iktidarda kalmayı başararak Türk siyasetinde radikal değişikliklere imza atan AK Parti, bu yönüyle istisnai bir konum elde etmiştir.
Askeri ve yargı müdahalelerinin gölgesinde radikal değişikliklere imza atan AK Parti’nin bugüne kadarki serüveninde önemli meydan okumalara maruz kaldığı bilinmektedir. Cumhuriyet mitinglerinin yanı sıra Gezi Parkı ile bir Erdoğan karşıtı blok yaratma çabası, ciddi toplumsal krizlere de neden olmuştur. Reformist politikaları tedrici biçimde gerçekleştiren AK Parti’ye yönelik en büyük mukavemetin bürokrasiden gelmiş olması bu anlamda şaşırtıcı olmasa gerek. Özellikle din-devlet ilişkilerinin rehabilitasyonu adına atılan adımlar sonrasında 2008 yılında AK Parti’ye “Laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği” gerekçesiyle kapatma davasının açılması bu mukavemetin en somut hali olarak göze çarpmaktadır.
15 Temmuz darbe girişimi ve etnik terörle mücadele konusunda yaşananlar da düşünüldüğünde Türkiye siyasetinde son yirmi yılın doğrusal bir zeminde ilerlemediği açık biçimde görülecektir. Bu nedenle AK Parti, değişen koşullara göre kendisini güncellemiş ve zaman zaman farklı tarzlar benimsemek zorunda kalmıştır. AK Parti’yi konu edinen literatürün üzerinden sıklıkla durduğu bu dönemlendirme arayışları, hiç kuşkusuz yol ayrımları ve yeni arayışları izah ettiği ölçüde daha da anlamlı olacaktır.
Türkiye Yüzyılı ile yeni bir heyecan yaratan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti’nin 4. Olağanüstü Büyük Kongresi’ndeki sözleri, Türkiye Yüzyılı’nın içeriğinin nasıl doldurulacağını da göstermektedir. “Hep yeni hep ileri” temasıyla AK Parti vizyonunu ortaya koyan Erdoğan’ın sivil anayasa konusundaki ısrarlı vurgusu, önümüzdeki dönemin en önemli gündem maddesini oluşturacaktır. Ne kadar katılımcı ve kapsayıcı olacağı ile ilgili endişelerin giderilmesi ve olabildiğince geniş bir mutabakatın sağlanması, anayasa yapım sürecini kolaylaştıracaktır. AK Parti açısından önemli bir sınama olacak bu sürecin sağlıklı bir biçimde yürütülmesi, Türkiye Yüzyılı mottosunun da daha geniş kesimlerce sahiplenilmesinin önünü açacaktır.
AK Parti açısından bir diğer sınama ise ekonomik sorunların yarattığı toplumsal huzursuzlukla mücadele konusu. AK Parti açısından beklenmedik bir sınama olan deprem konusu da önemli bir başlık. Nitekim deprem bölgesinin ihya ve yeniden inşasının getirdiği ekonomik yük bu konudaki hızı etkilemektedir. Her iki temaya ilişkin açıklama yapan Cumhurbaşkanı, alım gücü ve enflasyonla mücadele anlamında önemli adımlar atılacağını ifade etmiş ve deprem bölgesinin de öncelikli konular arasında olduğunu ifade etmiştir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.