|
Erdoğan Necip Fazıl"dan, Kılıçdaroğlu Nazım"dan ne öğrenmiş?

Argo, küfür etmek sövmek değildir.

Argo, ayıplı bir konuşma türü de değildir.

Argo bir zeka işidir.

Bir sürü kelime yakmak yerine, tek kelimeyle derdini anlatmaya yarar.

Kalitesiz, güzel yazmayan, çabucak bozulan, elde iyi durmayan kalem için "dandik kalem" demek gibi mesela.

Sevimlidir argo.

Pes etti yerine "abondene oldu", öldü yerine "cavlağı çekti", cebine koydu yerine "cebellezi etti" demek tebessüme vesiledir.

"Bahtsız bedeviyi çölde kutup ayısı becerir." cümlesi de talihsizliği, şanssızlığı anlatmak için kullanılan meşhur bir teşbihtir.

İşin "becerme" kısmına terbiyesi müsaade etmeyenler "bahtsız bedevi misali "der ve geçer.

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, geçen günkü grup konuşmasında geçmedi, durdu.

Şöyle oldu:

AK Parti grup toplantısında Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu"nun hükumetin ekonomi politikalarını eleştirdiği esnada, kredi derecelendirme kuruluşu FITCH"in Türkiye"nin notunu arttırdığını açıkladığını hatırlattı ve Kılıçdaroğlu"ya bahtsız bedevi göndermesinde bulundu.

Erdoğan sadece "bahtsız bedevi" ifadesini kullandı, işi tadında bıraktı.

Kemal Kılıçdaroğlu ise bunu terbiyesizlik olarak niteledi ve buna mukabil tam 9 kez bahtsız bedevi lafını kullandı grup toplantısında ve sonunda da "altın vuruş" yaptı: "O çöllerde gezerken aman ha kutup ayılarına dikkat et!"

!!!

Bununla yetinmedi Kılıçdaroğlu ve kanaatimce, üslup hatasını farkederek, kusurunu başka bir argo teşbihle kapatmak istedi, ancak bu daha da feci oldu.

"Horoza sormuşlar, "Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan çıkar" diye. "Ben bilmem ben söyler geçerim" demiş. Ben de söyler geçerim."

Bahtsız bedevi ve kutup ayısı ilişkisini bilen herkes, horozun o soruya "Ben söyler geçerim" şeklinde cevap vermediğini gayet iyi bilir.

Sayın Kılıçdaroğlu"nun "Ana.. Anan.. Aaa" ları daha hafızalardayken, bir de üstüne bu gafı hiç şık olmadı.

Necip Fazıl, Erdoğan ve taraftarlarının, Nazım Hikmet, Kılıçdaroğlu ve sempatizanlarının sevdiği, yakın durduğu ve hatta her iki liderin konuşmalarında alıntılar yaptığı isimlerdir.

Necip Fazıl ve Nazım Hikmet"in de atışmaları meşhurdur.

Diyeceksiniz ki onlar edebiyatçıdır, tabi ki daha seviyeli atışır.

Öyle kabul edip şu soruyu soralım o halde:

Peki, kim dersine iyi çalışmış, bu isimlerden ne öğrenmiş?

Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Ramazan ayında arabaya binmişler.

Necip Fazıl oruçlu…

Nazım Hikmet, yolun kenarındaki zayıf bir ineği işaret ederek:

-''Şunun haline bak, oruç tutmaktan ne hale gelmiş'' demiş.

Necip Fazıl"ın cevabı:

-''Nazım" demiş, hayvanlar oruç tutmaz!

Bir tane daha:

Bir edebiyat toplantısı sırasında Nazım sahnede şiir okur ve akabinde oturan topluluk içinde bulunan Necip Fazıl"ı sahneye davet eder ve şöyle bir teklifte bulunur:

"-Bir tane ben kendi şiirimden okuyayım, bir tane de sen kendi şiirinden oku."

Necip Fazıl kendi şiirini okumayı pek doğru bulmadığını söyler ve teklife teklif ile karşılık verir:

"-Ben senin şiirinden bir tane okuyayım sen de benimkilerden bir tane oku!"

Nazım bu teklifi kabul eder ve başlar Necip Fazıl"ın ''Ölünün Odası'' şiirini kendine has üslubu ile okumaya. Şiir biter salonda bir alkış patlar. Sıra Necip Fazıl"a gelmiştir. Necip Fazıl Nazım Hikmet"in Bahr-i Hazer şiirini okur; salonda derin sessizlik...

Necip Fazıl"dan bu sessizliğe cevap şöyle gelir:

-Bak nazım! Benim gibi adam senin şiirini okuyor da yine de bi"şey olmuyor!

11 yıl önce
Erdoğan Necip Fazıl"dan, Kılıçdaroğlu Nazım"dan ne öğrenmiş?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle