Ekonomi, siyaset, bilim gibi bütün dallarda ezber bozucu gelişmeler yaşanırken sağlığımızla ilgili konularda da hızlı bir geriye dönüş yaşanıyor.

Dün işlenmiş katkı maddeli ürünlerin ne kadar sağlığa faydalı olduğu işlenirken, bugün dünyada hızlı bir doğala dönüş var.

Bir ara reklam sektöründe moda kavram, "Siz hâlâ annenizin margarinini mi kullanıyorsunuz" şeklindeydi.

Bu küçümseme ve istihza kokan cümle ile yeni ürünlere müşteri avlanılıyordu.

Nitekim başarılı da oldu.

Eski köye yeni adetler getirdik.

Sofradan masaya geçtik orada da kalamadık hız çağına ayak uydurmak için ayaküstü atıştırmaya alıştırdık kendimizi.

Yediklerimizin çoğu önceleri tarladan sofraya katkısız geliyordu.

Sonra gelişen gıda sanayii ile tarla ile sofranın arasına makineler girdi.

Kapitalizm her şeyin arasına makineyi sokarak yaşam tarzını değiştirdi.

Gıdalarımızı işlenmiş ve ayakta tüketmeye başladık.

Bugün yediklerimizin çoğu reklamla ihtiyaç haline dönüştürülen işlenmiş sanayi ürünleri.

Sanayi toplumunun sanayileşmiş insanlarına dönüştük.

Ama üretimde değil sadece tüketimde

Prof. seviyesindeki uzmanlar sütün raf ömrünü uzatmak için yüksek basınçla pişirildiğinde içindeki faydalı bütün bakterilerinin öldürüldüğünü bu yüzden de pastorize süt içilmemesini öneriyorlar.

Bunlardan bir tanesi İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Aydın.

Aydın, sütün, çok faydalı bir içecekken pastörizas-yon, yüksek ısı uygulaması (UHT) ve homojenizasyonla çok zararlı bir ürün haline geldiğini söylüyor.

"Doğru Beslenmeyle İlgili Yanlış Bildiklerimiz" adlı kitabı üzerine Süt Dünyası''na konuşan egzersiz uzmanı ve yaşam koçu Serkan O.Yimsel daha da ileri giderek ilginç bir iddiada bulunuyor;

Kendi ortamında ısıttığınız süt, pastörizas-yon firmasının yaptığı çok şoklu, basınçlı çabuk ısıtmadan çok daha faydalı. Süt üreticisi, kendi içecekleri sütü önceden ayırıyor.

Onu o şekilde tüketip geri kalanını

pastörize ediyorlar.

Buyur! Buna ne diyeceksin?

Yeni değerleri ve yaşam tarzını eskinin üzerine bina etmedik.

Tıpkı Osmanlıdan Cumhuriyet''e geçerken yaptığımız gibi eskiyi tümüyle reddettik.

Tereyağını margarinle, taze sütü (işlenmemiş) pastorize ile değiştirdik.

Üstelik bunları bilim adamlarının(!) tavsiyeleriyle yaptık.

"Pastorize süt içmeyin" diyor şimdi gıda uzmanları.

Geleneklere yakın şekilde beslenin, tencere yemeklerini tercih edin, doğal büyümüş sebze meyve ve doğal büyümüş hayvanları yemeye çalışın, işlenmiş, paketlenmiş gıdalardan uzak durun diyorlar. İşlenmiş gıdada sağlık oranı düşük, kazanç oranı (satıcı için) yüksek. Sanayileşme ve modernleşme ayağına fena

oyuna gelmişiz.

Gıda konusunda doğru bildiğimiz ve hemen değiştirmemiz gereken ne kadar çok yanlış varmış. Pastörize süt, bağışıklık sistemini tahrip ediyor alerjik hastalıklara, bağışıklık sistemi hastalıklarına, romatizmal hastalıklara neden oluyor. Hatta çocuklarda görülen kronik orta kulak iltihabının altında da süt kullanımı var deniliyor. "Süt, sağlam kemiklere neden olur" yargısı da kırıldı. Şimdi sütün gelişkin insanlarda kemikleri sağlamlaştırmadığını, tahrip ettiği savunuluyor. Savunucuların delilleri de ABD''den; En çok süt tüketen ülke ABD. Yılda kişi başına 130 litre süt tüketimi var. Ve en çok da kemik kırıkları ve kemik erimesi buradaymış.