|
Bir cinnet her şeyi halleder!

Öyle diyordu Dondurmam Gaymak"daki dondurmacı; "bir cinnet her şeyi halleder."

Her şey, emektar aracımı satmak istememle başladı.

Niyetliydim, iyi niyetliydim; aracımı satacaktım.

Haberini yapmıştım, biliyordum.

Çok kolaydı artık araç satmak.

Alıcıyla notere gidip imza atacağız ve bitti gitti diyecektik.

"Eskidendi o, trafiğe gitmeler oradan çıkıp vergi dairesine gitmeler." dedik.

Elimizi kolumuzu sallaya sallaya notere gittik.

Biz güler yüzlü, noter çalışanları güler yüzlü…

Ne mutlu.

Terör sorunu, Suriye krizi bir numaralı gündemdi ama hiç değilse insanların vaktine düşman kesilen resmi işlemler, artık daha hızlıydı güzel ülkemde.

Bu duygularla nüfus kâğıtlarımızı noter çalışanına uzattık.

Bilgisayar her ikimizin de "iyi insanlar" olduğunu doğruladı.

İkinci aşamada, standın diğer tarafındaki bayanın yüzü ekşidi.

"Olmaz" dedi.

Neyin olmadığını sorduk.

"Aracınız rehinli. Bu şekilde aracı satamam. Gidip rehininizi kaldırmanız lazım" dedi.

09.30 da başlayıp 15.30 da biten maceranın fitili bu sözle ateşlendi.

Araç, 2007 yılında alınıp 2009 yılında kredisi biten banka tarafından ipotekli görünüyordu ve bizim kredi alınan bankaya gidip "rehin kaldırma yazısı" almamız gerekiyordu.

Her şeyin on-line olduğu 2012 Türkiye"sinde borcu üç sene önce biten araç için bankaya gidip yazı alıp bu yazıyı trafik şube müdürlüğüne götürecektik.

Aracımızın rehini ancak böyle kalkacak ve daha sonra notere gidip satışı gerçekleştirebilecektik.

İş yerime en yakın notere 30 kilometre mesafede bulunan banka şubesine (İstanbul"u bilenler için: Fatih"ten Bahçeşehir"e) gittim.

Bankadaki bayan uzun uzun durumu inceledikten sonra, hesaplarımı 2010 yılında bu şubeden alıp başka bir şubeye taşıdığım için bu yazıyı o şubenin verebileceğini söyledi. (Bahçeşehir"den Üsküdar"a gitmem isteniyor.)

Kendisine Üsküdar"dan da Bahçeşehir"e tekrar gönderilmemek için, ki bu çok alışılageldik bir durumdur, Üsküdar şubesini arayıp, oradan bana bir isim vermesini rica ettim.

Kabul etti ve diğer şubeyi aradı.

Telefonu kapadıktan sonra "Kredi alma ve geri ödeme süresi burada tamamlandığı için işleminizi buradan çözmemiz gerekiyormuş" diyerek, mahcupluğun aksine olağan bir rahatlıkla rehin kaldırma yazısını lutfetti!

"Yaşasın! Üsküdar"a gitmekten son anda yırttık; pek bi"akıllıyım canım!" övünmesiyle geri döndüm. (Bahçeşehir"den Bayrampaşa"ya.)

Büyük bir rahatlıkla Trafik Şube Müdürlüğü"nün kapısından içeri girdim.

Görevli polis memuru evrakımı görecek, aracımın rehin yazısını kaldırmak için işaret parmağını biraz havalandırdıktan sonra "şak" diye "enter" a basacaktı.

Bu dileklerle selamladım görevliyi.

Selamın karşılığı "Nerede bunun noter tasdiki?" oldu.

"Aman beyim, yaman beyim! Bize öyle biş"i denmedi"ye kalmadan kendimi tekrar yolda buldum. (Bayrampaşa"dan Bahçeşehir"e)

Aklı evveller "Noter sadece Bahçeşehir"de mi; oracıkta bi noter buluverseydin ya!" diyecek.

Ben de öyle dedim.

Olmazmış!

Sistem kabul etmiyormuş. O noterin bilmem ne numarası oraya girilmeliymiş. Başka türlüsü imkânsızmış.

Rehin kaldırma yazısını veren bankanın anlaşmalı olduğu bir noter olurmuş.

Banka bu yazıyı verdiğinde o notere gidilir, noter de "Evet, rehin kaldırma yazısı bu bankaya aittir"i tasdik edermiş.

Öyle ya!

Ya vatandaş o bankanın antetli kağıdının aynını yapar, onca yazıyı yazar bir de altına imzaları çakıverirse…

Hafazanallah!

En iyisi işi sağlama almak!

Şimdi sıra o bankanın anlaşmalı olduğu noterin hangi noter olduğunu bulmada…

"Bu da soru mu; ararsın bankayı sorar öğrenirsin." formülünü denedim.

Bu sorumun cevabını ancak altıncı aramada öğrenebildim.

Zira "yetkili" ye bağlanan her telefon çalıyor çalıyor ama kimse açmıyordu.

Nihayet öğrendim ki o noter, bankanın bulunduğu ilçedeki noterdi.

Noteri buldum.

Evraklarımı görevliye uzattım.

"Bugün benim cinnet günüm"dü ve burada da kesin bir sorun çıkacaktı.

Yanılmadım.

İmzalar yanlıştı.

Yani…

Yani"si şu: Bankanın notere bildirdiği imza yetkilileri ile benim evraklarımı imzalayan kişiler ve imzalar farklıydı.

Bu durumda bankanın aranıp teyit alınması gerekiyordu ancak banka öğle tatilindeydi.

Koyuverdim işin ucunu; bakalım nereye gidecekti!

Yemek yiyecek mekân ararken "o bankanın" önünden geçtim.

Yaşasın; banka açıktı.

Günün "en iyi" gelişmesi buydu!

Eksik evrakları veren banka memuru bayanı buldum.

Evrakların buradaki noterden tasdik edilmesi gerektiğini neden söylemediğini tahmin etmişsinizdir.

Sordum.

Cevap tahminlerin ötesindeydi: "Biliyorsunuz sandım."

Öyle ya; galericiydim ve her Allah"ın günü araç alıp satıyordum ve şu kadarcık şeyi de bilmeliydim!

Bankadan evrakları aldım doğru notere; noterden tekrar trafiğe. (Bahçeşehir"den Bayrampaşa"ya)

Trafikten sonra bu kez satış için bir başka notere.

Ve nihayet bingo: Aracımı sattım.

Bu hikâyenin anafikri: "Artık her şey bir tık ötede" sloganı sizi yanıltmasın; pek çok şey kilometrelerce ötede olabilir.

12 yıl önce
Bir cinnet her şeyi halleder!
Bereket
Azınlığın zenginliği ile 1 Mayıs'ın yoksulluğu
Tadımlık hile
Öğrenci hareketleri: İsrail’e karşı ama düzene karşı mı?
Netanyahu’ya tutuklama tehdidi ve Amerika’nın uluslararası itibarı