|
Türkiye’nin Birikimi: Yeni Şafak

Şerif Mardin Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu isimli çalışmasında, Osmanlı-Türk modernleşmesinde medyanın rolüne büyük önem atfeder. Mardin’e göre medya, Osmanlı’da kamuoyunun doğuşunda doğrudan rol oynamış ve fikir hareketlerinin teşekkülünde etkili olmuştur. Siyasi ve toplumsal tartışmaların yoğun biçimde yapılabilmesi matbuat dünyasının her geçen gün etkisini artırdığı bir düzlemi de beraberinde getirmiştir. Osmanlı’nın nasıl kurtarılacağından tutun da erken Cumhuriyet’e kadar, bütün fikri cereyanların matbuat üzerinden kamusallaşması, basının ne denli önemli bir araç olduğunu da kanıtlamıştır. Bu nedenle özellikle kritik dönemlerde matbuatın varlığı ve çeşitliliği hem Osmanlı hem Türkiye’deki politik gelişme açısından kritik bir öneme sahip olmuştur.


Zor Zamanlarda Pozisyon Alabilmek

Demokrat Partililere atfen söylenilen bir söz vardır; mesele 46’da demokrat olabilmek. Bu söz, tek parti döneminin zorlu koşullarında demokratik bir ortamın teşekkülü adına konulan tavrın önemini ifade etmektedir. Yani zorlu ve kaçınılmaz olarak bedel ödemenin söz konusu olduğu sosyo-politik koşullarda demokrasiden yana pozisyon alabilmektir önemli olan. 1950 ve sonrası koşullarda muhalefet etmek ve demokrasiden yana tavır alabilmenin koşulları ile 46 ve öncesindeki koşulların farklılığı, doğrudan ve hakikatten yana olabilmenin ne denli önemli olduğunu göstermektedir.

Bundan tam otuz yıl öncesinde Türkiye’nin en buhranlı dönemleri olan 90’lı yıllarda yayın hayatına başlayan Yeni Şafak gazetesi, mesele 46’da demokrat olabilmek sözünü hayata geçirebilen bir mecradır. Nitekim 90’lı yıllar, her türlü vesayetin geniş toplumsal kesimler üzerinden uyguladığı tahakkümün yılları idi. Merkezin çevreyi dışladığı ve ciddi yasakların söz konusu olduğu bir Türkiye’de, medya da bir tür vesayet aracı olmuş ve bu gücü elinde bulunduranların çıkarları doğrultusunda hareket etmiştir.
Tam bu dönemde, “Türkiye’nin önü aydınlık” manşeti ile yayın hayatına başlayan Yeni Şafak gazetesi, Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesinde önemli bir yer işgal etmektedir.

Zor zamanlarda halkın doğruyu bilme hakkından hareketle matbuat alanına dahil olan gazetenin bugüne kadarki serüveni, kriz ve kritik dönemlerde aldığı pozisyon üzerinden rahatlıkla takip edilebilir. Salı gecesi Rami Kütüphanesinde, gazetenin 30. yıl münasebetiyle yapılan etkinlikte, bu serüvene şahitlik edenlerin tanıklıkları da bir gazetenin bugüne kadarki yolculuğuna da ışık tutuyordu.

Etkinlikte, gazetenin Türkiye’nin kritik dönemlerinde hangi manşet ve içeriklerle okuyucusunun karşısına çıktığını gösteren belgeselin yayınlanması, salonda duygusal anlar oluşturdu. Özellikle gazetenin bugüne kadarki hikayesinde yıllarını veren çalışanların anlattıkları, Yeni Şafak’ın bir gazeteden fazlası olduğunun da gösterdi. Hayrettin Karaman’ın, Yeni Şafak’ı gölgesinde nice insanların gölgelendiği bir çınar olarak tarif etmesi de bu durumu doğrular niteliktedir.

Tanıklılar içerisinde gazetenin önemini artıran bir husus da gazeteyi himaye eden ailenin karşılaştıkları zorluklara rağmen herhangi bir taviz vermemesi idi. Baskı ve göz altıların yanı sıra kolluk kuvvetleri üzerinden yapılan tacizlere rağmen 90’lı yıllara damga vuran bir yayın pratiği sergilemenin ne tür bedelleri gündeme getirdiği ortada. Bu bedelleri göz alarak Yeni Şafak’ın yayın hayatına devam etmelerini temin etmeleri, Türkiye’nin bugünkü hikayesinde gazetenin önemini bir kat daha artırmaktadır. Yeni Şafak ve sahipleri, bu açıdan zor zamanlarda farklı seslerin ne denli önemli olduğunu kavramış ve kamusal alanın oluşabilmesinde de büyük bir rol oynamıştır.
Tıpkı birinci Mecliste muhalif grubun fikirlerini temsil eden ve tartışmalara sağladığı katkı ile bağımsızlık mücadelesinde de önemli bir rol oynayan Ali Şükrü Bey’in Tan gazetesi gibi Yeni Şafak da 90’lı yıllar ve sonrasında aynı etkiyi uyandırmıştır.
Zor zamanlarda pozisyon alanların tarihte ne ile karşılaştıkları hatırlandığında, gazete sahiplik yapısının yanı sıra yazarların da bu pozisyon alışta önemli bir yer işgal ettikleri görülmektedir. Salı gecesi yapılan etkinlikte, yazarların kişisel tanıkları bize bu rolün önemini de bütün boyutlarıyla gösterdi. Yuvarlak masa etrafında Türkiye’nin farklı kalemlerini buluşturan gazetenin, Türkiye’nin 90’lı yıllarında, toplumsal sorunlara odaklanarak bir çıkış stratejisi arayışında olması da önemli bir sosyal sorumluluktur. Bu tür tartışmaların yoğun biçimde yapıldığını ifade eden kişisel tanıklıklar, zor zamanlarda bu mecrada çalışmanın önemini de gösteriyordu. Kaldı ki
Yeni Şafak sadece 90’lar değil 2000’lerin başında ve sonrasında aldığı pozisyon ile Türkiye’nin büyümesi ve demokratikleşmesine büyük katkı sağlamıştır.

Görece genç bir yaşta dahil olduğum Yeni Şafak ailesinin 30. yılı münasebetiyle yapılan etkinliğe bir köşe yazarı olarak dahil olmak benim için de ayrı bir gururdu. Etkinlik esnasında köşe yazarlarına Yeni Şafak’ta yazmak ve bu ailenin bir parçası olmak nasıl bir duygu diye soruldu TV Net muhabirleri tarafından. Bana da kanal koordinatörü arkadaşımız “hocam sizinle de röportaj yapmak istiyoruz” dediğinde, gazeteye yıllardır hizmet eden büyüklerimiz olduğunu dolayısıyla benim 30 yıllık hikayede çok fazla bir anlam ifade etmediğimi söyledim. Koordinatör arkadaşımızın “hocam siz de gelecek 30 yılımızın bir parçasısınız” ifadeleri, benim açımdan duygusal yoğunluğun zirve yaptığı bir andı.

#Yeni Şafak 30 Yaşında
#Aktüel
#Turgay Yerlikaya
4 ay önce
Türkiye’nin Birikimi: Yeni Şafak
Kuklaları oynatan Derin Kuklacılar?
‘Susadım çeşmeye varmaz olaydım’
Türkiye’yi devşirme kurtarıcılardan kurtarma mücadelesi…
Ankara’da vekâletler çekişmesi
Kibirleri boyunlarını aşan muhterisler kim?