|
Kurban Sempozyumu

Bayrampaşa Belediyesi ile Diyanet İşleri Başkanlığı''nın düzenlediği Uluslararası Kurban Sempozyumu tam beklendiği gibi kurbanın, üzerinde konuşuldukça ne kadar derin açılımlara sahip olabildiğini gösterdi. Gerçekten de sempozyumda sunulan tebliğlerin her biri dinleyenleri kurban üzerine ayrı ufuklara götürdü.

Türkiye, öyle görünüyor ki, İslam ülkeleri arasında kurban ibadetinin en yoğun rağbet gördüğü ülke. Tespit edilen kadarıyla her yıl 2 milyondan fazla kurban kesilmektedir. Kurban farz değil, gücü yetene vacip bir ibadet olduğu halde, gücü bir değerlendirmeye göre yetmediği düşünülebilecek insanlar bile, belki borçlanarak da olsa kurban kesebiliyor. Hatta farz olan diğer birçok ibadeti yapmadığı halde kurbana daha büyük bir önem atfeden ve daha bir itina ile uygulayan insanlar oluyor.

Kurban Bayramı esnasında başka Müslüman ülkelerde bulunduğum oldu, bazı İslam ülkelerinden anlatılanları da biliyorum. Başka ülkelerde bizdeki kadar yoğun bir kurban kesimi yok. Alın size Türkiye üzerine düşünürken, Türkiye''nin özgünlüğü üzerinde düşünürken değerlendirebileceğiniz bir kapı. Belki bu kapıdan girilebilse Türkiye hakkında çok ilginç verilere ulaşılabilir.

Aslında biraz geriye doğru gittiğimizde on-onbeş yıl kadar öncesine kadar Türkiye''de de kurban kesme oranının bugünkü kadar yüksek olmadığını hatırlarız. Demek ki son onbeş yıl içinde Türkiye''de ne olduysa bu kurban kesme eğiliminin artmasına yol açmış. Hâlbuki geriye doğru kurbanla ilgili ülke gündemine baktığımızda ne görüyoruz? Kurban derileri etrafında yaşanan kavgalar, yanlış kurban uygulamalarının medyadaki sansasyonel sunumları ve bunun üzerinden kurbanın devalüe edilme çabaları, kurban kesiminin dini mahiyetinin işin ehli olmayan tele-ilahiyatçılarca antipatik ve laubali tartışılması. Bu tartışmalar öyle görünüyor ki halkı beklendiği gibi kurbana karşı soğutmamış, aksine kurban ibadetine korumacı bir refleksle sarılmasına yol açmış. Belki bugün artık kurbana yönelik saldırılar hız kesmiş, bu konuda her yıl ortaya atılan sorular artık daha az gündem bulabiliyor. Ancak saldırılara refleks olarak yükselmiş olan kurban kesme eğilimi, kazanmış olduğu seviyeyi koruyor, hatta daha da artırıyor. Belki yeni alışkanlıklar, yeni açılımlarla birlikte…

Kurbanın uygulama biçimi değişiyor. Alışıldık kurban manzaraları, o manzaraların güzel tarafları tabii, giderek hayatımızdan çekiliyor. Kurban ibadetiyle ilgili görüntüler en iyi başvurulduğu yerlerde bile giderek teknik bir konuya indirgenerek hayatımızdan uzaklaşıyor. Kurban ibadeti uluslararası düzeyde çalışan kurban ve yardım organizasyonları sayesinde ibadet sahibinden mekânsal olarak gittikçe uzaklaşıyor. Kredi kartıyla, hatta internette sanal ortamda yapılan sipariş ve ödeme ile dünyanın başka bir ucundaki ihtiyaç sahiplerini buluyor.

Kurbanın aldığı yeni şekiller kurbanın ruhuna çok mu aykırıdır? Doğrusu diğer bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da nostaljik duygulara yakalanmadan bakmak lazım. Hayatın gerçekleri kurbanın geleneksel biçimlerini değiştiriyor. Yitip giden iyi şeylerin yanı sıra pekâlâ yeni ve iyi şeyleri de ikame ediyor. En azından yeni kurban gelenekleri sayesinde, kurban sahipleri küresel bir ufuktan bakmayı denemiş oluyorlar. Bu sayede Türkiye''nin küresel ve evrensel ufku gittikçe genişliyor. Dünyanın birçok yerindeki ihtiyaç sahipleriyle bir yakınlık kurmuş oluyorlar. Belki tek tek somut kurbanlık koç kurban etme ritüellerinin tatlı telaşı gitmiş oluyor ama onun yerine küresel çapta yerini bulan görece soyut ama işlevleriyle tezahür eden bir kurban fenomeni geçmiş oluyor.

Sempozyumda, dediğim gibi sunulan tebliğlerin her biri apayrı bir açılım getiriyordu. Hepsini anmak zor olur, ama Şinasi Gündüz, Abdoolkarim Wakil, Mümtaz Ali, Nazife Şişman, Nuh Yılmaz, Orhan Kenesarı, Vecdi Akyüz, Mustafa İslamoğlu, Sait Şimşek, M. Mahfuz Söylemez, Orhan Kenesarı, Jon Oplinger, Mustafa Özel, Waleck S. Dalpour ve diğerleri çok değerli, ufuk açıcı katkılarda bulundular. Bu sempozyumun kurban hakkındaki edebiyatı, bilimi ve teemmülü artırmaya vesile olmasını umarız tabi, ama belirtmeden geçemeyeceğim ki, sadece 19 Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden Doç. Dr. Burhanettin Tatar''ın tebliğinin ortaya çıkması için bile bu sempozyumu düzenlemeye değmiştir.

“İslam''da Kurban Hadisesi Beşeri Düşünceyi Nereye Çağırır?” diye sorarak konuşmasına başlayan Tatar''ın kurban üzerine son derece esinleyici ve ufuk açıcı bir yaklaşım sergilediği tebliği üzerinde ayrıca durmak gerekiyor. Yaklaşan Kurban Bayramı vesilesiyle onun yazısını ele alabileceğimi umuyorum.

Şimdilik sosyal ve kültürel belediyecilik konusunda bir hayli mesafe kat etmiş olduğunu gösteren, sempozyumu düşünen ve düzenleyen Bayrampaşa Belediye Başkanı Hüseyin Bürge ve emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.

16 yıl önce
Kurban Sempozyumu
Seçimi bırak sahaya odaklan
İsrail yalnızlaşırken Starbucks’ın açıklayamadığı gerçek
Sîdî Ukbe Ulucamii Müslüman Batı dünyasındaki dini yapılarının atasıdır
Randevu sistemi, kamu iletişimi ve ötesi
Şiddeti, ‘kültür’ ile aşabiliriz