|
Nerde İslam dünyası, nerde Siyonizme karşı direniş hattı?

LONDRA. 2014 yılı, birinci dünya savaşının yüzüncü yıldönümü. Bugün Ortadoğu"da yaşamakta olduğumuz bütün sorunlar bu savaşın neticeleri. Bu savaşın sonucunda hepsi de Osmanlı toprağı olan ve belli bir uyum içinde bir arada bulunan kavimlerden birer ulus devlet yaratılarak bölge paramparça edildi. Her bir parça bir Avrupalı büyük devletin nüfuz alanı olarak paylaşıldı. Yine bu savaşın neticesinde İsrail"in bir hançer gibi bu bölgenin bağrına yavaş yavaş saplanması planlanıp ilan edildi. Bu planın uygulaması esnasında Filistin halkının topraksız bırakılması ve koca bir halktan bir sürgün halk yaratılması sonucu ortaya çıktı.

Ortadoğu"da küllenmiş gibi görünen her ateş biraz harlanınca İsrail bir şekilde Filistin topraklarındaki işgalini derinleştirmeye, fiili kazanımlar elde etmeye devam ediyor. BM kararları bu konuda bir dizi kınayıcı ve yasaklayıcı karar almış olduğu halde, bu kararları tanımayan İsrail, dünyanın kendisiyle meşgul olduğu her durumda Yahudi yerleşim yerleri açmaya, böylece Kudüs etrafındaki kuşatmasını dört bir yandan daraltıp Filistinlileri boğmaya devam ediyor.

Herkes IŞİD ve onun terörü dolayısıyla Kobani"deki cambaza aval aval bakmaya odaklanmışken İsrail Müslümanların kutsalına, Mescid-i Aksa"ya 1967"den beri en büyük küstahlığını yaparak tepki ölçüyor. Ölçtüğü tepkiden nasıl bir ders çıkardığını tahmin edebiliyoruz. Mısır"da, Yemen"de, Libya"da mazlum Müslüman halklara karşı darbeler planlayıp uygulayan İslam dünyasının liderlerinin Kudüs"le ilgilenecek endişeleri, dertleri yok. Kendileri her gün Müslümanların namusunu beş paralık eden işler yaparken, Müslümanların mahremine, namusuna tecavüz eden İsrail"e ses çıkarmalarını beklemek zaten beyhude. Zaten İsrail"in tepkisini ölçtüğü kesimler onlar da değil. İslam dünyası nasıl olsa kendileri açısından emin ellerde. Hani nerde kaldı İran"ın siyonizme karşı gözü gibi koruduğunu söylediği ve başına Esad"ı geçirdiği direniş hattı?

Muhtemelen tepkisini ölçtüğü asıl dünya yine Avrupa. Önce İngiltere"nin, akabinde İsveç"in tanıdığı, şimdilerde de Fransa"nın tanımaya hazırlandığı Filistin devleti, muhtemelen İsrail için tam da tepki sınırının nereye kurulmuş olduğunu merak etmesini gerektirmiş.

Londra"da Filistin"e Dönüş Vakfının düzenlediği "I. Dünya Savaşının 100. Yıldönümü Dolayısıyla, Savaşın Filistin Sorununa Etkisi" başlıklı bir konferans dolayısıyla Londa"dayız.

Konferans yarın başlayacak, ama Londra"ya gelmişken hem Lordlar hem Avam Kamarasında hem de Royal United Services Institute"te (RUSI) milletvekillerinin, savunma ve güvenlik uzmanlarının ve farklı kesimlerden davetçilerin katıldığı toplantılarda konuşmalar yaptım. Bu toplantıların bir kısmı Chatham House kuralının işlediği kapalı toplantılar. Diğerleri ise halka açık toplantılar.

IŞİD VE PYD FARKI KİME NE FARK EDER?

Açık olanında geçen bazı konuşmaları aktarabilirim. Özellikle Türkiye"nin IŞİD"e karşı mücadelede nasıl bir rol oynayacağının çok önemsendiğini söyleyebilirim. Türkiye"nin IŞİD"i PYD ile aynı kefeye koyuyor olması birilerini şaşırtmış görünüyor. Çünkü IŞİD"e karşı mücadele ediyor olduğu için PYD"nin bir anda bir özgürlük kahramanı seviyesine çıkarılması sözkonusu. Ne yazık ki, daha önce de burada söylediğimiz gibi ellerindeki kaleşnikoflarıyla birer savaş ve cinayet makinası olan PKK militanları sırf kadın halleri ve başları açık olma vasıfları öne çıkarılarak Batı medyasında giderek bir sempati konusu melaikeler gibi sunuluyorlar.

Toplantıda söylediğim şeyi burada da tekrarlayabilirim. PYD"nin Kobani"de ve Rojava"da yaptıkları bizim için onu IŞİD"ten daha az tehlikeli görmemizi engelliyor. Baştan itibaren Esad"dan aldığı izin, yetki ve destekle Rojava"da bilhassa Özgür Suriye Ordusu"na karşı savaştı hem de kendisine taraftar olmayan Kürt gruplarının tamamını Irak Kürdistan"ına göç etmeye zorladı.

Bu açıdan bakıldığında PYD Kobani"de daha önce IŞİD"in yaptıklarının daha fazlasını yaptı ama bunu yaparken hiç kimse burada bir trajedinin cereyan ediyor olduğunu düşünmedi bile. Gelen haberlere göre IŞİD terörünün asıl gücünü yer yer Malik"den intikam fırsatı arayan Sünni Araplar, yer yer de PYD"nin bu yaptıklarından intikam alma fırsatı arayan Kürtlerden aldığını gösteriyor.

İntikam arayışı insanların hareketlerini meşrulaştırmaz, aksine onları çok tehlikeli ve çok kolay yönlendirilebilir hale getirir. IŞİD veya arkasındaki güçler yaklaşık 11 yıldır biriken bu intikam öfkesinden çok güçlü bir enerji kaynağı bulmuş durumdalar.

Bu kaynağı şu anda nasıl kullandıkları ortada. Bu enerji bitimsiz midir? Elbette ki değil. Ama bu enerjinin bu şekilde kullanılmasına göz yumulması, onu her geçen gün daha da harekete geçirecek adımların atılması zorunlu değil.

9 yıl önce
Nerde İslam dünyası, nerde Siyonizme karşı direniş hattı?
Dokunulmazların sonu: Mehmet Ağar ve Veli Küçük...
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit