|
Koku atölyesinde izimizi sürenler

Koku algısı, yediklerimiz ve içtiklerimize dair seçimlerimizi doğrudan etkiliyor.
Gıda, içecek, ambalaj, kozmetik
gibi yaşamın her alanına dokunan kritik sektörlerde iş dünyası temsilcileri için özel koku atölyeleri düzenleniyor.
İş dünyası için kokunun neden önemli olduğunu
Karma Grup Satış ve Pazarlama Koordinatörü Sinem Bahçekapılı şöyle anlatıyor;

Koku; dünyayı nasıl algıladığımız, duygularımız ve davranışlarımız üzerinde önemli bir etkiye sahip.

Hayatımız boyunca kokularla birlikte pek çok anıyı da biriktirdiğimiz
kişisel koku kütüphaneleri
oluşturuyoruz.
Tanıdık bir koku ile birlikte
koku kütüphanemizden
çıkagelen anılarımızın canlanmasının sebebi de işte bu…
Tat yoluyla aldığımızı sandığımız duyusal özelliklerin
yüzde 70’
inden fazlası aslında koku alma duyumuzla ilişkili.
Bize tat alma duyumuzun çoğunu veren, gıdalardaki
koku/aroma molekülleri.
Yemek yediğimizde,
koku ve aroma molekülleri
ağız ve burun arasında dolaşır. Koku molekülleri burun boşluğunda koku alıcı
nöronlarla
buluşur ve
beyne
mesaj gönderir.
Baskın görüşe göre
gıda kokuları
tat artırıcı niteliklerini, o tat ile güçlü bir şekilde ilişkili olan gıdalarla birlikte değerlendirilmelerinin sonucu olarak kazanır.
Kokular hafızamızda biriken anıları çağrıştırırken
bir yandan da yeni deneyimlerle anıları oluşturuyor.

İnsanların bir ürünü tercih ederken ürünün bizde oluşturduğu etki ve anılarımıza dokunması önemli bir etken olarak karşımıza çıkıyor.

Tüketiciler tarafından beğenilen bir kokunun tüketici davranışları üzerindeki
pozitif etkisi
yeni ürün geliştirme noktasında iş dünyasına rehber oluyor.

**

Bugün bilimin verilerinden en fazla faydalananlar küresel şirketler.

Tüketiciyi cezbetmek isteyen küresel ekonominin oyuncuları
için tat ve koku alma duyusu
gıda ve içecek başta olmak üzere tüm sektörler için kritik önemde.
Küresel ekonomide ayakta kalmak ve rekabet edebilmek için insan davranışlarını, eğilimlerini tanıyarak buna göre
ürün ve hizmet
üretmek şart.

**

Tat alma duyusu ve dil ile ilgili bilimin ulaştığı son verileri
Vikipedi’den
öğreniyoruz;
Ağzımızdaki dil, çıplak gözle görülebilen
papilla
adı verilen binlerce küçük çıkıntıyla kaplı.

Her papillanın içinde yüzlerce tat tomurcuğu var.

Dilin arkasında ve önünde bulunan sayıları
2 bin ile 5 bin adet
arası tat tomurcukları bulunuyor.

Diğerleri ağzın tavanında, yanlarında, arkasında ve boğazda.

Her tat tomurcuğu
50 ila 100 tat reseptör hücresi
içeriyor.

**

Ağızdaki tat reseptörleri beş tat şeklini algılıyor:
tatlılık, ekşilik, tuzluluk, acılık ve lezzet (“tuzlu” veya “umami”
olarak da bilinir).

Bilimsel deneyler, bu beş tadın var olduğunu ve birbirinden farklı olduğunu gösteriyor.

Tat sistemi hem zararlı hem de yararlı şeyleri algıladığından, tüm temel tat modaliteleri, hissettikleri şeylerin vücudumuz üzerindeki etkisine bağlı olarak ya
caydırıcı veya iştah açıcı
olarak sınıflandırılır.
Tatlılık,
enerji açısından zengin yiyecekleri tanımlamaya yardımcı olurken,
acılık,
zehirlerin bir uyarı işareti olarak işlev görür.
Umami
,
“lezzetli”
anlamına gelen
Japonca kökenli
bir sözcüktür ve 20. yüzyılda insanın algıladığı ana tatlardan biri olduğu anlaşılmıştır.
Umami, şekerli olmayan,
etimsi tatları
tarif etmek için kullanılır.
Ağırlıklı olarak umami tada sahip gıdalara örnek olarak
domates, tahıllar ve kuru fasulye
verilebilir.
İnsanlar arasında, tat algısı, dil papillasının kaybı ve tükürük üretiminde genel bir düşüş nedeniyle
50 yaş civarında
azalmaya başlar.

**

Dil haritası veya tat haritası
, dilin farklı kısımlarının farklı tatları algıladığı yönünde yaygın bir yanılgıdır.

Kökü 1901’de bir Alman gazetesinde yazılmış bir makaleye dayanır.

Günümüzde,
duyarlılık eşiği
değişebilmekle birlikte dilin tüm bölümlerinin tüm tatları algıladığı bilinmektedir. Ancak farklı tat tomurcukları, dilin farklı bölgelerinde yoğun olarak yer alır.

Bu nedenle dilin her kısmı her tadı alabilse de bazı bölgeler bazı tatlara karşı daha duyarlıdır.

**

Bugün
küresel ekonominin
varlığını devam ettirebilmesi
ağzımızdaki tat alma duyusu ile burnumuzdaki koku alma duyusuna bağlı.
Sağlıksız gıdalarla yarın bir gün ağzımızın içindeki
dilin tat almaması
ve
burnumuzun da koku alma yeteneğini kaybetmesi
ile neler olacağını bir düşünün!
#Koku
#Aroma
#Koku Kütüphanesi
1 yıl önce
Koku atölyesinde izimizi sürenler
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…
İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık