|
Sen işini kış tut, yaz gelirse bahtına
Pazarcıların iyi ve sıkı müşterileri ev hanımlarıdır.

Onlar pazarcıları, pazarcılar da onları yakından tanır.

Yalnız bu Ayşe Hanım, ekonomi yazarı Güngör Uras hocamızın parasını faize ve dövize yatıran Ayşe Hanım teyzesi değil. Ama aynı apartmanda onun bir üst katında oturuyor.

Güngör Uras'ın Ayşe Hanım teyzesi ne kadar hayali ise üst katta oturan Ayşe Hanım da o kadar hayali.

Hayali ama gerçeğe uygun!

Semt pazarlarına gidip bir gözlem yapın, ya da pazarcı tanıdığınız varsa sorun, bu iki tür hanımlara mutlaka rastlayacaksınız.

*

Pazarcı dostumuzun anlattığına göre bu Ayşe Hanım'ın bankayla, dövizle, faizle işi yok.

Zaten dövizi de yok, bankaya yatıracak parası da.

Olsa da yatırmaz.

Çünkü bu hanım mütedeyyin bir Müslüman.

Pazar ekonomisini iyi takip ediyor.

İstanbul'da geçinmenin çok zor olduğunu biliyor.

Pazara yürüyerek gidiyor.

Minibüs parasını ihtiyaç sahibine veriyor.

İstanbul'da kanaat etmeden iktisat etmeden, paylaşmadan yaşamanın zor olduğunu biliyor

O yüzden de ayağını yorganına göre uzatıyor.

Borcu hiç sevmiyor.

Kredi kartı da kullanmıyor.

*

Harcamalarda önceliğe çok önem veriyor ve önceliği de kolay kolay bozmuyor.

Temizlikçi Ayşe teyzenin parası gecikmesin diye aybaşında eve para geldiğinde gece demeden hemen apartmanın aidatını gönderiyor.

Ondan sonra elektrik, su, doğalgaz, telefon faturalarının paralarını tek tek kuruşuna kadar ayırarak çıtçıtlı naylona koyuyor.

Bu yaptığıyla da bir çok vezneden teşekkür aldığını da anlatıyor.

Kira parasını aksatmıyor.

Sabit giderlerden sonra mutfağa ne kadar kaldıysa onunla bir ay geçiniliyor.

Dişinden tırnağından artırarak biriktirdiği bir miktar parayı Esenyurt'taki konut çetesine kaptırdığı için de üzülüyor.

5 yıldır arsa ortaklığı usulü ile ev sahibi olma hayali görüyor.

Çocukları üniversiteye başlamadan İstanbul'da bir konut sahibi olamamanın sıkıntısını yaşıyor.

*

Her zaman olduğu gibi pazar ekonomisi uzmanı olduğu için pazarda alışveriş esanasında ucuz ve bol olan ürünleri tercih ediyor.

Çünkü ucuz ve bol olan ürünlerin taze ve mevsimin ürünü olduğunu biliyor.

Ve pazara gitmeden bir kağıda ihtiyaç listesini yine önceliklere göre sıralıyor.

Ve listeye uyarak alışveriş yapıyor.

Markete giderken de aynı kuralı uyguluyor.

Bu yüzden de pazara giden komşularından hem daha az harcıyor hem de eve daha fazla ürün alıyor.

*

Rusya krizi başlamadan önce gittiği semt pazarında sebze ve meyve fiyatlarının yüksekliğinden yakınıyordu.

İki haftadır pazardaki ucuzluğun şaşkınlığıyla anlatıyor:

Geçen hafta 50 lira ile pazara gittim ancak yetti.

Yeşilliklerin (sebze) yanına bile yanaşamadım.

Bu hafta baktım fiyatlar neredeyse yarı yarıya inmiş.

Alamadığım bir sürü yeşillikleri aldım.

Bu ucuzluğun sebebi ne gazeteci kardeş.

*

Onun anlayacağı dille Rusya ile Türkiye arasındaki krizi anlattım.

Ve Türkiye'den Rusya'ya giden sebze ve meyvelerin bir kısmının geri gönderildiğini,

1 Ocak'tan itibaren de yasağın genişleyeceğini,

Pazardaki ucuzluğun biraz da psikolojik olduğunu
, yasaklanmayan ürünlerin fiyatlarında da anormal düşüşler olduğunu söyledim.

Sebze ve meyve tüccarlarının krizi bahane ederek üreticiden yok pahasına ürünleri almak istediğini, bu yüzden de üreticilerin mağdur olduğunu söyleyince üzüldü.

Vatandaşın bu yıl ucuzluktan dolayı rahatlayacağını ancak bu krizin faturasının üreticiye çıkması halinde çiftçinin bu ürünleri bu yıl ekmeyeceğini bu yüzden de seneye bu ürünleri çok daha pahalıya yemek zorunda kalacağımızı söyledim.

'Devlet ne güne duruyor' dedi.

'Bilmiyorum.' dedim.

'Sen işini kış tut, yaz gelirse bahtına' demiş atalarımız
#Pazarcılar
#sebze ve meyveler
#doğalgaz
8 yıl önce
Sen işini kış tut, yaz gelirse bahtına
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle