|
Türkiye’nin ödediği ağır bedel
“One Minute” krizinin üzerinden bir yıl geçmişti. Ankara-Tel Aviv ilişkilerinde gerilimin dozu artıyordu. Türkiye İsrail’in bölgesel çıkarlarını açıkça hedef almaya başlıyordu. İsrail ve baş müttefiki ABD’nin İran’la yaşadığı nükleer kriz bunlardan biriydi. O günlerde Irak işgalinin ardından sıranın İran’a geleceği konuşuluyordu. Ankara bunun bölgeyi bir uçuruma sürükleyeceğini farketmiş ve Brezilya ile ortak hareket ederek üçlü
nükleer anlaşmayı
kotarmıştı (İran’ın bu jesti aslında hak etmediği bir kaç yıl sonra Suriye’de işlenen savaş suçlarıyla anlaşılacaktı.)
17 Mayıs 2010 tarihli bu anlaşmadan birkaç gün sonra Erdoğan -bir ayağı Brezilya olan- Latin Amerika turuna çıkmıştı (Ben de çalıştığım gazete adına o seyahati takip ediyordum). 31 Mayıs tarihli
Mavi Marmara
saldırısı nedeniyle Türk heyeti ziyareti yarıda kesti. Erdoğan Şili’den ayrılırken
“Esirleri derhal serbest bırakın”
diyerek İsrail’e ültimatom vermişti. O sırada Türkiye’de bir
askeri gerilim yaşanabileceği ihtimali
konuşuluyordu. Türkiye ve İsrail askeri açıdan karşı karşıya gelmedi belki ama o günden sonra
iki
ülke
arasında keskin bir soğuk savaş başladı
.

Bu noktadan sonra yazacaklarım Türkiye’nin bölgesel çıkarları, bağımsız dış politikası ve Gazze hassasiyeti nedeniyle ödediği ağır bedelin ara başlıklarıdır.


ANTİ-TÜRK KOALİSYONUN ÇEKİRDEĞİ
Bir
. İsrail Türkiye’ye bedel ödetmek için ilk hamlesini
Fetullahçı Terör
Örgütü üzerinden yaptı. O dönem FETÖ’nün kontrolündeki İstanbul
Emniyetine 50 kişilik bir dinleme listesi gönderildi
. İsrail’den teşvik alan FETÖ’cüler bu listeyi ve operasyon şemsiyesini genişletti. Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklanması, daha sonra
7
Şubat
kriziyle başlayan süreç Tel Aviv’in sponsorluğunda yürütüldü
. Bahsettiğim genişletilmiş liste yıllar sonra karşımıza 17-25 Aralık sürecinde,
Selam-Tevhid ve benzeri kumpas dosyalarıyla
çıktı. Özet: 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimiyle zirveye ulaşan bu ihanet girişiminin kök nedenleri Davos’a ve Mavi Marmara’ya kadar uzanır. (PKK’ya Irak ve Suriye’de verilen destekleri de unutmayın.)
İki. Ödenen bedel içerdeki gelişmelerle sınırlı değildi. İsrail bir yandan da
anti-Türk motivasyonlu bölgesel koalisyonlar
oluşturuyordu. İsrail
merkezli Küre
İttifakı’nın bir ayağı Türkiye’yi hedef alıyordu. O dönemde Muhammed Dahlan çizgisinin Türkiye’ye dönük karalama kampanyalarını, Türkiye’nin bölgesel girişimlerden dışlanması izlemişti. Doğu Akdeniz’de içinde İsrail’in de bulunduğu konsorsiyumun Türkiye’yi kıyılarına hapsetme çabasını, Ankara’nın buna
Mavi Vatan doktrini
ve Libya hamlesi ile yanıt verdiğini hatırlıyorsunuz.

EUROFIGHTER’IN GAZZE İLE İLGİSİ
Üç. Türkiye’nin ödediği dolaylı bedeller de oldu. İsrail
lobisinin eli uzundur
. ABD üzerinde de etkilidir. Washington’u araçsallaştırmayı iyi bilir. Türkiye’nin nükleer santral için Japonya ile yaptığı görüşmelerin kesintiye uğraması, Ankara’ya dönük çeşitli kredilerin iptal edilmesi, başta Almanya olmak üzere
Avrupa
ülkelerinin örtülü
silah ambargolarına
başlaması, örtülü
finansal operasyonlar
örnek olarak sıralanabilir. Almanya’nın bugün Eurofighter konusunda ayak diremesinin sebebi bile budur. “
Ankara’nın Filistin’de izlediği insan odaklı dış politika nedeniyle aba altından sopa gösteriliyor
” diye yazmıştım. (Bakınız;
Eurofighter Köprüden
Önce Son Çıkış
Uyarısı mı? Kasım, 2023
).
Bugüne gelelim. 7 Ekim sonrası bölgesel konjonktür aşağı yukarı şöyleydi: İsrail Hamas’ı yok etme bahane ve hedefiyle Gazze’ye saldırıyordu. ABD, Tel Aviv’e açık çek vermişti. Başta Almanya olmak üzere AB ülkeleri “ama”lı cümle duymak istemiyor, İsrail’e
körü körüne destek sunuyordu
. İran ve vekil gücü Hizbullah sözde çıkışlar yapıyor, Hamas’ın “Kandırıldık” imalarına rağmen havaya bakarak ıslık çalıyordu. Ürdün başta olmak üzere önde gelen bölge ülkeleri
“Hamas’ın yok edilmesi ancak sürekli bir işgale izin verilmemesi”
konusunda ABD ile anlaşmıştı.
Bu devletlerin bir
çıkış
planı yoktu
, İsrail’le normalleşme sürecinin devamı için çatışmanın sona ermesini bekleyeceklerdi.

TABLO TERSYÜZ OLDU
Sonra ne oldu? Ankara diplomatik bir çerçeve ve argümanla ortaya çıktı. Garantörlük sistemi önerdi. “İki
devletli
çözüm
yoksa, olmaz
” dedi. Temas grubuna öncülük etti. Körfez ülkelerini kendi pozisyonuna çekti. Bunun
zincirleme etkisi
bu krizde Körfez ülkelerini kontrol etmek isteyen ABD’nin de benzer bir pozisyona gelmesi oldu. Bugün detaylarını her gün gazetelerde okuduğunuz
Biden-Netanyahu kavgasını kazıyın, altından bu süreç
çıkar. Sorunun çözümü ve iki devletli çözüm için Filistinli grupları bir araya getirmeye çalıştı. Dışişleri Bakanlığı ve MİT’in girişimleriyle Ankara’da toplantılar yapıldı.
Görüşmelere katılanlardan biri
İsrail
tarafından
öldürüldü
ve süreç engellendi
. Gazze’ye insani yardım ulaştırılması için baskı kurdu, diplomatik girişimlerde bulundu,
bizatihi en
çok
yardım gönderen
ülke
oldu
. Daha ilk günlerde elçisini geri çekti, enerji görüşmelerini askıya aldı. Çok sayıda Filistinli yaralıyı tedavi için Türkiye’ye getirdi.

TÜRKİYE, SAVAŞ KABİNESİNİN GÜNDEMİ
Bunun karşılığı ne oldu? Gazze’ye havadan yardım girişimi İsrail tarafından engellendi. İsrail savaş kabinesi Türkiye’yi gündem yaptı (Bakınız, İstihbarat
Savaşları Mı Başlıyor, Aralık 2023)
. Başbakanından bakanlarına, istihbarat kurumlarından ordusuna İsrail’deki tüm aktörler Türkiye’yi hedef aldı.
MOSSAD Türkiye’yi operasyon sahası olarak ilan etti.
DEAŞ İstanbul’da kiliseye saldırdı. MİT ile MOSSAD arasında görülmedik bir savaş başladı.
Bu örnekleri, olayları çoğaltmak mümkün.
Ankara’nın durduğu yer, aldığı tavır bellidir.
Bu tabloya rağmen son günlerde
Türkiye sanki İsrail’i destekliyormuş, hatta suç ortağıymış gibi tuhaf, irrasyonel bir hava yaratılıyor.
Su bulandırılıyor, samimi zihinler yönlendirilmeye çalışılıyor.
Puslu havada araya Baykar bile sıkıştırılıyor.
Nasıl denir? Ayıptır, kardeşim. Ayıptır, günahtır, cinayettir.
#Türkiye
#İsrail
#politika
#Yahya Bostan
18 gün önce
Türkiye’nin ödediği ağır bedel
Kamu tasarrufu
BİT’lere kadrolu işçi alımında acilen tedbir alınması gerekiyor
Tarih bizi çağırıyor ama biz birbirimizle boğuşuyoruz!
İYİ Parti kongresinin kazananı kim
Şule öğretmen ve yeni maarif modeli