|
Su tadımcısı

Zeytinyağından içkiye, baharatlardan çaya ve sigaraya kadar birçok tadımcı duydum ama bunu ilk kez duyuyorum; Su tadımcısı.



Üstelik bir Türk genci. İsmi Alican Akdemir.



2,5 yıldır yoğunlaştığı yiyecek içecek uyumu üzerine etkinlikler düzenlerken 2014'te Almanya'nın Münih kentindeki Doemens Academy'de su tadımı üzerine eğitim verildiğini öğrenince başvurmuş.



Kursu başarıyla bitirip su tadımcısı sertifikası aldıktan sonra Türkiye'nin farklı sularını tadıp coğrafi bölgelere ayırıp, hangi tür yemekle ya da çay, kahve gibi içeceklerde kullanılacağına ilişkin katalog oluşturmuş.



Avrupa'da Michelin yıldızlı restoranları su tadımcısı çalıştırıyormuş.


Orada su tadımcıları, 'fine dining' diye tanımlanan seçkin restoranlarda müşterinin yaşına, cinsiyetine göre ve seçtiği yiyeceğin-içeceğin yanında farklı su seçenekleri sunuyor.



Yemek çeşitlerine göre su menüleri hazırlıyorlar.


Amaç, müşterinin yediğinden içtiğinden maksimum tadı alabilmesi.



Türkiye'de su tadımı işi henüz bilinmiyor. Akdemir, görüştüğü bazı su şirketleri adına su tadımı yapmaya başlamış.



Bizdeki üçüncü nesil kahve sektöründe, suyun kalitesinin kahvenin lezzetini ne kadar etkilediğinin farkına varılmış.



Farklı tip kahveler için farklı sertlikte ve farklı ısılarda su kullanmaya başlamışlar.



İçinde toplam çözülmüş katı miktarının yüksek olduğu, doğal mineralli sular daha kaliteliymiş.


Sular tatlı, ekşi, tuzlu, acı dereceleriyle belirlenip farklı yemeklerle eşleştirilebiliyor.



Akdemir'e göre Türkiye'de lojistik maliyetleri düşünen su firmaları daha çok, büyük şehirlere yakın yerlerdeki kaynakları kullandığı için su çeşitliği istenilen zenginlikte değil.



Amerika'da 50, Almanya'da 500 farklı su çeşidi bulunurken, Türkiye'de şişelenmiş doğal mineralli su sayısı 10'u geçmiyor.



*


Tarım ve hayvancılık insanoğlunun varoluşundan beri stratejik sektördür.



Dünyayı kendi ellerimizle yaşanmaz kılıp kıyameti kopartana kadar da öyle kalacak.


Sanayini geliştir, turizmini zenginleştir, bilişim sektörüne yatırım yap, savunma sektörünü güçlendir.



Ama asla tarımdan gıdadan, deniz ve kara hayvancılığından vazgeçme.



Bu iki sektörün önemi dünyayı kirlettikçe artarak devam edecek.



Kendi kendine yetmek istiyorsan, namerde ve merde muhtaç olmak istemiyorsan tarım ve hayvancılık ana uğraşın olacak.



Sonra istediğin alana yatırım yap.



Bugün bir kamyon domatesin değeri bir akıllı cep telefonu ederken yarın bir kamyon akıllı cep telefonu ile bir kilo domates alamayacaksın.


Neden?



Çünkü çevreyi kirletme ve tabiatı hoyratça kullanma devam edecek gibi görünüyor.



Hayvancılık azaldıkça doğal gübreyi kaybettik.



Hayvan bitti, tezek gitti.



Tezek sanayicilerinin kimyasallardan ürettiği gübreyle de toprağı bozduk.



Balıkçılığın da suyunu çıkardık.



Yeni teknolojik ağlarla deniz altında ne var ne yok çekip oraları da çölleştirdik.


Şimdiden bir sürü balık türünü yok ettik.



Robot teknolojisinin sanayiye hakim olmasıyla birlikte sanayi işçiliği dönemi yakında bitecek.



Fabrikalarda otomatik bantlarda insan yerine robotlar çalışacak.



Robot teknolojisi geliştikçe işsizlik artacak.


Bu da zengin ve yoksul arasındaki gelir uçurumunu derinleştirecek.



Gelir adaletsizliği arttıkça şehirler daha huzursuz olacak.



Zenginler de güvenlik endişesi ile rahat yaşayamayacak


Sosyal huzursuzluklar şehirleri yaşanmaz hale getirecek.



İnsanlar şehir dışlarına kaçmaya başlayacak.



Toprağa dönüş başlayacak.



*


İşte o gün gelmeden toprağa dönmek lazım.



*


Ne diyordu Aşık Veysel;


Karnın yardım kazmayınan belinen



Yüzün yırttım tırnağınan elinen



Yine beni karşıladı gülünen



Benim sadık yârim kara topraktır





İşkence yaptıkça bana gülerdi


Bunda yalan yoktur herkes de gördü



Bir çekirdek verdim dört bostan verdi


Benim sadık yârim kara topraktır.


#Su tadımcısı
#Alican Akdemir
#Robot teknolojisi
7 yıl önce
Su tadımcısı
Seçimi bırak sahaya odaklan
İsrail yalnızlaşırken Starbucks’ın açıklayamadığı gerçek
Sîdî Ukbe Ulucamii Müslüman Batı dünyasındaki dini yapılarının atasıdır
Randevu sistemi, kamu iletişimi ve ötesi
Şiddeti, ‘kültür’ ile aşabiliriz