|
"Bize müzik araştırmacısı lâzım değil!"

Bizim ülkemizde müziğin uzun zamandır hakettiği konumda olmadığını, müzik denildiğinde akla sadece eğlencenin geldiğini söylersek, herhalde pek yanılmış sayılmayız. Müzisyen, basit bir çalgıcıdır... müzik ise eğlence sektörünün en önemli ve vazgeçilmez "materyali".

Müziğin böyle anlaşılmasında, elbette müzisyenlerin de kabahati yok değil. Müzisyenlerin ve müzik eğitimi verildiği zannedilen konservatuarların, müzik gibi bir sanat dalının bu kadar ucuzlamasında, ayağa düşmesinde katkıları bence çok büyük. Konservatuarlar, doğru dürüst müzik eğitimi vermeyen ve dolayısıyla nitelikli müzisyen yetiştirmeyen kurumlar... müzisyenler ise, yaptığı işin farkında olmayan kimseler. Müzik, bir medeniyetin en önemli yapı taşlarından biri. Bu günlerde müziğin bu kadar ayağa düşmesinin sebebini, medeniyetimizi kaybetmiş olmamızda ve böylece müziğimizin "açığa düşmesinde" de arayabiliriz.

Beni daha fazla üzen şey, İslâmî kesimin müzik konusundaki tuhaf ve dayanaksız yaklaşımları. Bu kesimlerde müzik hâlâ tartışılıyor. Müzik hakkında hüküm verme yetkisi, müzikten hiç anlamayan fıkıh araştırmacılarına terk edilmiş durumda. Müzik hakkında kafa yormuş kişilerin düşünceleri pek önem taşımıyor.

Müzik, ciddiye alınmıyor. Eğitimine önem verilmiyor, nitelikli müzik araştırmacılarının yani müzikolog ve etnomüzikologların yetişmesi için hiçkimse en küçük bir katkıda bulunmayı bile gerekli görmüyor. Bugün İslâmî kesim adı verilen kesimde bir cemaate mensup olan, birilerinin gözüne girmeyi başarabilen -kabiliyetli olup olmadığına bakılmaksızın- dünyanın iyi üniversitelerinden birine gidip, sosyoloji, felsefe, siyaset bilimleri, ekonomi, fen bilimleri, gazetecilik gibi alanlarda eğitim görebiliyor. Türkiye''ye döndüğü zaman da, hiçbir şey üretemiyor, sadece okuduğu üniversitenin ismini taşıyarak ve kullanarak varlığını sürdürüyor, o ayrı mesele. Hele bir de Amerika''da, sözgelimi Harvard gibi bir üniversitede parasını bastırıp ya da o parayı birilerine ödedip okumuşsa, havasından yanına varılmıyor. Türkçesi''nin değiştiğini, konuşmalarında -ve belki de yazılarında- daha fazla İngilizce terimlerin kullanıldığını görebiliyorsunuz. Ama, alanıyla ilgili neler ürettiğine bakacak olursanız, ortalama bir lise öğrencisinin üretebileceği sıradanlıkta ürünlerden daha seviyeli ve nitelikli çalışmalar ne yazık ki göremiyorsunuz. Özellikle İslâmî kesimde söz gelimi yurt dışına çıkıp iyi bir üniversitede eğitim görmek istiyorsanız, pek kabiliyetli olmanız falan gerekmiyor. Kabiliyetli gözükmeniz, birilerinin gözüne girmeniz yeterli. Tabii, aldığı eğitimin hakkını verebilen sadece bir-iki kişiyi bu "seçkin üniversiteleri hasbelkulis bitirme şansı elde etmiş gürûhun" dışında tutuyorum.

Eğer müzisyenseniz, hiç şansınız yok. Hele bir de ona buna yaranmayı, kendinizi takdim etmeyi sevmiyor ve beceremiyorsanız, siz bir "hiç"siniz. Bir kere müzisyenseniz, "yüksek ilimlere" asla dahil olmayan, sıradan, "eğlencelik" biri iş yapıyorsunuz demektir, eğitim sizin neyinize! Sizin vazifeniz, çalgınızı elinize alıp çok ağır işler yapan, memleket meselelerini çözmeye çalışan bedeni yorgun, zihni yorgun beyleri ve hanımları dinlendirmektir. "Müzik, ne dinlendirici" bir iştir ve siz de bu işi yaparsınız. Müzik dediğin, alt tarafı çalıp söylemektir. Asla bir ilim olarak derinliği falan yoktur. Fârâbî müziği yedi yüksek ilimden biri saymış olabilir... önemli değil. Fârâbî -onlara göre- saten zındığın tekidir!

Bu kesimde müzikle ilgileniyorsanız hiç şansınız yok! Çünkü ilgilendiğiniz alanın bir önemi ve değeri yok. Müzik alanında kariyer yapmak isteyen mümin kardeşlerime -var mıdır, pek emin değilim ama- bir tavsiyede bulunayım: Bir cemaate mensup olsunlar, bir yolunu bulup cemaat önderinin ya da hatırı sayılır kimselerin gözüne girsinler... gerisi kolay. Zaten başka bir özellik, kabiliyet falan da aranmıyor!

Müziğin bir eğlence tarafı olabilir... ama çok önemli bir derinliği ve araştırılmaya değer zenginliği var. Batı''da müzik araştırmacılığı çok ciddiye alınıyor. İslâm medeniyeti dairesi içinde de müzik önemli bir yere sahip. Müziğe doğru bakmak, onu hakettiği konuma oturtmak zorundayız. Eğer İslâm medeniyetini bir referans olarak kabul ediyorsak, buna mecburuz. Bunu başarabilmek için de ciddi mozikologlara, etnomüzikologlara ihtiyacımız var. Bu iş, Türkiye''de yeterince düzeyli olmuyor. Çünkü Türkiye''nin ne konservatuarları, ne de başka müzik eğitim kurumları araştırmacıya bu imkânı sunmuyor. Batı''daki üniversiteler veya müzik akademileri, çok nitelikli, seviyeli bir eğitim modeli ve sistem geliştirmişler. Bu imkânlardan niçin bizim müzik araştırmacılarımız da yararlanmasın, niçin gelecek vaadeden araştırmacılarımız Türkiye''nin verimsiz ortamına terkedilsin?

Adam yetiştirmeye önem verenleri, sosyal bilimlerde, gazetecilikte, ekonomide ve diğer alanlarda olduğu kadar, müzik alanında uluslararası anlamda kariyer yapmak isteyen insanları da görmeye davet ediyorum. Bunu başarabilecek, zihni dolu insanlar var çünkü. Bu insanlar, en az sosyal bilimler alanında kariyer yapmak isteyenler kadar, eğitim almayı hakediyorlar.

24 yıl önce
"Bize müzik araştırmacısı lâzım değil!"
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle