İnsanlara ihsan edilen nimet ve rızkın en önemlilerinden biri hürriyettir.

Ancak her nimet gibi hürriyete sahip olmanın da bir külfeti ve bedeli var.

Bu bedeli ödemekten kaçınanların hür olarak yaşama hakları da yok.

Hedefimiz muasırlaşmak ve çağdaş medeniyetlerin seviyesine ulaşmaktı.

AB''ye tam üye olma yolunda ilerlerken birden bire hedef değişti.

Ülkeyi yönetmeye alışmış kesimlerin demokrasiden, hürriyetlerden, millî hakimiyetten rahatsız oldukları, bunları sadece iktidar olmak için kullandıkları ortaya çıktı.

Takiyye ortaya çıkınca da iktidarı paylaşan kurumlar arasında kavga başladı.

Bu kavgaya iş dünyası seyirci kalmadı, kalamazdı da.

TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD, Türk-İş, Hak-İş, DİSK gibi iş dünyasının sivil örgütleri, destek ve önerileri ile kavga sürecinde bir şekilde taraf oldu.

Çünkü demokrasi kesintiye uğradıkça faturasını halk yoksullaşarak, işadamları küçülerek ödedi.

Hürriyetlerden verilen her taviz surda bir gedik açtı.

O yüzden sivil toplum örgütleri insan hak ve hürriyetleri söz konusu olduğunda dik durmak zorunda.

Bir hürriyetin kazanılması başka bir hürriyetin yerine geçmediği için bütün hak ve özgürlüklerde aynı dik duruşu sergilemek gerekiyor.

MÜSİAD''ın bu hafta açıkladığı raporda yer alan sosyal öneriler de bu bakımdan çok önemli ve dikkate değer.

MÜSİAD 2008 Ekonomi Raporu''nda yer alan "Genel ahlaka aykırı olmamak kaydıyla kamuda kıyafet yasağını sona erdirecek bir düzenlemenin yapılması zorunludur" önerisi eğitim hakkı engellenen yüzlerce genç kıza sahip çıkması açısından son derece önemli bir talep.

Bu yasağın hâlâ sürmesi de Türkiye''de başlayan demokratikleşme ve özgürlükleri genişletme sürecinin önündeki en büyük engel.

MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan''a göre sürdürülebilir büyümeyi sağlayabilmek ve istihdamı arttırabilmek için Türkiye''de tam ve kesintisiz demokrasiye ihtiyaç var.

Ekonomi 2008 Raporu''nu açıklayan Vardan, yargı reformu ve yeni anayasanın en acil gereklilik olduğunu vurguluyor.

TOBB''un içinde olacağı bir Anayasa Konvansiyonu''na katılmak istediklerini de dile getiriyor.

Yargı kararlarının sıkça tartışılmasının toplumda gerilime neden olduğunu söylüyor.

Son iki ayda finans kesiminde 80, faiz artırımı ile Hazine''nin 20 milyar dolar zarara uğradığına göre Vardan''ın uyarılarını ciddiye almak gerekiyor.

Önce hürriyet sonra üretim diyen işadamları raporda kısaca Bediüzzaman''ın dediği gibi “Ekmeksiz yaşarım hürriyetsiz yaşamam” demek istiyor.

1. Tarım ve hazır giyimde zorunlu küçülme süreci.

2. Özel sektördeki verimlilik odaklı sektörel dönüşüm,

3. Üretim ekonomisinin tam oturtulamamış olması,

4. Yeni imalat ve hizmet sektöründe yatırım alanlarının derinleşememesi,

5. Mesleki ve teknik eğitimin yetersizliği,

6.Beşeri sermaye dönüşümünün neden olduğu istihdam açığı.

1. Dünyaya paralel ekonomik büyüme sürecinin yavaşlaması,

2. İhracat pazarlarının durağanlaşması,

3. Dünyada enflasyon ve faizlerin yükselmesi,

4. Derinleşen "siyaset ve yargı istikrarsızlığı" ile "çeteler"in varlığı,

5. Yeterli istihdam imkanlarının oluşturulmaması,

6. Bölgeler arasındaki gelir dağılımı dengesinin düzeltilememesi,

7. Doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişlerinin yavaşlaması,

8. Kur artışı riski dolayısıyla, şirketlerin kısa vadeli ödeme sıkıntıları,

9. Uluslararası ortamdan taze kaynakları uygun vade ve maliyetle temin etmede zorlukların yaşanması.

Sonuç; Sorumsuzluk ve kriz beklentisi vatanseverlikle bağdaşmaz.