İmam-ı Gazali, İhya-i Ulumiddin adlı eserinde naklettiği rivayete göre Hz İsa Aleyhisselam gördüğü bir adama:
-Ne iş yaparsın? diye sordu.
Adam: İbadetle meşgul olurum, dedi.
İsa Aleyhisselam: Geçimini kim temin eder? diye sordu.
Adam: Kardeşim temin eder, dedi.
İsa Aleyhisselam: Asıl abid kardeşindir desene,buyurdu.
İslam''da üretim terbiyesi ile tüketim terbiyesi iç içedir. Kişinin temel ihtiyaçlarını karşılamak, başkalarına muhtaç olmamak için çalışması ise bir görev ve zorunluluktur. Hatta nafile ibadetten bile makbuldür. Zaten bu çalışma da ibadet hükmündedir. Çünkü ilahi ölçülere uygun olarak yaşamak buna bağlıdır.
İbni Haldun''a göre, medeniyetin, üretimin ve refahın kaynağı emektir.
İbn Haldun, insanların onuruyla bağdaşmayan ekonomik şartların kişileri zelil ve miskin duruma düşürdüğünü, insanların çalışma ve kazanma arzularının yok olmasıyla ülkelerin sosyal, siyasi ve iktisadi yıkılmaya doğru gittiğini söyler.
Halkın iktisadi bakımdan gayretli ve aktif olmasını engelleyen haksızlıkları da şöyle sıralar;
İş dünyasında güven de hakikatler kadar kırılgandır. Tıpkı porselen gibi, bir kez çatladığında bir daha aynı olmaz.
Bugün insanların işletmelere ve onların yöneticilerine olan güveni kırılıyor.
Birçok kimse, yöneticilerin şirketlerini artık tüketicilerin, hatta kendi hissedarlarının ve çalışanlarının yararına işletmediklerini, yalnızca kişisel hırsları ve kendi finansal kazançları doğrultusunda yönettiklerini düşünüyor.
Bu yılın başlarında gerçekleştirilen bir Gallup araştırmasına göre, Amerikalıların yüzde 90''ı çalışanların çıkarlarını gözetme konusunda şirket yöneticilerine güvenmiyor. Yüzde 43''ü üst düzey yöneticilerin sırf kendi çıkarlarını ciddi biçimde gözettiğini düşünüyor.
Bu oran İngiltere''deki başka bir araştırmaya göre yüzde 95 gibi ürkütücü bir orana ulaşmış durumda.
Peki Türkiye''de böyle bir araştırmanın sonuçları neler olabilir?
Ben pek farklı bir rakamın çıkacağını düşünmüyorum.
***
Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir, soluğunuz kesilir ama ufkunuz genişler.
***
Birkaç arkadaşı ellerinde arak isimli bir ağacın meyveleri ile gelirler. Meyvelerin ham olduğunu görünce son derece doğal bir şekilde şöyle der: “Bu ağacın meyvesini esmerleyip de olgunlaştığında toplayın. Ben çobanlık yaparken bunlardan toplar ve yerdim.”
Zihinsel özürlü bir kadın mescidden içeri girer.
-Ey Muhammed gel benim evimdeki işlerimi gör" der.
-Hz Muhammed tebessümle fakat ciddi bir ses tonuyla:
-Hangi yoldan gitmek istiyorsan kalk gidelim.
-Kadının peşine takılır giderler.