Zaman Gazetesi"nde okudum.
İçişleri Bakanlığı, araç çekimi konusunda yeni bir düzenleme üzerinde çalışıyormuş.
İyi.
Hazırlanan taslağa göre, araçların çekilmesi sırasında meydana gelen maddi zararlar, ilgili Trafik Vakfı tarafından karşılanacakmış.
Çok iyi.
Bu kapsamda, hem vakıf hem de vakıfla koordineli çalışan çekici firmalarına sigorta zorunluluğu getirilecekmiş.
Az duralım.
Vakıf !?
Trafik Vakfı.
Ne iş yapar bu vakıf, amacı nedir?
Senedinden okuyalım:
- Her türlü araç ve gereçleri temin etmek, bakım ve tamirlerinin yapılması için tamirhaneler açmak, işletme niteliğinde tesisler kurmak, Vakıfça çalıştırılabileceği gibi ortaklıklarla kurulmuş olanları çalıştırmak, resen şirketler kurmak,
- Vakıf amaçları doğrultusunda hastane, poliklinik, laboratuar, eğitim kurumları ve sosyal tesisler kurmak, her türlü sosyal yardımlarda bulunmak,
- Trafik ile ilgili paneller, konferanslar, sergiler ve seminerler düzenlemek, bu gibi toplantılara Vakıfça iştirak ederek katkıda bulunmak,
- Her tülü taşınmazı kiralamak, işletmek, kullanmak, gelirlerini tahsil etmek, kiraya vermek , devir ve feragat etmek,
- Yurtiçi ve Yurtdışında benzer amaçlarla çalışan kurum ve kuruluşlarla gerekli izinleri alarak iş birliği yapmak,
- Trafik ve turizm enformasyon üniteleri açmak ve işletmek,
- Vakıfça trafik sorunlarının çözümünü Trafik Polis''lerinin çalışmalarını, kazaların önlenmesini ilmi bir biçimde kamuoyuna duyurulmasını, halkı trafik konularında bilgilendirmeyi, kuracağı tesislerde bastıracağı broşür, dergi, kitap, gazete ile duyurmak,
Bu amaçlardan daha çok hangisiyle "ilgilendiğini" ise vakfın 2011 faaliyet raporundan anlıyoruz.
- İstanbul Emniyet Müdürlüğüne araç alınmış/kiralanmış, kırtasiye malzemeleri bağışlanmış.
- Trafik eğitim otobüsü ile okullarda eğitim verilmiş.
- Personele psikolojik destek eğitimleri satın alınmış.
- 40 öğrenciye burs verilmiş.
Peki, bunları hangi parayla yapmış derseniz ayrıntısını vakfın sitesinden öğrenebilirsiniz.
Ancak şu kadarını aktarayım:
Trafik Vakfı 2011 yılında, çekici "hizmeti"nden tam "1 2 . 1 3 2 . 7 3 4 , 1 0" TL kazanmış.
Peki, hangi "hak"la?
2918 sayılı Trafik Kanunun ve İl Trafik Komisyonu kararıyla.
Dikkat çekiyorum, altını çiziyorum; kararla, kanunla değil.
2011 faaliyet raporunun sonundaki şu satırlarsa hayli ibretlik.
Vakıf, ölümü gösterip hastalığa rıza göstermemizi istiyor:
Vakfımız Otopark ve Çekici işletmeciliği faaliyetinde bulunmasaydı, yasa dışı çalışan kişilerin bu işleri yapması halinde Devletimizin alacağı yukarıdaki tabloda belirtmiş olduğumuz gelirleri çok düşük veya hiç olmayacaktı. Bu da Vakfımızın kamu yararına çalıştığının önemli bir göstergesidir.
Vatandaşı bu kadar düşünen, kollayan bir vakfımız olduğu için ne kadar şükretsek az!
Vakıf ayrıca 2011 yılında, çektiği araçları İstanbul"da Taksim, Kemerburgaz, Ortaköy Sahil, Kuruçeşme, Sultanahmet, Suadiye, Eyüp"teki otoparklara götürmüş.
Diğer bölgelerde çekilen araçlar hangi otoparklarda, kimler tarafından, hangi hukuki gerekçeye dayanarak alıkonuldu ve neden ceza kesildi ve neden otopark ücreti ödendi, orasını da bilmiyoruz.
Bilinmeyenleri hayli fazla olan bir denklem bu?
Bu dayanağı olmayan uygulamaya "kılıf" gibi duran bir düzenlemede şu:
"Aracın çekildiği andan teslim süresine kadar bir sorun yaşanması halinde ise, bütün zararlar Trafik Vakfı tarafından karşılanacak."
Aracıma takla attıran çekicideki görevli polis memuruna yetki belgesini sorduğumda "Yetki belgem üniformamdır" demişti. İçişleri Bakanlığı bu düzenlemeyle vatandaşın "Çek git kardeşim; biz arabanı aldığımızda sağlamdı" muamelesi görmemesini de sağlayabilecek mi?
Haber uzayıp gidiyor.
- Hem trafik vakıflarına ait otopark hem de bu vakıfların birlikte çalıştığı yerlerde görevli personel özel bir eğitimden geçirilecekmiş.
- Vatandaşlara kötü bir davranışta bulunan personelin görevine son verilecekmiş. (Buna çok gülerim işte! Polisin bağlı olduğu üst, soruşturmaya izin verirse evet, belki…)
Aracı gayr-i kanuni çekilmeye çalışılmış…
Çekilemeyip düşürülmüş…
Yetki belgesi sorulan görevli tarafından üstü kapalı tehdit edilmiş…
Tehdit eden görevlinin soruşturulmasına izin verilmemiş…
Yayınlara çıkmış, röportajlar vermiş…
Buna rağmen iki yıldır hala sonuç alamamış bir TC vatandaşı olarak, araç sahiplerine bir tavsiyem olacak:
Bu haberlere çok da aldırış etmeyin; Türkiye"de kanun çoktur, uygulayanı yoktur.
