|
Sağlıktaki istismar devlete yoğurdu üfleyerek yediriyor (2)

Sağlık hizmetlerine en kolay ve en ucuz yoldan ulaşılması için düzenlemeler yapmak ve vatandaşın (hizmet alan - hizmet veren) hakkını korumak sosyal devletin temel görevi.

Sağlık sektöründeki istismarlar devleti trilyonlarca zarara sokarken vatandaşı da acil sağlık durumlarında mağdur ettiği de bir gerçek.

Bu yüzden halk nezdinde özel ve kamu sağlık kurumlarının itibarı ciddi yara almış durumda.

Hükümetin devlet hastaneleri ile özel hastaneler arasındaki muayene ve tedavilerdeki fiyat farkının en fazla yüzde 30 ile sınırlandırmasının sebebi de bu istismarı önleyerek mağduriyete son verme düşüncesinden kaynaklanıyor.

Peki alınan karar mağduriyeti önleyecek mi?

Özel sağlık sektöründe çalışanlara göre, önlemediği gibi daha da arttıracak.

İstismarcılar muayenelerde vatandaştan fiyat farkı almayarak gereksiz hasta sayısını arttırarak bu farkları devletten tahsil edecekler.

***

İstanbul''da faaliyet gösteren Nisa Hastanesi Başhekimi uzman doktor Bahri Teker, Bakanlığa sunmak için sağlık sektörü ile ilgili öneriler konusunda çalışmaları olduğunu dile getiriyor.

Uygulamanın ilerde büyük sorun çıkarması durumunda değiştirilebileceğini düşünüyor.

Dr. Bahri Teker''in Sağlık Bakanlığı''na önerileri de sırayla şöyle:

1- Sağlıkta özel hizmetin bir bedeli mutlaka olmalı.

2-Acil ve hayati önemi olmayan ameliyatlarda hastalardan otelcilik farkı alınmalıdır.

3-Acil durumlarda özel sağlık kurumuna giden hastadan fahiş ücret alınması engellenmelidir. Bu alanda yüzde 30 fiyat farkı sınırlaması çok yerinde bir önlemdir.

4- İlaçta yapıldığı gibi sağlık hizmetlerinde yüzde 30 fark sınırı yerine sağlık hizmetlerinde en ucuz fiyat veren AB''ye üye 5 ülkenin fiyatlarının ortalaması alınabilir.

5- Yataklı hizmetlerde hastalık sınıflarına göre fiyat sınırlandırması yapılabilir.

***

Aslında acil sağlık hizmetinde vatandaşın istismarcı bazı özel sağlık kuruluşları tarafından mağdur edilmesinden sektör de rahatsız.

İtirazları, fiyat farkının acil olmayan durumlarda da uygulanacak olması.

Otelcilik dedikleri yataklı ve acil olmayan sağlık hizmetlerinde fiyatların serbest bırakılmasını istiyorlar.

Devlet hastanelerinde sağlık hizmeti daha ucuz olmasına rağmen vatandaşın özel sağlık kuruluşlarını tercih etmesini de örnek olarak gösteriyorlar.

Not: Bir sonraki yazıda sağlık sektöründeki 15 Şubat travmasını ele alacağız.

Fiyat farkı istenen sağlık hizmetleri neler

Özel sağlıkçılar fark alınacak ve alınmayacak hizmetleri şöyle sınıflandırıyor:

Vatandaşın özellerde fiyatlarla ilgili en sıkıntı çektiği alanlar acil durum, yoğun bakım ve poliklinik hizmetleri.

Buralara gelen hasta ne kadar vereceğini bilemez.

Ne istense vermek zorundadır.

Alternatif hastane şansının olmadığı konu ve durumlarda fiyatta sınır mağduriyeti önler.

Apandisit, kalp, by pass ameliyatları acil olduğu için sınırlama olabilir.

Ama acil olmayan konularda vatandaşın alternatif şansı vardır ve seçim yapar.

Menisküs, doğum (normal ve sezeryan) acil değildir.

Örneğin doğumun olacağı 8 ay önceden bilinir, fiyatlar öğrenilerek hastane tercih edilir.

Üstelik fark almayan hastane sayısı da çoktur.

Türkiye genelinde yüksek fiyatlı hastane sayısı 15-20 olduğu için buraları tercih edenlerin beklentisi yüksek.

O yüzden lüks hastane sahipleri yüzde 30 farkı çok az buluyor.

Sözün özü şu: özeller sağlık hizmetlerinde fiyat farkının acil olan ve olmayan alanlara göre yeniden belirlenmesini istiyor.

Akıllı görünme çabası, çoğu zaman akıllı olmayı engeller. La Rochefoucauld
16 yıl önce
Sağlıktaki istismar devlete yoğurdu üfleyerek yediriyor (2)
Zamanda ve mekânda bir uyanış: Sîdî Ukbe Ulucamii
19 Mayıs’a 10 gün kala…
Uluslararası doğrudan yatırımları çekmek
Enflasyon, döviz kuru beklentileri ve CDS
İsrail ve Batı’nın çifte standardı