Sosyal adaletsizliklerin üstüne oturan bir ekonomik ve siyasal sistem her zaman krizlere gebedir.
ABD''nin en büyük bankasının batması krizin sebebi değil olsa olsa başlangıç noktası olur.
Çözüm sorunun kaynağındadır.
Kaynakta da gelir adaletsizliği vardır.
Sosyolojide doğru çözüm için sebep sonuç ilişkisini doğru kurmak ve doğru soruları sormak önemlidir.
Bir olayın birden çok sebebinin olduğunu da yine sosyoloji okuyanlar iyi bilir.
Global dalgalanmanın tek sebebinin, mortgage kredilerindeki riskli müşteri grubu''ndan ve ABD''lilerin tüketiminden kaynaklandığını iddia etmek ve ne kadar yanlışsa çözümü de orada aramak o kadar yanlıştır.
Soruyu doğru sormak önemli.
Çözüm, kredilerin ödenmemesinde değil, "Kredileri neden ödeyemiyorlar" sorusunun cevabında.
Bediüzzaman Said Nursi 1910 yılında Şam''daki Emeviye Camii''nde 100 İslam aliminin içinde bulunduğu 10 bin kişiye verdiği Hutbe-i Şamiye adlı hutbesinde ekonomik yönden Osmanlı''yı ve İslam dünyasını Batı''nın karşısında geri bıraktıran 6 hastalık ve 3 tane düşman sayıyor.
Okuyun aradan geçen 98 yılda hastalıklarımız ve düşmanlarımız değişmiş mi bakın;
Ümitsizliğin içimizde hayat bulması,
Doğruluğun toplumsal ve siyasi hayatta ölmesi,
Birbirimize düşmanlığın dirilmesi,
Ortak değerlerimizi gözardı etmemiz,
Bulaşıcı hastalık gibi sık sık ortaya çıkan baskı ve istibdat,
Şahsi menfaatleri herşeyin önünde tutmak.
3 düşmanımız da şunlar;
Cehalet (eğitimsizlik), zaruret (yoksulluk) ve ihtilaf (ayrılık).
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, 4. EGD-TOBB Kartepe Zirvesi''ndeki konuşmasında sosyal ve ekonomik hastalıklarımızı ve bunların ilaçlarını başlıklar halinde sunduğunda 100 yıl önceki hastalıkların hâlâ devam ettiğini anladım.
Demek ki aklın yolu bir.
İşte Hisarcıklıoğlu''nun dedikleri;
"İmparatorlukların kurulduğu burası zor coğrafya. Ekonomik olarak güçlü olmak zorundayız. Ne kadar fikir ayrılığımız olursa olsun kendi içimizde zoraki de olsa anlaşacağız. 70 mil-yonun mutabakatı olacak yeni anayasayı yapacağız. Başka şansımız yok. Büyük medeniyet olduğumuzu unutmayacağız"
"Türkiye koşmak istiyor, anayasa buna müsaade etmiyor"
"Demokratik, laik, sosyal ve hukuk devleti şeklinde 4 ana temel üzerine oturan Türkiye''de anayasadaki kargaşa sebebiyle siyaset ve ekonomide büyük sıkıntılar yaşanıyor"
(Demokrasi çarpık, laiklik çarpık, sosyallik çarpık, hukuk çarpık işliyor.)
"Türkiye''nin en önemli meselesi yönetim kalitesi"
"Yolsuzluk ve haksızlıklardan kurtulmanın yolu şeffaflık"
Un var, şeker var, yağ var.
Helva yapacak usta çok, ancak birileri helva sevmediği için yola sürekli mayın döşüyor.
Hisarcıklıoğlu''nun anlattığı fıkradaki gibi Türkiye olmadık yerde ve zamanda dayak yiyor, dayağı da kimden yediğini iyi bilmiyor.
Kandiliniz mübarek olsun.
Malatyalı işadamı Adil Üstündağ, İstanbullu ve Adapazarlıların, hafta sonlarını Kartepe''de geçirirken Kocaeli halkının ilgisiz kalmasından rahatsız. "Bu tesisleri niye sahiplenmiyorlar?” diye soruyor. Demek ki halkta bir önyargı oluşmuş. Üstündağ''ın bir diğer serzenişi de bürokrasi. Geçtiğimiz günlerde 81 ilin defterdarı ile 81 ilin milli eğitim müdürü Bakanlarıyla Kartepe''de toplanmış. Bu kadar bürokratı otelinde ağırlayan bir işadamının bürokrasiden şikayet etmesi "Türkiye şartlarında" tuhaf geldi.
Görsel ve yazılı ekonomi basını, Ekonomi Muhabirleri Derneği''nden (EMD) ayrılarak Ekonomi Gazetecileri Derneği EGD çatısı altında ilk defa Kartepe''de bir araya geldi.
Kartepe''de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TOBB ile bu yıl 4. zirvesini yapan ekonomi gazetecileri birlik ve beraberliğinin meyvelerini yakında toplamaya başlayacak. Kurumlaşma konusunda önemli adımlar atan EGD, Yüksek İstişare Kurulu''nu oluştururken ekonomi yazarlarını da aynı çatıda toplamayı hedefliyor.
