“Müziğin dili, yönelmişliğin dilinden oldukça farklıdır. Onun teolojik bir boyutu vardır. Söylemesi gerekeni, eşzamanlı olarak açığa vurur ve gizler. İdesi, şekil verilmiş tanrısal Ad’dır. Mitten arındırılmış, etkili büyüden kurtulmuş duadır. Anlamları iletmeye değil, Ad’ı canlandırmaya yönelik, her zamanki gibi başarısızlığa yazgılı insani çabadır.”
“Yönelimsel dil mutlağı dolayımlamak ister; oysa mutlak her özgül yönelimde dilden kaçar, özgül yönelimlerin her birini ardında bırakır çünkü tek tek her biri sınırlıdır. Müzik, mutlak olanı hemen bulur, ama keşif anında kararır, tıpkı çok güçlü ışığın insanın gözlerini kamaştırması, çok iyi görülebilecek şeyleri görmeyi engellemesi gibi… Müzikle yönelimler kırılıp parçalanır, kendi kuvvetlerinin etkisiyle dört bir yana dağılır ve Ad’ın düzenlenişinde yeniden bir araya gelir” (Adorno, Müzik ve Dil, Cogito sayı 36, 2003).
Demek ki neymiş? Bazı felsefi tartışmaları daha iyi anlamanın yolu ilahiyattan geçiyor. Tabi ki bizde zaman zaman nükseden ilahiyatı felsefeden arındırmaya dönük hevese prim üreten bir yol olmadığını söylememiz gereksiz.