|
Kolacıların keyfine limon sıkan şirket

Yaz aylarında evlerde yapılan limonatayı, 27 milyon euroluk yatırımla şişeleyen 4 nesillik Erbak ailesi, colacıların keyiflerine limonata sıktı.

1930 yılında kurulan ve şuan da 3''üncü ve 4''üncü nesil tarafından yönetilen aile şirketi, Uludağ limonata ile altın çağını yaşıyor.

2000 yılında zor günler yaşayan şirket, herkesin krizden ağladığı 2008 yılında 105 milyon dolar ciroya ulaştı.

Üstelik cirosunun yüzde 30''u da limonatadan.

İnegöl Yenice ve Çaybaşı Köyü''nde dünya ölçeğinde iki modern üretim tesisi kuran şirket bugün içecek sektöründe global ölçekli bir oyuncu.

Dünya devleri Coca Cola ile Pepsi Cola''nın bile tozunu attı.

* * *

Bursalı aile şirketinin başarısının ardındaki sır ne?

1931 yılında dede Nuri Erbak''ın, Uludağ Gazoz markası ile elde ettiği başarı, 2000''li yıllarda torununun bulduğu limonata formülü ile nasıl sürdü?

Torun Ömer Kızıl, formülünü bulduğu limonatanın hikayesini şöyle anlatıyor:

Ziyaretimize gelen bir bankacının, "Türkiye''de çok limonata içilir ama endüstrice üretilmez" demesi ile kafamda ampül yandı. Sonra üretme fikrine konsantre olduk.

Türkiye''nin ilk ambalajlı limonatası Uludağ Limonatayı 2007 Temmuz ayı gibi piyasaya çıkardık.

2008''de ''Göbeği ata ata Uludağ Limonata'', reklamı ile satışlar 2007''ye göre yüzde 700 arttı.

Pazarın oluşmasının ardından 20-25 rakip çıktı, ama öyle kötü örnekler oldu ki, bize yaradı.

Yazın zirve yapan satış grafiği yılın geneline yayıldı.

Şimdi de şekersiz yaptık. Onun da pazar payı iyi.

2008 yılında 11.5 milyon dolarlık ihracata ulaştık, 40 ülkeye mal satıyoruz"

* * *

Uludağ ile başlayan limonata furyasına daha sonra Aroma, Dimes, Tamek, Exotic, Persan, Doğanay ve Pınar katıldı.

Limonata ürünlerinin toplam 1 milyar dolarlık soğuk içecek pazarından yüzde 8, yani 80 milyon dolarlık pay aldığı tahmin ediliyor.

Yıllık tüketim ise 15 milyon litre olarak öngörülüyor, şimdilik.

Pazara ilk giren Uludağ, limonatada aslan payını aldı, gerisini de takipçilerine bıraktı.

* * *

Erbak''ın Genel Müdür yardımcısı Ömer Kızıl, "Biz kolacı değiliz ama kolaya ciddi rakibiz. Dünyada yayılan sağlıklı yaşam trendi doğal ve şeffaf ürünlerin pazarını büyütüyor.

Bu öyle büyüyecek ki, ileride kolanın pazar payı azalacak. Bu kaçınılmaz" diyor.

İşin sırrı; ağlamadan, doğru zamanda doğru yatırım.

Bir pazar hikayesi

Vaktiyle saf bir derviş, "Madem Cenab-ı Rabbül Alemin cümle canlının rızkına kefildir, öyle ise ben, şu caminin bir köşeciğinde tüm vaktimi ibadetle geçireceğim. Hiçbir iş yapmayacağım, nasıl olsa rızkım ayağıma gelir" demiş ve kendisine münasip bir köşe bulup, postu sermiş.

Bir gün, iki gün, üç gün... derken, şadırvandaki sudan başka boğazından lokma geçmemiş.

Biçarenin midesi sırtına yapışmış, artık ne elinde, ne dizinde ne de dilinde, mecal kalmamış.

Bir gün cemaatten hayırsever bir adam, koca bir tepsiyi silme börek doldurup camiye gelmiş.

Çoluğa çocuğa, düşküne fakire, etrafta kim varsa böler bölüştürür, verirmiş. Köşesinde iki büklüm, tesbih böceği gibi büzülüp kalmış olan derviş, üzerinde dumanı tüten börek tepsisini görmüş ama, hayırsever adam dervişi görmemiş. Ne yapsın zavallı, büzüştüğü yerden, "öhö öhö de öhö" diye bir işaret vermiş. Sesi duyan adam, tepsinin dibinde kalan üç beş parça böreği de dervişe uzatmış. Derviş, bir yandan börekleri yiyor, bir yandan da kendi kendine söyleniyormuş: "Hey benim yüce Rabbim. Rızık gönderiyorsun göndermesine de, illa bi öhö dedirteceksin yani."

Deniz gibi mal kazan, fakat sen üzerinde gemi ol. Mevlana
15 yıl önce
Kolacıların keyfine limon sıkan şirket
İnşaat maliyetleri, konut fiyatları ve riskler
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü