|
Beethoven’in “kaderi” do minör…
Do minör, batı müziği tampere sisteminde Mi bemol majörün ilgili minörüdür. Minör diziler ya da yapılar, bir majör dizinin altıncı derece sesi üzerinde üretilmiş dizilerdir. Meselâ do majör dizisinin altıncı derece sesi la sesidir ve ilgili minörü de “la minör”dür. Do sesi, Mibemol majörün altıncı derece sesi olduğu için, Mibemol majörün ilgili minörü de Do minördür.

Minör diziler, ait oldukları diziyle benzeşirler. Ait oldukları dizinin donanımını yani diyez ve bemol işaretlerini, daha doğuştan kullanırlar. Do majör, diyez veya bemol gibi hiçbir alterasyon yani değiştirme işareti taşımadığı için “doğal majör dizisi” olarak bilinir. Dolayısıyla, ondan neş'et eden la minör dizisi de hiçbir değiştirme işareti taşımadığından, doğal minör dizisi olarak tanımlanabilir. Minör diziler, ait oldukları majör dizilerin genetik özelliklerini taşırlar dersek, çok da yanlış bir şey söylememiş oluruz. Ancak buna rağmen piyano başına oturup çaldığınız zaman, majör dizi ile ait olduğu minör dizi arasında çok büyük farklar olduğunu işitirsiniz. Bu normaldir, çünkü majör dizi kalıbı ile minör dizi kalıbı arasında farklar vardır ve bu farklar, ses aralıklarına da yansır ve farklı sesler veya aralıklar işitmemize sebeb olur.

Batı müziğinin tampere sisteminde, sesler arasında çok ilginç yakınlıklar, biraraya geldiklerinde dinleyeni farklı duygulara sürükleyen aralıklar vardır. Bu aralıklar genellikle konsonans (uyumlu) seslerden meydana gelen uyumlu aralıklardır. Fakat batılı müzisyenlerim ortaçağ boyunca “diabolus in musica (müzikteki şeytan)” olarak adlandırdıkları ve doğal majör dizisi içindeki fa-si artmış dörtlü (veya eksilmiş beşli) aralığı ile bütün majör ve minör ikili, bütün majör ve minör 7'li ve bütün artmış ve eksilmiş aralıklar da dissonans (uyumsuz) aralıklardır. Ne minör modların ne de majör tonların, -majör ve minör kalıplar standard olsa da- her ses üzerinde uygulandıklarında dinleyene aynı hissi vermediğini anlamak mümkündür. Meselâ la minör ve re minör, minör modlar olmasına ve aynı dizi veya kalıp standardına sahip olmalarına rağmen aynı hissi vermezler. Hiç şüphesiz majör tonları ve minör modları, başlangıç sesleri belirlediği için ve farklı sesler üzerine kurulu majör veya minör yapılarda farklı diziler duyabiliyorsunuz. Türk mûsikîsinin makamsal yapısında da bu aşağı yukarı böyledir. Bazı temel makamlar, başka perdelere taşındıkları (şed veya göçürme) zaman o makam yapısının farklı sesler üzerinde farklı duyulduklarını ve dinleyende farklı etkiler bıraktıklarını görmek mümkündür. Meselâ çargâh dizisi rast perdesine göçürüldüğünde mahur, acemaşiran perdesine göçürüldüğünde ise acemaşiran makamı elde edilir ve aynı kalıba sahib bu üç makamdan elde edilen duyum ve his farklıdır.

Do minör, mi bemol majörün ilgili minörüdür, aynı donanıma sahiptirler fakat duyulan şey farklıdır. Hatta bestecinin içindekini ifade etmesi bakımından da her majör ton ve minör mod farklılık arzeder. Beethoven'in “kader senfonisi” olarak da isimlendirilen beşinci senfonisini, meselâ başka bir minör dizi üzerine transpoze edip (taşıyıp) çaldığınızda, do minör'deki etkiyi uyandırmadığını görürsünüz. Beethoven'in, beşinci senfonisindeki o duygusal vurguyu yapması için do minör'ü seçmiş olması hiç şüphesiz boşuna değildir. Do minör, etkili ve belki de Beethoven'in içindeki fırtınaları, güçlü ifade arzusunu ortaya koyabileceği en uygun moddur. Batı müziğinde pekçok bestecinin do minör modunda bestelediği eserleri vardır ama bence do minörün, Beethoven kadar hakkını verebilen bir başka besteci de yoktur. Hatta batı müziğinde klasik dönemin en kullanılan modunun do minör olduğu da söylenebilir. Haydn'ın 52, 78 ve 95., Mendelssohn'un op.11 1 nolu, Boccherini'nin 17., Brahms'ın 1., Dvorak'ın 1., Prokofiev'in op 44 3., Schubert'in 4., Shostakovich'in 4 ve 8., Çaykovski'nin op. 17 2., Bruckner'in 1,2 ve 8., Scriabin'in 2 ve 3. senfonileri ile Mozart'ın 24 no.lu piyano konçertosu ve 14 no.lu piyano sonatı da do minördür ama Beethoven'ın do minörü hayli farklıdır. Do minörün, Beethoven'in dünyadan kopup gittiği, âdetâ başka bir âleme daldığı hallerini ifade ettiği şüphe götürmez. Beethoven en güzel, en duygulu melodilerini do minör ile yazmış. Meselâ, 8 no.lu piyano sonatı (pathetique sonat), 3 no.lu piyano konçertosu, 32 no.lu piyano sonatı, op.30 7 no.lu violin sonatı, 32 çeşitlemesi ve op.1 3 no.lu yaylılar beşlisi de do minör modunda yazılmış. Başka eserlerinde de do minör bölümler var, ama başlıca ve Beethoven karakteristiğini duyabileceğimiz eserler do minör. Do minör, Beethoven'ı uçuruyor, ya da Beethoven do minörü uçuruyor.
#Do minör
#batı müziği
#tampere sistemi
#Mibemol
9 yıl önce
Beethoven’in “kaderi” do minör…
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye
Hizmet sektöründeki enflasyon işleri zorlaştırıyor!