Özgürlüklerin genişletilmesi bir ülkenin ekonomik refahının artması demek.

25 yıl süren kanunsuz bir zulmün toplumsal mutabakat ile (Yüzde 90) kaldırılması ne zamandan beri bir ülke için kaos oluyor.

Adaletin yerine gelmesi bir ülkenin demokrasisini, demokratik özgürlüklerin genişlemesi de ekonomileri güçlendirirken (Bütün gelişmiş ülkelere bakın öyledir) nasıl oluyor da haksızlığın giderilmesi ekonomiyi zora sokuyor.

Bu mantığı anlamak mümkün mü?

Türkiye''nin en büyük sivil iş örgütü olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği''nin (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, halkın yüzde 90''ının yasağın kalkmasından memnun olduğunu söylüyor.

Patronlar Kulübü TÜSİAD''ın dışında ASKON, MÜSİAD, TÜMSİAD, TUSKON, TÜGİAD, İGİAD gibi iş dünyasının kurduğu birçok sivil toplum örgütü özgürlüklerin genişletilmesi ile ekonominin güçleneceğini söylüyor.

Halkın temsilci olarak gönderdiği milletvekillerinin yüzde 80''i Üniversitelerde eğitim eşitliğinin sağlanması için başörtüsü yasağının kalkması yönünde oy kullanıyor.

Yalnızca çok küçük ama etkin bir kesim bir avuç suda fırtına kopartmak istiyor.

Bu uğurda yabancı gazetelere kendi ülkesini ihbar ediyor.

Bu halk, Cumhurbaşkanlığı seçiminde halkın değerlerine ters duran CHP''yi seçimde nasıl küçük bir parti haline dönüştürdüyse, başörtüsü yasağına karşı tavır alanları da boykot ederek aynı hale dönüştürebilir.

Hafta başından beri başörtü yasağı kalkıyor diye ülkeyi kaosa sürüklemek isteyenler ve bunların arkasındakiler belli.

Vatandaş elindeki müşteri kozunu kullanarak bu gruplara ait ürünleri boykot edebilir. Bunların gazeteleri var, televizyonları var, otomobilleri var, GSM şirketleri var, akaryakıt istasyonları var. İş makineleri var.

Gazetelerini alma, televizyonlarını izleme, bunlara reklam verme, sattığı arabayı alma, marketinden alışveriş etme, cep telefonu şebekesini kullanma.

Kuru kuruya özgürlük savunuculuğu yapılmaz.

Hem onların ürünlerini al, hem gazetelerini oku, hem televizyonlarını seyret, hem istasyonundan benzin al, hem git arabasını al olmaz.

Yasakların devamını isteyenlere öfkelenip hakaret etmek çözüm değil.

Demokratik ülkelerde hak aramanın meşru ve en etkin yollarından biri boykot mekanizmasıdır.

Sana müşteri, müşteriye de kral diyorlar.

Krallığını göster.

Eski Cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel, bir konuştu yasakçılara da malzeme verdi yasağa karşı olanlara da. Herkes Demirel''i kendine göre yorumladı. İşte Demirel klasiği; Demirel rektörleri uyardı: Kanuna karşı gelmeyin (Zaman), Büyük ızdırap içindeyim (Hürriyet), Türkiye''yi böldünüz (Cumhuriyet), Demirel: Huzur bitti (Akşam)

Geçen hafta Cuma günkü yazımda Telsim''i alan GSM şirketi Vodafone''yi, sokaklardaki, dansöz resmi ile beraber astırdığı "Baba ben okulu bıraktım dansöz olucam" yazılı afişinin halkın değerlerine ters olduğunu yazarak uyarmıştık. Aynı gün halktan gelen tepkiler üzerine şirket afişi topladı. Şirketin duyarlılığına ve afişe tepki gösteren vatandaşlara teşekkür.

Katar Emirinin Türk heyetinde yer alan gazetecilere verdiği saat hediyedir ama Tapu dairesinde vatandaşın işini yaptırmak için memura verdiği paraya bahşiş veya hediye demek biraz ayıp ve de komik oluyor. Cumhurbaşkanı Gül''ün gezisine katılanlar hediye ile rüşveti birbirinden ayıracak kadar uzman olduklarına göre almamalarında bir art niyet var sanki!