|
Çaycılar kuşağından kahveciler kuşağına

Düşüncelerimiz, değerlerimiz, önceliklerimiz, kazançlarımız, mesleklerimiz, soluduğumuz hava, giysilerimiz, yiyecek ve içeceklerimiz sürekli değişiyor.

Değişimin bireylere, topluma ve yaşadığımız çevreye olan etkisini hem yaşıyor hem de sinema filmi gibi izliyoruz.

Hem bireysel hem toplumsal değişim her alanda kendini gösteriyor.

Yiyecek ve içeceklerimizi, giysilerimizi, yolculuk için biletlerimizi, tatil rezervasyonların-mızı, hatta hocamızı, (bazıları için) eşimizi bile internetten seçiyoruz.

Starbucks gibi kahve mekanlarının etkisiyle çayın yerini kahve almak üzere.

Türkiye’de faaliyet gösteren online yemek siparişi sitesi Yemeksepeti’nin 2017 yemek menüsüne baktığınızda toplumsal ve ekonomik değişimin resmini görürsünüz.

2001 yılında kurulan 2015’in Mayıs ayında Delivery Hero bünyesine katılan şirket 66 ilde milyonlarca siparişlere cevap veriyor.

Yani 10-15 il hariç Türkiye’nin tamamında artık yemeklerini mutfakta hazırlamayan insanlar var ve bu nüfus hızla artıyor.

Hızla arttığını yemek siparişi veren internet sitelerinin çoğalmasından görmek mümkün.

**

Geçen yıl siteye toplam siparişlerin yüzde 69’u mobilden gelmiş, yani akıllı telefonlardan.

Restoran başına 739 adet puanlama ve 146 adet yorum ve yapılmış.

Sipariş verenler toplam 199 milyon TL indirimden faydalanmış.

Diğer ‘en’ler de sırasıyla şöyle;

En çok sipariş verilen gün: Pazar

En çok sipariş verilen şehir: İstanbul

En çok siparişi artan şehir: Karabük

En çok sipariş veren yaştakiler: 1995’liler

En çok sipariş veren burç: Oğlak

En çok sipariş veren kampüs: Bilkent

2017’de sadece bu siteye 22 bin tekil restorandan 190 milyon porsiyon yemek siparişi verilmiş.

Siparişini en çok artıran ürünlerde ise, ilk sıraya yüzde 135 artışla kahve yerleşmiş.

Anadolu’da sipariş sayısı yüzde 75 artmış.

Genç kuşaklarda kahve kültürü yeniden doğarken, orta ve yaşlı kuşak kahveyi arada içmeye devam ederken, çaydan vazgeçmiyor.

Zaman, evinde yemek yiyen, evinde eğlenen, evinde dinlenen çaycılar kuşağından, ekonomik sektöre dönüşen bu hizmetleri dışarıdan alan kahveciler kuşağına doğru akıyor.

  • Yeni trend unvansız kartvizitler
  • İş dünyasındaki kademe ve yönetim anlayışı da değişiyor.
  • Türkiye’de CEO, CFO ve COO kavramları artık iç içe geçmiş.
  • Ve bu unvanların tanımındaki anlam karmaşası da gitgide artıyor.
  • Bu karmaşanın en çok yaşandığı iki titr ise genel müdürlük koltuğunda oturanların büyük kısmının CEO unvanını kullanmayı seçmesi ile yaşanıyor.
  • İş pozisyonlarını tanımlayan unvanlar da son dönemde bir hayli değişikliğe uğramış.
  • Artık titrler sorumlu olunan pozisyonun fonksiyonunu yansıtmaktan ziyade bir bakıma prestij göstergesi olarak tercih ediliyor.
  • Çalışanlar kartvizitlerinde yazan unvanları özellikle C-Suite yani tepe yönetici pozisyonlarından seçmeye özen göstererek önemsenmek istediklerini vurguluyor.
  • bidolubaski.com’un verilerine göre, her 3 yöneticiden 2’si kendisini CEO olarak tanımlarken, titrini CEO olarak paylaşan kişi sayısı son 4 yılda yaklaşık 3 kat artmış.
  • Sosyal platformlara kayıtlı yaklaşık 18 bin 500 Türk kullanıcı CEO olduğunu ilan ediyor. Özellikle bilişim ve inşaat sektörlerinde faaliyet gösterenler arasında CEO unvanını kullanmaya düşkünlük yüzde 51’e ulaşmış.
  • Sitenin dikkat çeken başka bir istatistiği ise yeni bir trendin habercisi olma niteliği taşıyor.
  • Son dönemde basılan kartvizitlerin yüzde 29’unda titr belirtilmemiş.
  • Bunun anlamı da şuymuş; Y kuşağı yöneticileri dikey yerine yatay bir yönetim sistemi benimsiyor.
  • Hiyerarşiyi reddediyor.
  • Herkesin sadece mevcut işine odaklanmasını daha değerli görüyor.
  • CEO’luğu ve Genel Müdürlük makamını bu kadar itibarsızlaştırırsan yeni kuşağın bundan kaçması gayet normal.
  • En büyük iki tehlike
  • Pazartesi gecesi İstanbul ve Marmara bölgesinde bütün gece süren gökgürültüsü ve şimşek İstanbulluları sabahlatmış.
  • Soluduğumuz havanın, kestiğimiz ağaçların, çölleştirdiğimiz toprakların kıymetini kaybettiğimizde anlayacağız.
  • Biz çevreyi kirlettikçe, çevre de bize hayatı zorlaştıracak, sertleşecek, korkutacak.
  • Bu yılın başında İstinye Üniversitesi’nde konferans veren, ünlü ABD’li Profesör Richard Falk, dünyayı şöyle uyarmıştı;
  • “İnsan hakları ihlallerinde çözüm yok çünkü sınırlı kaynaklar, birçok kişi tarafından yönetilmek isteniyor. Dünyadaki en büyük tehlike olası nükleer savaş ve küresel ısınmadır. İklim değişikliği önlenemezse bedeli ağır olacak.”
#Kahve
#Ekonomi
#CEO
6 yıl önce
Çaycılar kuşağından kahveciler kuşağına
Tetiği çekmekten çekinmiyor ama planı var mı?
Saîdüddîn el-Fergânî’den bize kalanlar
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı